Logo

5. Hukuk Dairesi2023/1120 E. 2023/7991 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşen kıyı kenar çizgisi içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali nedeniyle oluşan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin, dava konusu taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007. maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar vermesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gözetilerek, temyiz istemlerinin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3111 Esas, 2022/3165 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Akçaabat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/338 Esas, 2022/53 Karar

Taraflar arasındaki çekişmeli taşınmazın kesinleşen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Trabzon ili, Akçaabat ilçesi, ... Mahallesi 476 parsel (yenileme ile 154 ada 4 parsel) sayılı taşınmazın tapu kaydının kesinleşen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle mahkeme kararı ile iptal edildiğini, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlâl ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; tapu kaydının iptali kararı kesinleşip tapuda terkin işlemi yapılmadan dava açma hakkı doğmayacağından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında davacıların hukuki yararı bulunmadığından davanın reddedilmesini, kıyıların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, özel mülkiyete konu edilemeyeceğini, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini, talep edilen tazminat bedelinin yüksek olduğunu, kıyı kenar çizgisi dışında kalan kısma ilişkin değer azalışı istemlerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin düşük olduğunu, dava dilekçesinde dava tarihinden itibaren yasal faiz talebinde bulunulduğu halde bu hususta hüküm kurulmadığını, davalı Hazine lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığı gibi yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre dağıtılmasının da hatalı olduğunu, arta kalan kısımda %100 oranına yakın değer azalışı meydana geldiğini, arta kalan kısım için değer azalışı bedelinin hesaplanmama gerekçesinin hakkaniyetli olmadığını, yapı bedelinin düşük hesaplandığını ileri sürmüştür.

2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın bir yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, kıyı çizgisi içinde kalan yerlerin özel mülkiyete konu olmasının mümkün olmadığını, bu nedenle belediye hizmetlerinden yararlanması veya önemli merkezlere yakın olmasının değerini artırmayacağını, emsal alınan taşınmazın dava konusu taşınmaza uygun nitelikte bir emsal olmadığını, davacının uzun yıllar taşınmazdan yararlandığı gözetilerek belirlenen tazminattan hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaya konu taşınmazın iptal eden kısmının değerinin tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarih itibarıyla belirlenmesinde, taşınmazın belediye sınırları dahilinde kalıp belediye hizmetlerinden yararlanması ve etrafının meskun nitelikte olmasına göre arsa vasfında işlem görmesine ve davaya konu taşınmazın bedelinin emsal yöntemi ile belirlenmesinde, davanın mahiyeti ve davaya konu taşınmazın tapu iptal kararının kesinleşmesinden öncesinde imar planında park alanı içerisinde yer alıp zaten yapılaşmanın mümkün olmaması, hukuki el atma nedeniyle bu kısım yönünden tazminat isteminde bulunulabilecek olması nedeniyle arta kalan kısım için değer düşüklüğü bedeline hükmedilmemesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, Dairenin iade kararı sonrasında aldırılan bilirkişi raporu doğrultusunda belirlenen tazminat miktarında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gibi, İlk Derece Mahkemesinin Dairece kaldırılan ilk kararında, davacı lehine hükmedilen tazminat için faiz uygulanmadığı, bu hususun davacı tarafça o karar için yapılan istinaf dilekçesinde istinaf sebebi yapılmadığı, dolayısıyla faiz hususunun davalı yönünden artık usulȋ kazanılmış hak teşkil ettiği nazara alındığında istinaf konusu yapılan mahkemenin son kararında hükmedilen tazminat için faiz uygulanmamasında da herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, buna göre tarafların istinaf nedenleri bakımından İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Trabzon ili, Akçaabat ilçesi, ... Mahallesi 476 parsel (yenileme ile 154 ada 4 parsel) sayılı 396,92 m² yüzölçümlü taşınmazın Hazine tarafından açılan dava sonucunda Akçaabat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/309 Esas, 2013/21 Karar sayılı ilamı ile kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan 186,12 m²lik kısmının tapusunun iptali ile kıyı vasfıyla terkinine karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 03.09.2015 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 03.11.2015 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Dava konusu taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.