"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/477 Esas, 2020/161 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Düzce ili, ... ilçesi, ... köyü, 109 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; idarenin belirlediği bedeli malike söylemeksizin uzlaşma görüşmelerinin yapıldığını, kıymet takdir raporunun usulüne uygun olarak düzenlenmediğini, objektif değer artırıcı unsurların değerlendirmeye alınmadığını, manevi açıdan da mağduriyetin söz konusu olduğunu ileri sürmüştür.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 22.04.2016 tarihli ve 2015/611 Esas, 2016/257 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; kapama fındık bahçesi niteliğindeki taşınmaza net ürün geliri esas alınarak bilimsel yolla değer biçilmesinde yöntem olarak bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerine göre fındık ürününün 2015 yılı kg ortalama satış fiyatının 13,00 TL olmasına rağmen yazılı şekilde 14,50 TL alınması neticesi fazlaya hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, 28.04.2018 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7139 sayılı Kanun ile Devlet Su işleri Genel Müdürlüğü 492 sayılı Harçlar Kanunu'na göre alınan harçlardan muaf hale geldiğinden ve 7139 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kanun'un 10/8 fıkrası gereğince bankaya hak sahibi adına yatırılacak bedel bakımından; 7139 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik hükümlerine göre işlem yapılması gerektiğinden Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; lehe vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunu kabul etmediklerini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesine özetle; 13,00 TL satış fiyatının resmi veriye dayanmadığını, ortalama satış fiyatının 15,00 TL olduğunu, taşınmazın arsa vasfında olduğunu, verimin düşük alındığını, kapitalizasyon faiz oranı ile objektif değer artışı oranının hatalı belirlendiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı tapu maliki arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ve 12 nci maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı göz önüne alındığında davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi doğrudur.
3.Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı da gözetilerek taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Davacı idare tarafından fazla bloke edilen bedel davalı tarafından bankadan çekilmişse çekildiği tarihe kadar varsa işlemiş nemaları ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bankadan çekilmemişse işlemiş nemalarıyla davacıya iadesine karar verilmesi gerekirken, iadeye ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
5. Anayasa Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli ve 31317 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16.07.2020 tarihli ve 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 sayılı Kanun'la Değişik 2042 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrasının dördüncü cümlesi; “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu ve iptal edildiği nazara alınarak kamulaştırma bedelinin derhal ödenmesi ve bedelin ödenmesinin hüküm altına alınmış olduğu ilk karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesi gerektiğinden hükmün bozulması gerekir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının (2) numaralı bendinde yer alan "tespit edilen İdarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen 129.841,60 TL bedelin mahsubu ile bakiye 58.948,09 TL fark bedele dava tarihi itibariyle dört aylık sürenin dolduğu 06.12.2015 tarihinden kararın kesinleştiği tarihe kadar yasal faiz UYGULANMASINA, fazladan depo edilen 30.382,93 bedelin iadesine, ” cümlesinin çıkartılması, yerine “işbu bedele 06.12.2015 tarihinden ilk karar tarihi olan 22.04.2016 tarihine kadar yasal faiz uygulanmasına” cümlesinin, yazılması (3) ve (4) numaralı bentlerin çıkartılması, yerine (3) numaralı bent olarak “Kamulaştırma bedelinin davacı tarafça bloke edilen T.C. Ziraat Bankası ... Şubesi tarafından hükmün kesinleşmesi beklenmeksizin hak sahibine derhal ödenmesi için müzekkere yazılmasına, tapu kaydındaki haciz, ipotek vb. şerhlerin hüküm altına alınan bedele yansıtılmasına,(ilk karar gereği ödeme yapılmışsa mükerrer ödeme hususuna dikkat edilmesine)” cümlesinin, (4) numaralı bent olarak “Davacı idare tarafından fazla bloke edilen 30.382,93 TL bedel davalı tarafından bankadan çekilmişse çekildiği tarihe kadar varsa işlemiş nemaları ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bankadan çekilmemişse işlemiş nemalarıyla davacıya iadesine” cümlesinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde iadesine
19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.