"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3017 Esas, 2022/2938 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bafra 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/106 Esas, 2022/209 Karar
Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu ... ili, Bafra ilçesi, ... Mahallesi ... parsel (ifraz ile 727 ve 729 parsel) sayılı taşınmazın 45.010,47 m²lik kısmının tapu kaydının Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda iptal edilerek taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlâl ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmesini, ormanların özel mülkiyete konu olamayacağını, dolayısıyla yapılan tüm işlemlerin kanunlar ve kesinleşen mahkeme kararları çerçevesinde yapıldığını, Hazinenin sorumluluğundan söz edilemeyeceğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi şartlarının oluşmadığını, tapu sicilinin tutulması ile gerçekleşen zarar arasında uygun illiyet bağı bulunmadığını, hatalı kadastro işleminden kaynaklanan davada görevli mahkemenin idari yargı mahkemeleri olduğunu, hatalı kadastro işleminden kaynaklanan davada görevli mahkemenin idari yargı mahkemeleri olduğunu ileri sürmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz ve üzerindeki muhdesatlar için belirlenen bedelin düşük olduğunu, bilirkişi raporuna yaptıkları itirazların dikkate alınmadığını ileri sürmüştür.
2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın diğer paydaşlarının Bafra 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/178 Esas sayılı dosyasında açtıkları tazminat davası ile eldeki davanın birleştirilmemesinin hatalı olduğunu, ıslah edilen kısım için iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, bu tür davaların belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, objektif değer artışı uygulanmasının doğru olmadığını, aynı köyde objektif değer artışı uygulanmadan istinaf ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen dosyalar bulunduğunu, kapitalizasyon faiz oranının %6-7 olarak alınması gerektiğini, Bafra İlçe Tarım Müdürlüğünden resmi verilerin temin edilerek taşınmaz değerinin yüksek hesaplandığının tespit edilmesini, tapu iptal ve tescil dosyasında alınan bilirkişi raporunda davacıya ait yapıların bedeli daha düşük belirlenmişken, eldeki davada daha yüksek hesaplandığını, ormanların özel mülkiyete konu olmasının mümkün olmadığını, bu nedenle davacılara ait tapu kaydının yolsuz tescil niteliği taşıdığını ve hukuki değerinin bulunmadığını, tapu kaydının kesinleşen mahkeme kararı uyarınca iptal edildiğini, iptal ile oluştuğu iddia edilen zarar arasında illiyet bağının bulunmadığını, davaya konu işlem Orman İdaresince gerçekleştirildiğinden, müvekkili Hazine yönünden husumet yokluğu nedeniyle ret kararı verilmesini, davanın idari yargı mahkemelerinde görülmesi çözümlenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının da hissedarı olduğu taşınmaza ait tapu kaydının bir kısmının orman niteliğinde olduğu gerekçesiyle iptal edildiği, her ne kadar ormanların özel mülkiyete konu olması mümkün değil ise de tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların zararının tazmin edilmesinin yerinde olduğu, hasım olarak Hazinenin gösterilmesinde ve asıl alacağa tapunun iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren faiz uygulanmasında isabetsizlik olmadığı, taşınmazın niteliği dikkate alındığında arazi olarak değerlendirilip gelir metodu uygulanmasının, taşınmazın konumu ve bilirkişi kurulu raporundaki özeliklerine göre %4 kapitalizasyon faizi ve %50 objektif değer artışı takdirinin de doğru olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve ... inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin tüm, davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; dava konusu ... ili, Bafra ilçesi, ... Mahallesi ... parsel (ifraz ile 727 ve 729 parsel) sayılı taşınmazın 45.010,47 m²lik kısmının Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan dava sonucunda Bafra 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/152 Esas, 2016/377 Karar sayılı ilamı ile orman tahdit sınırı içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın 18.03.2020 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 27.04.2021 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Dava konusu taşınmaza net geliri esas alınarak değer biçilmesi ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
4. Buna karşın; 130.317 TL olarak hesaplanan toplam yapı bedelinin mükerrer şekilde hesaplamaya alınmak suretiyle fazla tazminata hükmedilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin tüm, davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan "kabulü ile 1.145.422,65 TL'nin" ibaresinin hükümden çıkartılmasına, yerine "kısmen kabulü ile 1.101.983,65 TL" ibaresinin yazılmasına, hüküm fıkrasının (4) numaralı bendinde yer alan "davalıdan alınarak davacıya verilmesine" ibaresinin hükümden çıkartılmasına, yerine "davanın kabul ve ret oranı gözetilerek 2.545.44 TL'lik kısmının davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına" ibaresinin yazılmasına, hüküm fıkrasının (5) numaralı bendinde yer alan "72.889,79" sayısının hükümden çıkartılmasına, yerine "71.369,43" sayısının yazılmasına, hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak "Reddedilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 6.447,07 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı Hazineye verilmesine," cümlesinin eklenmesi suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.