"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/205 Esas, 2023/389 Karar
KARAR : Kısmen Kabul
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 ... Türk Medenî Kanunu’nun (4721 ... Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin ilk davada saklı tutulan bölümün bedelinin tahsili istemine ilişkin davada sonucu verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin şirketin tapu maliki bulunduğu İzmir ili, Dikili ilçesi, ... Mahallesi 3 ada 7 parsel ... taşınmazın, Dikili Kadastro Mahkemesinin 2002/2 Esas, 2004/20 Karar ... kararı ile taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle tescil harici bırakıldığını, bu kararın 16.02.2006 tarihinde kesinleştiğini, bunun üzerine ... aleyhine tapu sicilinin tutulmasından ... sorumluluğu esasına dayanarak fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 250.000,00 TL'sinin tahsili için Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/46 Esas ... dosyasında dava açtığını, açılan davanın kabulüne karar verildiğini, verilen kararın Yargıtayca onanmak sureti ile kesinleştiğini, ilk davanın kesinleşmesi ile birlikte gerek davanın konusuna ilişkin ve gerekse miktara ilişkin tüm hususların bu dava için kesin hüküm oluşturduğunu, müvekkilin bakiye alacağını olan Dikili Kadastro Mahkemesinin 2002/2 Esas, 2004/20 Karar ... kararının kesinleştiği 16.06.2006 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile davanın açma zorunluluğunun doğduğunu, sonuç olarak 3.971.989,00 TL asıl alacak, 2.965.089,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.937.078,00 TL asıl alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... Hazinesinden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; ek davanın süresinde açılmadığını davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.06.2015 tarihli ve 2014/248 Esas, 2015/282 Karar ... ilamı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; dava değeri üzerinden eksik peşin nispi karar ve ilâm harcı tamamlanmadıkça, eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamakta olup, yargılama sırasında usulünce yatırılmış yargı harcı tamamlanmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması doğru olmayıp, davacı tarafa yürürlükte olan tarife uyarınca belirlenen dava değeri üzerinden eksik peşin karar ve ilam harcını ödemesi konusunda usulünce önel verilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.11.2016 tarihli ve 2016/113 Esas 2016/447 Karar ... ilamı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; Mahkemece, kısmi davada kesinleşen hükme esas alınan raporun tümü ile inceleme ve itiraz konusu yapılıp, yargısal denetim yollarından geçerek toplam alacak miktarını ortaya koyacak şekilde kesinleşmiş ve taraflar yönünden usulü kazanılmış hak gerçekleşmiş olduğu ve kesin delil olarak değerlendirilmesi gerekeceği gerekçesinden hareketle yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı açıklanmış olsa da ilk davada hükme esas alınan 02.09.2008 tarihli bilirkişi raporunda emsal araştırması ve karşılaştırması yapılmadan çekişmeli taşınmazın m² birim fiyatının "yaklaşık 200 TL" olduğundan hareketle, soyut, afaki bir değerlendirme üzerinden değer tespiti yapılmış olup, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin de 250.000 TL dava değerine göre, davanın kabulü yolunda verilen kararı, davalı Hazinenin temyizi üzerine, hüküm altına alınan miktar gözetildiğinde, 818 ... Borçlar Kanunu'nun (818 ... Kanun) 43 üncü maddesi uyarınca (kira geliri) indirim yapılmamış olmasının sonuca etkili olmadığı gerekçesiyle onamış olduğu gözetildiğinde, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, yapılan değerlendirme hatası nedeniyle, kısmi davada alınan rapor içeriğinin ve raporda tespit edilen miktarın, eldeki ek dava yönünden bağlayıcı kabul edilmesi mümkün değildir; eldeki davada alacak miktarının belirlenmesi için mahkemece yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir. Bu nedenle, mahkemece, taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgeden, benzer yüzölçümlü ve değerlendirme tarihi olan 16.02.2006 tarihine yakın tarihli satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal araştırılması ve bunların kayıtlarının celbi yoluna gidilmesi ve fen elemanı ile inşaat ve mülk bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile taşınmaz başında yeniden keşif ve inceleme yapılarak rapor alınması, değerlendirme tarihi itibarıyla dava konusu taşınmaz ile bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazların, satışına ilişkin belgeler ilgili tapu müdürlüğünden; Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri de ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın emsal taşınmazlara göre eksik veya üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, önceki kısmi davada alınan yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmiş olması, doğru olmadığından kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.07.2018 tarihli ve 2017/245 Esas, 2018/208 Karar ... ilamı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. Üçüncü Bozma Kararı
1. Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda;mahkemece eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulduğunu, arsa niteliğindeki taşınmazın değeri belirlenirken somut emsal olarak 35 ada 5 parsel ... taşınmazın 29.07.2011 tarihinde yapılan satışı esas alındıysa da, bu satış tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınan değerlendirme tarihinden (kadastro dosyasının kesinleşme tarihi olan 16.02.2006) daha sonra yapılan bir satış olduğu için uygun bir emsal kabul edilemeyeceği gibi, somut emsal olarak incelenen satışın uygun bir emsal olduğu kabul edilse dahi, mahkemece emsal taşınmazın imar parseli olup olmadığı, emsalden düzenleme ortaklık payı düşülüp düşülmediği, dava konusu ve emsal taşınmazların emlak vergisine esas m² değerleri araştırılıp bilirkişilerce düzenlenen rapor denetlenmeden hüküm kurulduğu, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, taraflara dava konusu taşınmaza mümkünse aynı beldeden ve değerlendirme tarihi olan 16.02.2006 tarihinden önceki yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınmalı, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmeli, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazların ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulmalı, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, imar planının ölçeği ve onaylama tarihi ile dava konusu taşınmazın emsallere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından re'sen belirlenen emlak vergisine esas metrekare değeri ilgili belediye başkanlığından ayrı ayrı sorularak ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılıp dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu taşınmazın değeri belirlenmeli, davacı tarafından dava dilekçesi ile işlemiş faiz de talep edildiğinden, kısmi davada karar verilen miktar ile bilirkişilerce belirlenecek hesap arasındaki miktar ve kısmi davanın kesinleştiği tarih ile eldeki davanın açıldığı tarih dikkate alınarak bilirkişilerce faiz hesabının nasıl yapıldığı açıklanmalı, faize faiz işletilmeyeceği de düşünülerek sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği gibi taşınmaz üzerinde yapılar mevcut olup bu yapıların değeri belirlenirken resmi birim fiyatları, maliyet hesapları ve yıpranma payı ile bedelin saptanmasında etkili olacak diğer objektif ölçülerin gözönüne alınmasında zorunluluk gözönünde tutularak hasıl olacak sonuca göre davacı isteği de dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi hatalı olduğundan kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Dördüncü Karar
1. Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.05.2023 tarihli ve 2019/205 Esas 2023/389 Karar ... ilamı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; faizin hesaplanmasında, tapu iptal ve tescil tarihinin kesinleştiği tarihin esas alınması gerekirken ilk dava olan 2007/46 Esas ... kısmi davanın kesinleştiği tarihin esas alınarak hüküm kurulması ve bu suretle eksik faize hükmedilmesi sebebiyle hükmün bozulmasına karar verilmesini ya da bu husustan ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinden düzeltilerek onama kararı verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davada hak düşürücü sürelerin ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, belirlenen bedelin yüksek olduğunu, emsal karşılaştırılmasının hatalı olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık 4721 ... Kanun’un 1007 inci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 ... Hukuk Mahukemeleri Kanunu'nun (6100 ... Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 ... Hukuk Muhakameleri Kanunu'nun (1086 ... Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 ... Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 4721 ... Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından ... bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar ... kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 ... Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 ... Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 ... Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel ... sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 ... Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
6. 6098 ... Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 ... Kanun) 51 ncı maddesi 818 ... Kanun 43 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 ... Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 ... Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 ... Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu İzmir ili, Dikili ilçesi, ... Mahallesi 3 ada 7 parsel ... 18.366.70 m² yüzölçümlü taşınmaz davacı taraf adına kayıtlı iken ... tarafından açılan dava üzerine Dikili Kadastro Mahkemesinin 2002/2 Esas, 2004/20 Karar ... ilâmıyla kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle tescil harici bırakıldığını ve kararın 16.02.2006 tarihinde kesinleştiği, bunun üzerine davacı tarafından ... aleyhine tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 ... Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine dayalı olarak fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 250.000,00 TL tazminat talepli dilekçesi ile Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/46 Esas ... dosyasında 26.02.2007 tarihinde dava açtığı, açılan davanın kabulüne karar verildiği, verilen kararın Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2009/4467 Esas, 2009/11587 Karar ... ilamı ile onanmak suretiyle 25.02.2010 tarihinde kesinleştiği, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin söz konusu onama ilamının incelenmesinde, davanın kabulü yönünde verilen kararı, davalı Hazinenin temyizi üzerine, hüküm altına alınan miktar gözetilerek, 818 ... Kanun’un 43 ncü (6095 ... Kanun 57 nci) maddesi uyarınca (kira geliri) indirim yapılmamış olmasının sonuca etkili olmadığı gerekçesiyle onandığı anlaşılmıştır.
