Logo

5. Hukuk Dairesi2023/10392 E. 2024/3311 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idarenin kamulaştırmasız el attığı taşınmazın bedelinin davacı tarafından tahsili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın arsa niteliğinde olduğu ve emsal karşılaştırılması yoluyla değerinin tespitinin doğru olduğu, ancak 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek 4 üncü maddenin üçüncü fıkrası uyarınca harcın maktu değil nispi olması gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının harç yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/872 Esas, 2023/1472 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 25. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/141 Esas, 2022/33 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1602 parsel (eski 1325 parsel) sayılı taşınmazın davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmadığı hâlde fiilen kullanıldığını, bu nedenle taşınmazın bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce idareye uzlaşma başvurusunda bulunularak, uzlaşma sürecinin işletilmesi ve yasada öngörülen sürelerin geçirilmesinin zorunlu olduğunu, dava konusu yerin arsa metrekare birim değerinin ilçe belediyesince resmen belirlendiğini, davanın miktarının tespit edilebileceğini ve davanın açıldığı tarihte dava konusu miktarın belirlenmesinin mümkün olduğundan, dava miktarının tam olarak belirlenerek dava açılması gerektiğini, taşınmazın imar planına göre durumu, esaslı niteliklerinden olduğunu, taşınmazın değeri alım satımı, imar planındaki durumu dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiğini, davacı tarafın hukuki el atma iddiasına dayalı talebinin, yargı yolu yönünden reddi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tazminat isteminin kabulüne taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; 26.11.2022 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 7421 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası gereği 2942 sayılı Kanun kapsamındaki davalarda mahkeme ve icra harçlarının maktu olacağının düzenlendiğini, davayı kabul etmemekle birlikte dava konusu taşınmazda vakıf şerhinin bulunduğunu buna göre değerlendirme yapılması gerektiğini, dava konusu taşınmazın 1983 yılı ve öncesinin hava fotoğrafları getirilerek inceleme yapılması gerektiğini, uzlaşma dava şartının yerine getirilmediğini, fen bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, ... Belediye Başkanlığının sorumlu olduğunu,tespit edilen bedelin yüksek olduğunu kıyaslama emsallerinin uygun olmadığını, düzenleme ortaklık payı kesintisinin yapılıp yapılmayacağının araştırılmadığını, idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek, emsal karşılaştırılması yoluyla değerinin tespit edilmesinin ve belirlenen bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalı idareden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğunu, davalı idare vekilinin istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü hususların yerinde görülmediğini, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1602 parsel (eski 1325 parsel) sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesine ve alınan rapor uyarınca bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek 4 üncü maddenin üçüncü fıkrası; “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. Eldeki dava 04.11.1983 tarihinden sonra el atılan taşınmazın bedelinin tahsili istemine ilişkin olup 04.11.1983 tarihinden sonra kamulaştırma yapılmaksızın el konulan taşınmazlar hakkında açılan davalara ilişkin 2942 sayılı Kanun’da yasal düzenleme bulunmadığı, bu davaların kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından aldığı nazara alındığında nispi harca hükmedilmesi yerindedir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı kalan harcın davalı idareden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.