Logo

5. Hukuk Dairesi2023/10723 E. 2024/4636 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İmar uygulaması neticesinde bedele dönüştürülen davacı hissesine karşılık takdir edilen bedelin yetersiz olduğu iddiasıyla açılan dava.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda, bedelin tespitinde emsal satışların sağlıklı değerlendirilmediği, yeterli araştırma yapılmadığı ve benzer dosyalardaki emsal kararlarla çeliştiği gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/248 Esas, 2022/346 Karar

ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN

ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN

KARAR : Kısmen kabul/Ret

Taraflar arasındaki imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payına takdir edilen karşılığın artırılmasına ilişkin asıl dava ile ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkin birleştirilen davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, Tuzla ilçesi, Aydınlı Mahallesi 208 parsel sayılı taşınmazda davalı idare tarafından yapılan imar uygulaması nedeniyle bedele dönüştürülen müvekkilinin payına takdir edilen bedelin artırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; imar uygulaması sonrasında davacının bedele dönüştürülen 99,69 m²lik payına karşılık takdir edilen 5.981,40 TL bedelin 23.02.2009 tarihinde bizzat davacıya ödendiğini, uygulama tarihi itibarıyla belirlenen bedelin taşınmazın rayiç değerini yansıttığını, bu nedenle herhangi bir hak kaybının bulunmadığını, bedelin artırılmasına karar verilmesi halinde taşınmazın metrekare birim bedelinin ödeme tarihi itibarıyla belirlenmesini, ayrıca davanın idare mahkemelerinde görülmesi gerektiğini belirterek ret kararı verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

III.MAHKEME KARARI

Mahkemenin 22.10.2015 tarihli ve 2013/164 Esas, 2015/397 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne ve artırılan bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 22.10.2015 tarihli ve 2013/164 Esas, 2015/397 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; 20.08.2016 tarihinde kabul edilerek 07.09.2016 tarihli, 29824 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 6745 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanun'a (2942 sayılı Kanun) eklenen geçici 12 nci madde ile; "24/02/1984 tarihli ve 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan idarelerin taraf olduğu her türlü alacak ve bedel artırım davalarında taşınmazın değeri; uygulamanın tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilir. Tespit edilen bu bedel, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosu esas alınmak suretiyle dava tarihi itibariyle güncellenir ve ortaya çıkan gerçek bedel hak sahibine ödenir. Bu Kanunun geçici 6. maddesinin üçüncü, yedinci, sekizinci ve onbirinci fıkra hükümleri, bu madde kapsamındaki davalar ve icra takipleri için de uygulanır. Devam eden dava ve icra takipleri ise, bu madde hükümlerine göre sonuçlandırılır." hükmü getirildiği, bu durumda yukarıda açıklanan hususta ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 01.10.2019 tarihli ve 2017/546 Esas, 2019/362 Karar sayılı kararı ile asıl davanın kısmen kabulü ile artırılan bedelin davalı idareden tahsiline, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 01.10.2019 tarihli ve 2017/546 Esas, 2019/362 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; bozma kararı öncesi dava konusu taşınmaza ödeme tarihi olan 23.09.2009 tarihi itibarıyla değer belirleyen 03.04.2015 tarihli bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmazın metrekare birim fiyatının 850,00 TL/m² olarak belirlendiği, bozma kararı sonrası sunulan 05.09.2018 tarihli bilirkişi raporunda ise imar uygulamasının tapuya tescil tarihi olan 09.01.2009 tarihi itibarıyla taşınmazın metrekaresinin 800,00 TL/m² olarak belirlendiği, bozma kararı sonrası hükme esas alınan uygulamanın tapuya tescil edildiği 09.01.2009 tarihi itibarıyla değer belirleyen 04.04.2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda ise taşınmaza 350,00 TL/m² birim fiyat takdir edildiği gözetildiğinde hükme alınan bilirkişi kurulu raporunda belirlenen metrekare birim fiyatının inandırıcı ve hüküm kurmaya elverişli bulunmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

3. Dairemizin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

4. Dairemizce yapılan karar düzeltme incelemesi sonucunda; temyiz incelemesindeki bozma kararına ilave olarak kabule göre de Mahkemece tespit edilen bedelden, çekişmesiz bedelin mahsubu ile yetinilmesi gerekirken, dava konusu taşınmaz için uygulamanın tapuda tescil edildiği tarih itibarıyla belirlenen bedelin Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosuna göre dava tarihine güncellenmeden önce tespit edilen değerinden, davacılara ödenen bedel mahsup edildikten sonra kalan kısmını dava tarihine güncelleyerek bedel belirleyen rapora göre eksik bedele hükmedilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle karar düzeltme isteminin kabulü ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın kısmen kabulü ile artırılan bedelin davalı idareden tahsiline, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin düşük olduğunu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları arasında bedel konusunda büyük farklılık bulunduğunu, bu hususun bozma konusu yapılmasına rağmen son karara esas alınan bilirkişi raporunda yine aynı metrekare birim bedeline ulaşıldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit ve takdir edilen metrekare birim bedeline nasıl ulaşıldığının somut verilerle gösterilmediğini, raporun denetiminin mümkün olmadığını, ilk karara esas alınan metrekare birim bedelinin davalı idare vekilince temyiz konusu edilmemesi sebebiyle müvekkili lehine usuli kazanılmış hak oluştuğunu, bu husus dikkate alınarak zemin metrekare birim bedelini 800 TL/m² olarak belirleyen rapor uyarınca hüküm kurulması gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payına idarece takdir edilen karşılığının artırılması istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

2. 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 17 nci maddesinin son fıkrası.

3. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi ile geçici 12 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda incelenen emsal satışların hisseli ve dava konusu taşınmaza göre daha değerli olduğu, ayrıca satış değerleri arasında büyük farklılık bulunması nedeniyle emsal taşınmazların gerçek ve geçerli satış değerlerini yansıtmadığı belirtilerek emsal karşılaştırması yapılmaksızın bozma gerekleri yerine getirilmeden dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporlarındaki tespit ve değerlendirmeler dikkate alınarak soyut ifadelerle değer biçilmesi doğru olmadığı gibi dava konusu taşınmaza 200 metre mesafede yer alan 188 parsel sayılı taşınmaz için İstanbul Anadolu 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/7 Esas, 2021/216 Karar sayılı dosyasında aynı değerlendirme tarihi itibarıyla 437,39 TL/m² değer biçildiği ve bu kararın Dairemiz denetiminden geçerek onandığı dikkate alındığında rapor inandırıcı ve hüküm kurmaya elverişli görülmemiştir.

3. Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkân tanınması, lüzumu hâlinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, dava konusu taşınmazın ve içinde bulunduğu bölgenin ileride imar uygulamasına tabi tutulması hâlinde kesilmesi gereken düzenleme ortaklık payı oranının ve dava konusu taşınmazın çevresinde düzenleme görmüş parseller var ise bunlardan kesilen düzenleme ortaklık payı oranları ile bunlara ilişkin bilgi ve belgelerin ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir.

4. Dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren Kanun düzenlemesi nedeniyle bedel düştüğünden, reddedilen kısım üzerinden davalı idare lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesi ve yargılama giderlerinin tamamından idarenin sorumlu olması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,

14.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.