Logo

5. Hukuk Dairesi2023/1065 E. 2023/7240 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sahte vekaletname ile yapılan tapu işlemi nedeniyle oluşan zarardan Hazine'nin sorumluluğu ve tazminat miktarının belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Hazine’nin, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan zararlardan sorumlu olduğu, gerçek zararın tespiti için taşınmazın değerinin değerlendirme tarihinden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması gerektiği ve bozma kararlarıyla kazanılmış hakların gözetilmesi gerektiği değerlendirilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/179 Esas, 2022/214 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki taşınmazın tapuda sahte vekâletname ile işlem yapılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı ... Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; sahte vekâletname ile kendisine ait 22 ada 54 parsel sayılı taşınmazda bulunan 10/172 arsa paylı 5. kat 12 numaralı bağımsız bölümün satışının yapıldığını, son malike karşı asliye hukuk mahkemesinde açtığı tapu iptali ve tescil davasının reddedildiğini, satışta kullanılan vekâletnamenin İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.11.2006 tarihli ve 2002/386 Esas, 2002/658 Karar sayılı kararı ile sahteliğinin kabul edildiğini, hükmün Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından onandığını, eldeki davada zamanaşımı süresinin tapu iptali ve tescil için açılan davanın reddine ilişkin hükmün kesinleştiği tarihten itibaren başlayacağını ve kesinleşme tarihinde zarara uğradığını belirterek zararının tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; zararın 24.12.2001 tarihinde oluştuğunu, davacının 1 yıllık süre içinde zararı öğrenmesine rağmen tapu iptali tescil davasını zarara neden olan şahsa değil üçüncü kişiye karşı açtığını, zamanaşımının işlediğini, Hazinenin sorumluluğunun söz konusu olmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, zararın tapu sicilinin tutulmasından değil sicilin düzenlenmesine etken olan sahtecilik işleminden kaynaklandığını, görevlilerin sorumlu tutulması halinde asıl zarara sebebiyet verenlerin müeyyidesiz kalacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 02.05.2014 tarihli ve 2013/152 Esas, 2014/171 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1.Mahkemenin 02.05.2014 tarihli ve 2013/152 Esas, 2014/171 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20.Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; davacının uğradığı gerçek zararın belirlenmesinde, zararın oluştuğu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması gerektiği, davacının zararı, Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 26.02.2007 tarihli ve 2004/589 Esas, 2004/68 Karar sayılı kararı ile satın alan kişinin iyiniyetli üçüncü kişi olması nedeniyle davanın reddine ilişkin verilen mahkeme hükmünün kesinleştiği 03.12.2012 tarihi zararın oluştuğu tarih olup, mahkemece bu tarihin esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmasa da, gerçek değerin kesinleşme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunlu iken, mahkemece bu yönde araştırma yapılmadan hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 01.03.2017 tarihli ve 2015/449 Esas, 2017/37 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1.Mahkemenin 01.03.2017 tarihli ve 2015/449 Esas, 2017/37 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20.Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; mahkemece değerlendirme tarihi olarak davacının iyiniyetli malike karşı açtığı tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin kararın kesinleştiği tarih olan 03.12.2012 tarihinin esas alınmasında ve dava konusu taşınmazın arsa olarak kabulünde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak arsaların değerinin değerlendirme tarihinden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur. Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tesbiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise bu yönteme uyulmadan bir başka taşınmaza ait ortaklığın giderilmesi dosyasında satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verildiğinden taşınmazın karara istinaden yapılan ihalesi sonucu satışında takdir edilen bedelin endekslenmesi suretiyle değer biçilmiştir. Bu durumda taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmediğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin 25.06.2021 tarihli ve 2020/148 Esas, 2021/153 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

E. Üçüncü Bozma Kararı

1.Mahkemenin 25.06.2021 tarihli ve 2020/148 Esas, 2021/153 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda, mahkemece, bozma öncesi 11.756,23 TL/m² bedel esas alınanak verilen karar davacı tarafından temyiz edilmediğinden bu hususun davalı Hazine lehine usulü kazanılmış hak teşkil ettiği gözetilmeden, bozma sonrası alınan ve dava konusu taşınmaza m²si 16.837,05 TL’den değer biçen bilirkişi kurulu raporu hükme esas alınarak fazla tazminata hükmedilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

G. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin 13.10.2022 tarihli ve 2022/179 Esas, 2022/214 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinin şartlarının oluşmadığını, dava konusu taşınmaza yüksek değer tespit edildiğini, kararın usul ve kanuna aykırı olduğundan bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık 4721 sayılı Kanun’un 1007 ... maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından ... bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4.4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel ... sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

14.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.