Logo

5. Hukuk Dairesi2023/10490 E. 2024/4215 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada, mahkemenin bozmaya uyularak verdiği tazminat kararının hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların dayandıkları tapu kayıtlarının başka taşınmazlara revizyon görüp görmediğinin ve tapu kapsamının çekişmeli bölümleri içerip içermediğinin yeterince araştırılmadan ve bilirkişi raporlarındaki çelişkiler giderilmeden hüküm kurulması doğru görülmeyerek, bozma ilamına uyulmadığı gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/77 Esas, 2020/668 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ...Mahallesinde 2008 yılında yapılan kadastro çalışması neticesinde müvekkillerine ait 24.822 m² büyüklüğündeki tarla vasfındaki menkulün 22.409,40 m²lik kısmının tapusunun kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından bahisle iptal edilerek 2.412,60 m² olarak, ...Mahallesi, Küçükçiftlik mevki 953 ada 27 parsel adıyla; İçerişehir Mahallesi Şehirönü Aşağı Kaba mevkiinde bulunan 4593 m² büyüklüğündeki tarla vasfındaki gayrimenkulün 3033 m²lik kısmının tapusunun iptal edilerek 1560 m² olarak Küçükçiftlik mevki 953 ada 23 parsel adıyla tapuya kaydedildiğini, 953 ada 23 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağında müvekkiline ait tapu kaydının dikkate alınmadığını, tapu suretinin 27 nolu parsele ait olduğu dolayısıyla bu parsele uygulanamayacağını belirttiğini, ancak kadastro tutanakları incelendiğinde 27 nolu parsele ait eski tapu kaydının doğru olarak uygulandığını, ancak 23 numaralı parsele ait olması gereken eski tapu kaydı 27 zannedilerek uygulanmadığını ve 23 nolu parselin senetsiz kaydedildiğini belirterek oluşan zararın tapunun iptal tarihi itibarıyla işleyecek yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; kıyı kenar çizgisinin tespiti...Kadastro Mahkemesinin 2008/89 Esas, 2013/46 Karar sayılı kararı ile belirlendiğini, dolayısıyla kıyı kenar çizgisi uygulamasının bir idari işlem niteliği taşıdığından yasal süresi içerisinde davacı tarafça işlemin iptaline yönelik herhangi bir dava açılmadığını ve uygulamanın kesinleştiğini, bu sebeple kıyı kenar içerisinde kalan söz konusu taşınmaza yönelik bedel talebinde bulunulmasının hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 11.05.2016 tarihli ve 2015/586 Esas, 2016/533 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 11.05.2016 tarihli ve 2015/586 Esas, 2016/533 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu, davacıların dayandıkları tapu kayıtlarının tüm tedavülleriyle birlikte merciinden getirtilmesi, dayanak tapuların başka taşınmazlara revizyon görüp görmediğinin araştırılması, bu tapu kayıtlarının revizyon gördüğü başka taşınmazlar var ise bu taşınmazlara ait kadastro tutanakları, tapu kayıtları davalı ise dosyaları dosya arasına alınması, tapu kayıtlarının revizyon gördüğü başka taşınmazlar var ise tapu kapsamı tayin edilirken bu hususun gözönüne alınması, tapu maliklerinin davacılar ile bağlantılarının sağlanması, konularında uzman kişilerden oluşacak bilirkişilere rapor ve kroki düzenlettirilmesi, tüm bu uygulama sonucunda belirlenecek olan hususun, tapu kapsamının çekişmeli bölümleri içerip içermediğinin, içeriyorsa...gölü kıyı kenar çizgisi içerisinde kalıp kalmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesinden ibaret olduğunun gözetilmesi, bu hususların kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkartılması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, tapu kayıtları ilk tesisinden itibaren getirtilip yöntemince uygulanmadan, tazminat kararı verilen kısımların tapu kaydı kapsamında kalmakla beraber kadastro tespitine esas tutulmayan taşınmazlar olup olmadığı saptanmadan karar verilmiş olması doğru görülmeyerek ve yöntemince yapılacak araştırma sonucu tapu kaydı kapsamında kaldığı halde davacılar adına tespit edilmeyen taşınmazlar olduğu saptanırsa bu sefer, 953 ada 27 parsel sayılı taşınmaz açısından Kadastro Mahkemesinin 2008/89 Esas, 2013/46 Karar sayılı ilamının kesinleştiği 17.07.2013 tarihinde 953 ada 23 parsel sayılı taşınmazın ise kadastro tespitinin kesinleşerek tapuya kaydedildiği 14.08.2008 tarihinde davacının zararı ortaya çıkmış olacağından bu tarihler itibari ile taşınmazların vasfı belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Son Karar

Mahkemenin 28.10.2020 tarihli 2019/77 Esas, 2020/668 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların tapu kaydının 3621 sayılı Kıyı Kanunu (3621 sayılı Kanun) hükümlerince ve Kanuna uygun şekilde iptal edildiğini, kıyı kenar çizgisinde kalan taşınmazlar üzerinde özel mülkiyet kurulamayacağını, bilirkişi raporlarının hükme esas alınmaya elverişli olmadığını, itirazlarının gözetilmediğini, taşınmazın vasfının hatalı belirlendiğini, emsalin uygun emsal olmadığını, 3621 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi uyarınca kıyıların herkesin kullanımına açık yerler olduğu gibi 13 üncü madde uyarınca da kontrol görevi Belediyelere bırakıldığından taşınmazların tescil harici bırakılmış olmalarının Belediye lehine sonuç doğuracağını, adil dengenin sağlanması amacının gözetilmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir

