Logo

5. Hukuk Dairesi2023/10643 E. 2024/3969 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptali nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Yargılama sırasında davacılardan birinin ölümü üzerine, mahkemece mirasçıların davaya dahil edilmesi için gerekli işlemlerin yapılmadan ve güncel veraset ilamı dosyada bulunmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/160 Esas, 2023/265 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminine ilişkin asıl ve birleştirilen davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacılar ve davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisinin maliki olduğu...köyü 179 ve 198 parsel sayılı taşınmazların orman sınırları içinde kaldıkları gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapularının iptaline karar verildiğini, temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiklerini, tapuların iptal edilmesi sebebiyle zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup şimdilik 5.000 TL tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Birleştirilen İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/70 Esas sayılı dosyanın davacıları ... vd. vekili dava dilekçesinde özetle; asıl davadaki iddiaları ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup şimdilik 5.000 TL tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı Orman Genel Müdürlüğü cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 03.11.2015 tarihli ve 2013/291 Esas, 2015/372 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 03.11.2015 tarihli ve 2013/291 Esas, 2015/372 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu; 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereği davalı sıfatı Hazinenin olup Orman Yönetiminin davalı sıfatı bulunmadığından Orman Yönetimi aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı gibi birleştirme kararı verilse dahi her bir dava bağımsız dava olma özelliğini koruduğundan asıl ve birleştirilen davaların her biri yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 297 nci maddesine uygun şekilde ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken mahkemece bu yön gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı, ayrıca bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibarıyla da taşınmazların değerinin tespit edilmesi, zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenerek, taşınmazların niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değerinin belirlenmesi gerektiği, ayrıca tazminat istemine konu taşınmazların beyanlar hanesine “İSKİ İdaresince kamulaştırma kararı alınmıştır” şerhinin 22.04.1998 tarihinde konulduğu halde, mahkemece taşınmazların kısmen veya tamamen kamulaştırılıp kamulaştırılmadığı, kamulaştırma bedelinin ödenip ödenmediği yönünde araştırma yapılmadan bilirkişilerce belirlenen tazminat miktarının doğruluğu kabul edilerek hüküm kurulmuş, bilirkişi incelemesiyle tapu maliklerinden Hüsniye Ercan mirasçılarına isabet eden tazminat miktarından da daha az miktara hükmedildiği, kabule göre de; tazminat davasının konusu para ile değerlendirilebilen nitelikte bulunduğundan ve kanunen getirilen bir istisnada bulunmadığından nisbi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 01.12.2020 tarihli ve 2019/147 Esas, 2020/500 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davanın, davalı Orman Genel Müdürlüğü yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 01.12.2020 tarihli ve 2019/147 Esas, 2020/500 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; davacılar vekili tarafından 23.01.2020 tarihli dilekçe ile dava değeri 3.856.310,00 TL'ye arttırılmış ise de tamamlama harcı yatırılmadığı anlaşıldığından, harçlandırılan 3.609.400,00 TL bedel üzerinden hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi ve tapu kaydında yer alan takyidatların hüküm altına alınan bedellere yansıtılmamasının doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davanın davalı Hazine yönünden kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın kabulüne karar verdiği halde Mahkemece kısmen kabul kararı verilmiş gibi davacıların paylarına karar verildiğini, bozma öncesi karardaki gibi hüküm kurulması gerektiğini, ayrıca davalı Hazine lehine vekâlet ücreti verilmesinin de hatalı olduğunu, harcın da hatalı olduğunu, yargılamanın uzun süreden beri devam etmesi nedeniyle hükmün düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; bedelin yüksek olduğunu, husumetten davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, vekâlet ücretinin yüksek hesaplandığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

3. Taraf ehliyeti; 6100 sayılı Kanun’un 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi gereğince dava şartı olup mahkemelerce resen gözetilecektir. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, yöntemince taraf teşkili sağlanmadan davada esastan hüküm kurulamaz.

4. Davanın açıldığı sırada mevcut olmasına rağmen yargılama sırasında taraflardan birinin ölümüyle taraf ehliyetinin sona ermesi durumunda 6100 sayılı Kanun’un 55 inci maddesi uygulanacak olup, anılan madde “Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.

5. Davada davacının ölümü hâlinde 6100 sayılı Kanun’un 55 inci maddesi gereğince Mahkemece, davacı mirasçılarının tamamı tespit edilerek davadan haberdar edilmeleri gerekir.

6. Bu itibarla, yargılama esnasında davacılardan ...’ın 14.01.2020 tarihinde öldüğü, Mahkemece, adı geçen davacının ölümü sonrasında taraf teşkilinin sağlanması için herhangi bir usul işlemi yapılmaksızın dava hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır.

7. Mahkemece, ölümle vekâlet ilişkisinin son bulduğu gözetilerek, 6100 sayılı Kanun’un 55 inci maddesinde gösterilen şekilde ölen davacının mirasçıları tebligat yoluyla davadan haberdar edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

8. Dava konusu taşınmazların tapu maliki İzzet oğlu ...’ın güncel veraset ilamının dosya içerisinde olmaması yerinde görülmemiştir.

9. Diğer taraftan, harçlandırılan bedel yönünden kabul kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA,

01.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.