"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2801 Esas, 2023/1860 Karar
DAVA TARİHİ : 03.09.2019
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gelibolu Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/607 Esas, 2021/88 Karar
Taraflar arasında 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Çanakkale ili, ..., .../... Mahallesi 258 ada 58 ve 16 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespitini ve kamulaştırılan taşınmazların davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların belediye mücavir alan sınırları içinde olduğunu, acele kamulaştırma dosyasında belirlenen bedelin çok düşük olduğunu, münavebe ürünlerinin yanlış seçildiğini, yakın parsellerde daha yüksek değerler tespit edildiğini belirterek kamulaştırma bedelinin Mahkemece tespit edilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların objektif değer artış oranının % 15 alınmasının hatalı olduğunu, kuru tarım arazisi niteliğindeki taşınmazlara % 5 kapitalizasyon faizi uygulanmasının doğru olmadığını, üretim giderlerinin brüt gelirin 1/3’ünden fazla olamayacağı yönündeki görüşün yanlış olduğunu, davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmiş iken davacı lehine hükmedilmemiş olmasının usule aykırı olduğunu belirterek kararı istinaf etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; münavebe ürünlerinin seçilmesinde bölgede ekim dikimi yapılan kavun, karpuz gibi değerli ürünlere yer verilmemiş olmasının hatalı olduğunu, % 15 oranında uygulanan objektif değer artışının düşük kaldığını ve % 300 oranında uygulanması gerektiğini, talep halinde taşınmazların belediye hizmetlerinden yararlanabileceğini, kapitalizasyon faizinin % 4 olarak uygulanması gerekirken % 5 oranında uygulanmasının doğru olmadığını belirterek kararı istinaf etmiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarım arazisi vasfındaki taşınmazlara 2942 sayılı Kanun'da öngörülen zirai net gelir yöntemine uygun şekilde değer biçen bilirkişi kurul raporuna dayanılarak hüküm kurulmasının, kamulaştırmadan arta kalan kısımda değer azalışı bulunmamasının, uygulanan kapitalizasyon faiz oranının yerleşik Yargıtay içtihatlarına uygun oluşunun, taşınmazların kuru tarım arazisi olarak kabulünde bilirkişi kurul raporundaki değerlendirmelerin denetime elverişli ve yeterli bulunduğu, davacı idare yararına vekâlet ücreti takdir edilmemesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten dört ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği belirtilerek taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların objektif değer artış oranının % 15 alınmasının hatalı olduğunu, kuru tarım arazisi niteliğindeki taşınmazlara % 5 kapitalizasyon faizi uygulanmasının doğru olmadığını, üretim giderlerinin brüt gelirin 1/3’ünden fazla olamayacağı yönündeki görüşün yanlış olduğunu, davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmiş iken davacı lehine hükmedilmemiş olmasının usule aykırı olduğunu belirterek kararı temyiz etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; tespit edilen kamulaştırma bedeline dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine ilişkin Anayasa Mahkemesi kararının kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanması gerektiğini, münavebe ürünlerinin seçilmesinde bölgede ekim dikimi yapılan kavun, karpuz gibi değerli ürünlere yer verilmemiş olmasının hatalı olduğunu, ortalama verim miktarları esas alınarak değer tespitinin yerinde olmadığını, % 15 oranında uygulanan objektif değer artışının düşük kaldığını, talep halinde taşınmazların belediye hizmetlerinden yararlanabileceğini, kapitalizasyon faizinin % 4 olarak uygulanması gerekirken % 5 oranında uygulanmasının doğru olmadığını belirterek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı idare ile davalı tapu maliki arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki taşınmazlara 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesi yerindedir.
3. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.03.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasını gerektirecek şekilde Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (davalı ... vekilinin bila tarihli temyiz dilekçesindeki; “Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin faizle ilgili iptal kararının dikkate alınarak faizin hesaplanmasına” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.
Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. 28.03.2024