C.Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ila 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu ... ilçesi 953 ada 27 parselin ise 14.07.2003 tarihli ve 3 28.08.2001 tarihli ve 2 sıra nolu tapu kayıtlarına dayanarak davacılar adına 1/8 eşit payla tespit edilmiş, kadastro tutanağının edinme sebebi bölümünde taşınmazın tapu kaydı kapsamında kaldığı, tapunun hudutları itibari ile 953 ada 27 parsel sayılı taşınmazı kapsadığı, taşınmazın korunması gerekli kültür varlığı olduğunun beyanlar hanesine işlendiği,...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/707 Esas, sayılı dosyasında komşu 953 ada 28 parsel sayılı taşınmazın ½ malikinin sınır ve yüzölçüme ilişkin dava açtığı, bu taşınmazın da davalı olarak gösterildiği, sınırlarının kesinleştirilmediği, bu parselin batı hududunun 33264,78 m²lik kısmının...Gölünün kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı anlaşıldığından arazi niteliğindeki 953 da 27 parsel sayılı taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde, taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Dava konusu Konya ili, ...Mahallesi 953 ada 23 parsel sayılı taşınmazın 2008 yılında yapılan kadastro sırasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak 1560,88 m² yüzölçümü ve tarla vasfı ile davacılar adına tespit edildiği, taşınmazın korunması gerekli kültür varlığı olduğunun beyanlar hanesine işlendiği, tutanağın edinme sebebinde taşınmazın doğu hududunda 2480 m² kısmının...Gölünün kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından kadastroya tabi tutulmadığının belirtildiği, tespit maliklerinden ...'nun taşınmazın 14.07.2003 tarihli ve 1 numaralı tapu kaydı sınırları içinde kaldığı, taşınmazın miktarının eksik yazıldığı gerekçesi ile tespite itiraz ettiği, komisyonca, muterizin dayandığı tapu kaydının 953 ada 23 parsele değil 953 ada 27 parsele ait olduğu, 953 ada 23 parselin tapu ve vergi kaydına dayalı olarak değil senetsizden kadastro tespitinin yapıldığı, taşınmazın bu kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı, bu kısımların kadastroya tabi tutulmadığı, itirazın yerinde olmadığı gerekçesi ile talebin reddine ve taşınmazın tespitteki gibi tesciline karar verildiği, komisyon kararının kesinleşmesi üzerine taşınmazın tespitteki gibi tapuya tescil edildiği anlaşılmıştır.

4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

5. Dosyada bulunan 16 02.2016 tarihli fen bilirkişi raporunda; mahkeme dosyasında mevcut 14.07.2003 tarihli tapu kaydının mevkii ve hudutları itibarıyla dava konusu 953 ada 23 nolu parselle davaya esas konu olan ve krokide A harfi ile gösterilip kırmızı ile boyanan yeri bir bütün olarak kapsadığı, hudutlarındaki isim değişikliklerinin harici satış ve intikallerden ileri geldiği, mevkisi tapu kaydında küçük çiftlik olarak yazılmış ise de uygulanan 14.07.2003 tarihli tapu kaydında geçen mevkii isimleri ile de bilindiğinin tepit edildiği; 26.11.2019 tarihli fen bilirkişi raporunda ise dava konusu 953 ada 23 parsel sayılı taşınmaz yönünden tapu kaydının hudutlarında okunan kişilere ait taşınmazları kimlerin kullandığı ve hangi ada/parsellerin olduğu bilinemediğinden keşif anında okunan bu kaydın hudutları itibarıyla uygulanamadığı, ayrıca Kadastro çalışmalarında da kaydın uygulanamadığı ve tapu kaydının bulunduğu Zabıt Defteri'ne de uygulanamadığına dair revizyon yapıldığının tespit edildiği anlaşıldığından fen bilirkişi raporları çelişkili olup bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğinden söz edilemez.

6. Hal böyle olunca, davacıların dayandıkları tapu kaydının revizyon gördüğü başka taşınmazlar var ise tapu kapsamı tayin edilirken bu hususun gözönüne alınması, tapu maliklerinin davacılar ile bağlantılarının sağlanması, ondan sonra yukarıda değinilen ilke ve esaslar doğrultusunda, yerinde yeniden keşif yapılması, fen bilirkişi raporlarındaki çelişkilerin giderilmesi için konularında uzman kişilerden oluşacak bilirkişilere rapor ve kroki düzenlettirilmesi, tüm bu uygulama sonucunda belirlenecek olan hususun, tapu kapsamının çekişmeli bölümleri içerip içermediğinin, içeriyorsa...gölü kıyı kenar çizgisi içerisinde kalıp kalmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesi gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulüne, usul ve kanuna uygun olmayan mahkeme kararının BOZULMASINA,

04.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.