3. Eldeki somut uyuşmazlık ise taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 ... Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin ilk davada saklı tutulan bölümün bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, 18.06.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
3. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakta olup taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
4. Asıl davanın, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2009/4467 Esas 2009/11587 Karar saylı ilamı ile denetimden geçtiği; ancak söz konusu Yargıtay ilamında 250.000 TL dava değerine göre, davanın kabulü yolunda verilen kararın, davalı Hazinenin temyizi üzerine, hüküm altına alınan miktar gözetilerek 818 ... Kanun’un 43 ncü maddesi uyarınca (kira geliri) indirim yapılmamış olmasının sonuca etkili olmadığı gerekçesiyle onadığı gözetildiğinde, asıl davada alınan rapor içeriğinin ve raporda tespit edilen miktarın, eldeki ek dava yönünden bağlayıcı kabul edilmesi mümkün olmadığından bozma ilamı sonrası yeniden yapılan bilirkişi incelemesi doğrultusunda arsa niteliğindeki taşınmaza emsal kıyaslaması yapılarak üzerinde bulunan yapılara ise resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek değer belirlenmesi yerindedir.
5. Buna karşın, mahkemece verilen son kararda davacı tarafça talep edilebilir asıl alacak miktarının 4.543.727 TL olduğu belirtilmiş olup 3.971.989,00 TL asıl alacak miktarına hükmedilmesine ilişkin ilk kararın davacı tarafından temyiz edilmediği, bu nedenle davalı idare lehine oluşan usuli kazınılmış hak ilkesi gereğince, davacı tarafın talep edebileceği toplam alacak miktarının 3.971.989,00 TL'yi geçemeyeceği gözetilmeden karar verilmiş ise de taleple bağlı kalınarak hüküm kurulduğundan bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
6. Mahkemece belirlenen 3.971.989,00 TL tazminat bedelinin tapu kaydının iptal kararının kesinleştiği 16.02.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı idareden tahsil edilerek davacı tarafa ödenmesine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, denetime elverişli olmayan rapor doğrultusunda ve infazda tereddüt doğuracak şekilde faize hükmedilmesi hatalıdır.
7. Eldeki davada redde konu bir bölüm olmadığı gözetildiğinde ,yargılama giderlerinin tamamından davalı idarenin sorumlu olması gerektiği ve davacı taraf aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru değildir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.05.2023 tarihli ve 2019/205 Esas 2023/389 Karar ... ilamının,
a) 1 numaralı bendinden “KISMEN ” ibaresinin çıkartılması,
b) 1 numaralı bendinin (a) ve (b) harfleri ile gösterilen bölümlerinin tümüyle çıkartılmasına, yerine "3.971.989,00 TL tazminat bedelinin tapu kaydının iptal kararının kesinleştiği 16.02.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı idareden alınarak davacı tarafa ödenmesine" ibaresinin yazılması,
c) 3 numaralı bendinden, "yargılama giderinden kabul ve red oranına göre belirlenen 5.775,30 TL" ibaresinin çıkartılması,
d) 4 numaralı bendinden "yargılama giderinden kabul ve red oranına göre belirlenen 37,86 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" ibaresinin çıkartılmasına, yerine "yargılama giderinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına" cümlesinin yazılması,
e) 5 numaralı bendinden "294.236.03" sayısının çıkartılmasına, yerine "267.439.00" sayısının yazılması,
d) 6 numaralı bendin tümüyle çıkartılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacı idareden istek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,
19.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.