"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/435 Esas, 2023/1743 Karar
KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/193 Esas, 2019/492 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Manisa ili, Ahmetli ilçesi, ... Mahallesi, 180 ada 27 parsel sayılı taşınmazın 3.636,58 m²lik kısmının kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı idarenin kıymet takdir komisyonunca takdir edilen bedelin çok düşük olup kabul edilemeyeceğini, kısmi kamulaştırma nedeniyle kamulaştırmadan arta kalan kısmın değer kaybedeceğini, bedel tespitinde bu hususun da dikkate alınması gerektiğini savunarak taşınmazın gerçek değerinin tespitini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile işbu bedele 18.08.2018 tarihinden karar tarihi olan 12.09.2019 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, tespit olunan kamulaştırma bedelinden davacı idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelin mahsup edilmesi suretiyle tespit ve depo edilen fark bedelin karar kesinleşinceye kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılarak karar kesinleştiğinde hak sahibi davalıya ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; tespit edilen kamulaştırma bedelinin çok yüksek olduğunu, % 100 objektif değer artışı uygulanmasının yerinde olmadığını, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemiş olmasının doğru olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kamulaştırma sınırı dışında kalan mezarlık vasıflı taşınmazın muhafazasının sağlanabilmesi için yeni duvar yapımının mevzuat gereği zorunluluk arz ettiğini, duvar bedelinin kamulaştırma bedeline eklenmesi gerektiğini, duvar bedelinin davalı idareye yüklenemeyeceğini, kısmi kamulaştırma nedeniyle kamulaştırmadan arta kalan kısmın değer kaybedeceğini, hesaplama yapılırken bu hususun da dikkate alınması gerektiğini, bilirkişi raporunun usul ve kanuna aykırı olup hükme esas alınamayacağını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; sulu tarım arazisi niteliğindeki davaya konu taşınmaza % 4 oranında kapitalizasyon faiz oranı ile % 100 oranında objektif değer artışı uygulanması suretiyle net gelirine göre; üzerindeki yapılara ise yapı sınıfına uygun resmi birim fiyatı ve yaşı belirlenip buna göre yıpranma payı düşülerek değer biçilmesinin yöntem itibarıyla doğru olduğu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, fakat hesaplama yapılırken münavebeye esas alınan ürünlerin maliyet cetveline göre bulunan üretim giderlerinin brüt gelirin % 50'sine yakın olması nedeniyle ekonomik tarım yapmaya engel olacağı, üretim masraflarının brüt gelirin 1/3'ünden fazla olamayacağı gözetilmeden hesap yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğu, kısmi kamulaştırma nedeniyle taşınmazın üç parçaya ayrıldığı, "C" harfi ile gösterilen bölümün yüzölçümü, geometrik şekli nazara alındığında taşınmazın arta kalan bu kısmı bakımından değer kaybı oluşmayacağı yönündeki bilirkişi görüşü doğru ise de krokide "A" harfi ile gösterilen kısımda, kalan diğer kısım ile ulaşım imkanının ortadan kalkması nedeniyle taşınmazın kullanım özelliği nazara alındığında bu bölümde % 30 oranında değer kaybı oluşacağı, bilirkişi raporunda bu açıdan hesaplama yapılmamış olmasının doğru olmadığı, her ne kadar taşınmazın kısmi kamulaştırılması nedeniyle mezarlık olarak kullanılan taşınmaz açısından yeniden duvar yapılması gerektiği iddia edilmiş ise de gelecekte yapılması muhtemel masrafların kamulaştırma bedeline eklenmesinin mümkün olmadığı, üretim giderleri brüt gelirin 1/3'ü oranında alınarak yeniden hesaplama yapıldığında, toplam kamulaştırma bedelinin 223.495,45 TL olacağı, tespit olunan fark kamulaştırma bedelinin davacı idarece depo edildiği, tespit edilen kamulaştırma bedelinin tamamının kararın kesinleşmesi beklenilmeksizin derhal hak sahibine ödenmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılarak kararın kesinleşmesiyle birlikte ödenmesine karar verilen fark bedele kararın kesinleştiği tarihe kadar faiz işletilmesi gerekirken karar tarihine kadar faiz uygulanmış olmasının doğru olmadığı gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın net gelirine göre hesaplama yapılırken verim miktarının yüksek, üretim masraflarının ise düşük alındığını, % 100 oranında uygulanan objektif değer artışının yüksek olduğunu, uygulanan kapitalizasyon faiz oranının hatalı olduğunu, kamulaştırma dışı kalan alanın değer kaybına uğradığından söz edilemeyeceğini, muhdesat bedelinin de yüksek hesaplandığını, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kamulaştırma sınırı dışında kalan mezarlık vasıflı taşınmazın muhafazasının sağlanabilmesi için yeni duvar yapımının mevzuat gereği zorunluluk arz ettiğini, duvar bedelinin kamulaştırma bedeline eklenmesi gerektiğini, davalı idareye yüklenemeyeceğini, kısmi kamulaştırma nedeniyle kamulaştırmadan arta kalan kısmın değer kaybedeceğini, tespit edilen kamulaştırma bedelinin çok düşük olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci ve 12 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Sulu tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net geliri esas alınarak; üzerindeki yapıya ise aynı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca resmi birim fiyatı esas alınıp yıpranma payı düşülerek; ağaçlara ise yaş, cins ve verim durumuna göre maktuen değer biçilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
3. Dava konusu taşınmazın bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre uygulanan kapitalizasyon faiz oranı ve objektif değer artış oranı yerindedir.
4. Dava konusu taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan kısmının yüzölçümü, geometrik şekli ve kullanım durumu dikkate alındığında uygulanan değer azalışı oranının uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
5. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ile 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemiş olmasında hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır.
6. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.