Logo

5. Hukuk Dairesi2023/10719 E. 2024/4645 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali sebebiyle Hazine'ye karşı açılan tazminat davasında, orman idaresinin davalı sıfatının bulunup bulunmadığı ve vekâlet ücretinin hangi davalıdan tahsil edileceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca açılan tazminat davalarında tek davalının Hazine olduğu ve orman idaresinin davalı sıfatının bulunmadığı gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının vekâlet ücretinin davalılardan tahsiline ilişkin kısmı düzeltilerek Hazineden tahsiline karar verilmesi suretiyle onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/66 Esas, 2021/400 Karar

ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN DAVADA

DAVACI BİRLEŞTİRİLEN

ASIL DAVADA DAVALI

BİRLEŞTİRİLEN DAVADA

ASIL DAVADA DAHİLİ DAVALI

BİRLEŞTİRİLEN DAVADA

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen dava ile tapu iptali ve tescile ilişkin birleştirilen davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın usulden reddine, birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı ... ve davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı ... asıl davanın dilekçesinde özetle;... Mahallesi 66 ada 1 parsel sayılı taşınmazın müvekkili adına kayıtlı olduğunu, taşınmazın 3.872 m²lik kısmına ... tarafından orman şerhi konduğunu, taşınmazın geriye kalan 1.797 m²lik kısmının ise geometrik olarak şekilsiz olduğunu ve taşınmazdan kısmen faydalanamadıklarını, taşınmazın tarla vasfında olduğunu ve imar şerhi konulduğu için imar düzenlemesinde düzenleme harici bırakıldığını; ancak taşınmazın tüm belediye hizmetlerinden faydalandığını beyan ederek dava konusu taşınmaza konulan orman şerhi nedeniyle müvekkili lehine tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili safahatta Hazinenin davaya dahil edilmesini talep etmiş, bu talep Mahkemece kabul edilmiştir.

2. Davacı ... vekili birleştirilen, 2016/430 Esas sayılı dosyanın dava dilekçesinde özetle, ... Mahallesinde 6831 sayılı Orman Kanun'un 3302 sayılı Kanun'la değişik 2/B maddesi uygulaması çalışmalarının 03.05.2005 tarihinde yapılarak ilan edildiğini, orman kadastrosunun kesinleştiğini,... Mahallesinde Kadastro Müdürlüğü ekiplerince 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 5831 sayılı Kanun'la eklenen Ek 4 üncü maddesi gereğince kadastro çalışmalarının yapıldığını ve 17.08.2012 tarihinde ilana çıkarıldığını, yapılan incelemeye göre... Mahallesinde yer alan 66 ada 1 numaralı parselin 1/5000 ölçekli orman kadastro haritasında bir kısmının yeşil renk ile boyalı devlet orman sahası içerisinde kaldığının tespit edildiğini, parsele ait hava fotoğrafı raporunun ekte sunulduğunu, kesinleşen orman kadastro çalışmalarına göre bir kısmı orman sayılan 66 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile taşınmazın devlet ormanı vasfı ile ... adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

3. Davacı ... birleştirilen 2020/417 Esas sayılı dosyanın dava dilekçesinde özetle, Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesinde, ... aleyhine açtıkları tazminat talepli davasında verilen kararın Yargıtay incelemesi sonucu bozulduğunu, bozma sonrasında verilen ara karar gereğince verilen süre içerisinde ...’ne karşı davalarını açtıklarını, Yargıtay ilamı sonucu davanın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında değerlendirilmesi nedeniyle davanın Hazineye karşı yöneltilmesi gerekliliği belirtildiğinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 3.872,00 m²lik alan için 507.461,90 TL tazminatın faiziyle Hazineden tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Birleştirilen davanın davalısı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek Hazine adına tescili talebinin Orman Genel Müdürlüğünce yapıldığını, ormanların tasarruf hakkının Orman Genel Müdürlüğüne ait olduğunu, aleyhlerine açılan davanın öncelikle husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığından açılan davanın reddine karar verilerek yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 26.03.2018 tarihli ve 2016/207 Esas, 2018/276 Karar sayılı kararı ile asıl davanın kabulüne, tespit edilen bedelin dahili davalı Hazineden alınarak davacıya ödenmesine, birleştirilen tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davanın dahili davalısı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 09.05.2019 tarihli ve 2019/3 Esas, 2019/1338 Karar sayılı kararıyla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davanın dahili davalısı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; 4721 sayılı Kanun'un sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007 nci maddesinde “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumlu olduğu belirtilerek Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder.” hükmü yer aldığından , 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılacak davalarda, zarardan Hazinenin sorumlu olduğu gözetilerek orman yönetimi yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddi doğru ise de tazminat davasında Orman Yönetimi ve Hazine arasında mecburi dava arkadaşlığı olmadığına ve Hazinenin sonradan davaya dahil edilmiş olmasının ona taraf sıfatı kazandırmayacağına göre hakkında usulünce açılmış bir dava bulunmayan Hazine aleyhine tazminata hükmolunması doğru görülmediği gibi davacının çekişmeli taşınmazın orman şerhi konulan 3872 m²lik kısmına yönelik tazminat talebi bulunduğu yine Orman Yönetimince de çekişmeli taşınmazın tahdit içinde kalan kısmının tapusun iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesi talep edildiği hâlde, taşınmazın dava konusu olmayan ve 2/B alanında kaldığı anlaşılan 1797 m² lik kısmını da kapsar şekilde tamamının tapusunun iptaline ve orman olarak tesciline karar verilmesi doğru görülmeyerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın usulden reddine, birleştirilen tapu iptali ve tescil ile 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkin davaların kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... ve davalı Hazne vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; doğru hasımın Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü olduğunu, objektif değer artış oranının yüksek olduğunu, bedelin yüksek belirlendiğini, faizin ıslah tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Asıl davada davalı, birleştirilen davada davacı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle, idarelerinin vekâlet ücretinden sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, Hazine ve idareleri lehine tek vekâlet ücretine hükmedilmesinin de doğru olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihaî kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı Hazine vekilinin tüm, davalı ... vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

3. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca açılan 2020/417 Esas sayılı birleştirilen davanın tek davalısının Hazine olduğu ve belirtilen davada Orman idaresinin yer almadığı gözetilmeksizin vekâlet ücretinin infazda tereddüt oluşturacak şekilde davalılardan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı Hazine vekilinin tüm, asıl davada davalı birleştirilen davada davacı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Asıl davada davalı, birleştirilen davada davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının "Birleşen 2020/417 esas sayılı ek dava yönünden" başlıklı bölümünün (5) inci bendinde geçen ‘davalılardan’ ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine ‘davalı Hazineden’ ibaresi yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

18.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.