"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazın tapusunun ... tarafından açılan dava sonucunda iptal edilerek Hazine adına tesciline karar verildiğini, taşınmazın tapu kaydının davacı adına tesciline, bu mümkün olmadığı takdirde uğramış olduğu zararın davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davanın zamanaşımına uğradığını, Hazinenin kusurlu ya da kusursuz sorumluluğunun olmadığını, Hazinenin iptal işlemi ile oluşan zarar arasında illiyet bağı bulunmadığını davanın husumetten reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı adına kayıtlı olan taşınmaza ilişkin iptal kararının herhangi bir açıklama yapılmaksızın ve bedel ödenmeksizin gerçekleştirildiğini, davanın zamanaşımı yönünden de reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kumluk niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle tapu kaydının iptali ile tapulama dışı bırakılmasına karar verildiğini, kararın 08.07.1977 tarihinde kesinleşmesi üzerine hükmün 19.09.1979 tarihinde infaz edilerek çekişmeli taşınmazın tescil harici bırakıldığını, bu nedenle iptal edilecek bir tapu kaydının bulunmadığı gibi iptal sebeplerine göre ve kesin hüküm nedeniyle yeniden davacı adına tescilinin de mümkün olmadığını, bu davanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 146 ncı maddesinde belirtilen 10 yıllık dava zamanaşımı süresi içerisinde açılması gerekmekte olup, bu sürenin 19.09.1989 tarihinde dolduğunu, Anayasa Mahkemesinin 2014/6673 başvuru No.lu 25.07.2017 tarihli, 29.09.2017 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan ... kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun (YHGK) 18.11.2009 tarihli ve 2009/4383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararı nazara alındığında 08.11.2009 tarihinden itibaren davanın makul süre içinde açıldığının kabul edilemeyeceğinden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin doğru olduğunu, bu hususta davacı vekilinin istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü hususlar yerinde görülmediğini, böylece mahkeme kararının usûl ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; YHGK’nın 18.11.2009 tarihli kararı itibarıyla davanın 10 yıllık zamanaşımı süresinde açıldığını, bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri
2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. YHGK’nın 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. Anayasa Mahkemesinin 2014/6673 Başvuru No.lu 25.07.2017 tarihli, 29.09.2017 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan ... kararı.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu Antalya ili, ... Mahallesi, 80 parsel sayılı taşınmazın 1971 yılında yapılan tapulama çalışmalarında davacı adına tespit ve tescil edilmesinden sonra, ... tarafından tapu kaydının iptali ve müdahalenin önlenmesi ve kal istemi ile Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1973/324 Esas, 1975/744 Karar sayılı dosyasında dava açıldığı, yapılan yargılama sonucu dava konusu taşınmazın deniz kumluğu vasfında olup özel mülkiyete konu olamayacağından tescil harici bırakılmasına karar verildiği, söz konusu kararın 08.07.1977 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 18.11.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren 6098 sayılı Kanun’un 146 ncı maddesine (eski 125 inci md.) göre 10 yıllık genel zaman aşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Diğer yandan Anayasa Mahkemesinin 2014/6673 Başvuru No.lu 25.07.2017 tarihli, 29.09.2017 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan ... kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararı nazara alındığında; Hukuk Genel Kurulu kararı ile 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hale gelmiştir.
4. Buna göre, yukarıda sözü edilen Anayasa Mahkemesinin 2014/6673 Başvuru No.lu, 25.07.2017 tarihli kararı nazara alındığında, 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolmuş bulunan eldeki dava yönünden, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesini etkili hâle getiren Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli kararından sonra davanın makul süre içinde açılması gerekmektedir. Eldeki dava 18.11.2019 tarihinde açılmış olup makul süre içinde açıldığının kabulü mümkün olmadığından ve davalı Hazine vekili süresinde zamanaşımı def'inde bulunduğundan ilk derece mahkemesince tazminat istemli davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmamıştır.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 09.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.