"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1347 Esas, 2023/2308 Karar
KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Alaşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/778 Esas, 2023/23 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı idare ve davalı ... vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
ölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde; Manisa ili, Alaşehir ilçesi, ... mahallesi 172 ada 32 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu aşınmazın ifraz işlemine uğramadan önce davalılar arasında fiili olarak taksim edildiğini, geçmişten bu yana nizasız ve fasılasız olarak kullanıldığını, yapılan ifraz işlemi sonucu kamulaştırılan 172 ada 32 parsel alanının davalının fiili kullanım alanına isabet ettiğini, dava konusu taşınmazda müvekkiline ait sofralık zeytin ağaçlarının bulunduğunu, İşbu zeytin ağaçlarına yönelik belirlenen bedellerin de davalı müvekkiline verilmesi gerektiğini, ayrıca davacı kurum tarafından gerçekleştirilen çalışmalar sonucu ifraz ile ortaya çıkan müvekkilinin fiili kullanımında olan 172 ada 31 parsele kain taşınmaz ve üzerinde bulunan zeytin ağaçlarının zarar gördüğünü belirterek kamulaştırma bedelinin hakkaniyete en uygun şekilde tespitini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalı ...'a ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili ve davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun hatalı düzenlendiğini, net gelirin yüksek hesaplandığını, münavebenin hatalı yapıldığını, üretim gideri olarak brüt gelirin 1/3 ünün alınmasının hatalı olduğunu, kapitalizasyon faiz oranının yanlış hesaplandığını, tüm taraflara maktu vekâlet ücreti verilmesi gerektiğini beyan ederek kararı istinaf etmiştir.
2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi heyetince hazırlanan raporda zeytinliğin veriminin düşük alındığını, üzüm bağında üretim masraflarının 1/3 ten daha yüksek alındığını, taşınmazın konumu itibarıyla objektif değer artışı uygulanması gerektiğini, arta kalan kısımlarda değer azalışı olduğunu, kamulaştırma bedelinin eksik hesaplandığını beyan ederek kararı istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 2.650,00 m²si kapama bağ ve kalan 5.407,30 m²lik kısmının da kapama zeytin bahçesi vasfında olduğu kabul edilerek, değerlendirme tarihi olan dava tarihi itibarıyla, 2021 yılı Alaşehir İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün sulu şartlarda yetiştirilen üzüm (yaş) ve zeytin ürünleri verileri esas alınarak, net gelir hesabı üzerinden bedel tespiti yapan bilirkişi kurulu raporuna göre karar verilmesinin doğru bulunduğu, bilirkişi raporuna yansıyan nitelikleri itibarıyla dava konusu taşınmazın sulu arazi olarak değerlendirilmesi, yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre sulu tarım arazisi niteliğindeki taşınmaz yönünden %4 kapitalizasyon faiz oranı uygulanmasının yerinde olduğu; fakat arazi niteliğindeki taşınmazlara net gelir yöntemine göre değer tespitinde münavebeye esas alınan ürünlerin üretim masraflarının ekonomik tarım yapmaya engel olacak kadar yüksek alınması doğru olmadığı gibi brüt gelirinin 1/3'ü oranından da az olmaması gerektiğinin gözetilmesi gerektiği, bu itibarla; münavebeye esas alınan üzüm ürünü için, bulunan üretim giderinin uygun olduğu görüldüğünden, bu ürün açısından üretim gideri bulunurken brüt gelirin 1/3'ü yerine, maliyet cetvelinde yer alan üretim giderine itibar edilmesi gerektiği ve acele el koyma dosyasında mevcut bilirkişi kurulu raporunda, dava konusu taşınmazın bağ olarak kullanılan kısmın henüz yeni verim çağında olması nedeniyle, üzüm ürünü maliyet cetvelindeki minimum verim üzerinden ve taşınmazın kapama zeytin bahçesi olarak kullanılan kısmının da, henüz yeni verim çağında olması nedeniyle, son iki yılın verim ortalaması olarak düzenlenen zeytin ürünü maliyet cetvelindeki verimin %30'u verim düşüklüğü alınarak, üretim gideri, brüt gelirin 1/3'ü oranında alınarak net gelirin hesaplanması gerektiğinden Dairece kamulaştırma bedelinin yeniden hesaplanmasında kamulaştırma bedelinin aynı bedel çıkması karşısında taraf vekillerinin bedele ilişkin itirazlarının yerinde olmadığı, ancak bilirkişi kurulu raporunda, dava konusu taşınmazın toplam kamulaştırma bedelinin 573.978,57 TL olarak tespit edilmesine rağmen İlk Derece Mahkemesince, 573.987,57 TL üzerinden bedel tespit hükmü kurulması ve davada, kendilerini vekille temsil ettiren, davalılar ... ve ...'a, davanın niteliği gereği, karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, tespit ve takdir olunan, tek vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken, anılan davalılar yararına ayrı ayrı vekâlet ücreti takdir edilmiş olması doğru görülmediğinden, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm tesisine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun hatalı düzenlendiğini, net gelirin yüksek hesaplandığını, münavebenin hatalı yapıldığını, üretim gideri olarak brüt gelirin 1/3'nün alınmasının hatalı olduğunu, kapitalizasyon faiz oranının yanlış hesaplandığını, hesaplanan kamulaştırma bedelinin yüksek olduğunu beyan ederek kararı istinaf etmiştir.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi heyetince hazırlanan raporda zeytinliğin veriminin düşük alındığını, üzüm bağında üretim masraflarının 1/3'ten daha yüksek alındığını, taşınmazın konumu itibarıyla objektif değer artışı uygulanması gerektiğini, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı uyarınca dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini, kamulaştırma bedelinin eksik hesaplandığını beyan ederek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık ... olarak davacı idare ve davalı tapu malikleri arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci Maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki Manisa ili, Alaşehir ilçesi, ... Mahallesi 172 ada 32 parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesi yerindedir.
3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre uygulanan kapitalizasyon faiz oranı uygun görülmüştür.
4. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı idare vekilinin ve davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.03.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasını gerektirecek şekilde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (davalılardan ... vekilinin 04.08.2023 tarihli temyiz dilekçesindeki; “Anayasa Mahkemesinin konuyla ilgili iptal kararı uyarınca kamulaştırma bedelinin ve dava tarihinden itibaren de faizinin hesaplanmasına” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı konuyla ilgili iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.
Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.