Logo

5. Hukuk Dairesi2023/11774 E. 2024/3195 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma irtifak hakkı bedelinin tespiti davasında, iptal edilen kanun hükmüne göre hükmedilen faizin hangi faiz türüyle düzeltileceği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Anayasa Mahkemesi'nin kamulaştırma bedeline dava açıldıktan dört ay sonra işleyecek faize ilişkin kanun hükmünü iptal etmesine rağmen davanın açıldığı tarihte hükmün yürürlükte olması ve Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümemesi gözetilerek, iptal edilen hüküm uyarınca hükmedilen faizin yasal faiz ile düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2113 Esas, 2023/2398 Karar

KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kastamonu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/79 Esas, 2022/239 Karar

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Kastamonu ili, Merkez ilçesi, ... köyü 253 ada 1 parsel sayılı taşınmazda kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın müvekkili idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kastamonu İdare Mahkemesi kararının bekletici mesele yapılmasını, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ile bu hakkın davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın çok yüksek bir kotta ve yol, fabrika ve yapılaşmalara çok sapa bir yerde kaldığını, buna rağmen çok yüksek kamulaştırma bedeli belirlendiğini, emsal alınan taşınmazın konumunun ve niteliklerinin dava konusu taşınmaz ile benzer olmadığını, kamulaştırma bedeline ilk dava tarihi baz alınarak faiz işletilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesini talep ederek kararı istinaf etmiştir.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza yakın konumda yer alan parselde Mahkemenin 2017/130 Esas sayılı dosyasında m²sine 127,06 TL değer biçildiğini, dava konusu taşınmazın daha iyi durumda olmasına rağmen m²sine daha az değer biçilmesinin yerinde olmadığını, taşınmazın m² birim değerinin yanlış belirlenmiş olması sebebiyle emsal taşınmazların bedeli göz önünde tutularak kamulaştırma bedelinin tespitini talep ederek kararı istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, Daire ve Yargıtay denetiminden aynı kamulaştırma kapsamında aynı güzergahtan geçen dava dosyalardaki taşınmazlarla şimdi dava konusu edilen taşınmazın konumu gözetildiğinde 127,06 TL metrekare değerinin de uygun olduğu, ancak dava konusu taşınmaz malın niteliği, tamamının yüzölçümü, geometrik durumu ve enerji nakil hattı güzergahı dikkate alındığında irtifak değer düşüklüğü oranının %5’i geçemeyeceği anlaşıldığından Dairece bu oran esas alınarak resen yapılan hesaplama sonucunda kamulaştırma bedelinin 186.373,52 TL olduğunun tespiti ile fazla bloke edilen 372.747,03 TL'nin davacı idareye iadesine karar verilmesi gerektiği gibi, Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 gün ve 2022/83-2023/69 sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun'un değişik 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrasındaki “Kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılamaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren kanuni faiz işletilir” hükmü Anayasa'ya aykırı görülerek iptaline karar verildiği, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının gereğinin yerine getirilmesi açısından; taraflar arasında kararlaştırılmış daha yüksek akdi faiz oranı da bulunmadığına göre dava tarihi esas alınarak belirlenen kamulaştırma bedeline dava tarihinden karar tarihine kadar geçen süre için Anayasa'nın 46 ncı maddesinde belirtilen en yüksek faiz olan “Kamu Alacaklarına Uygulanan En Yüksek Faiz” oranının uygulaması gerektiği belirtilerek taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm tesisine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın m² birim fiyatının yüksek alındığını, bu hususta istinaf dilekçesinde belirtilen itirazlarını tekrar ettiklerini, gerek mevzuaatta gerekse yerleşik Yargıtay kararlarında kamulaştırma bedeline uygulanacak faizin kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranı olacağına ilişkin bir hüküm veya karar bulunmadığını, zikredilen Anayasa Mahkemesi kararında dava açılışından itibaren dört aylık sürenin sonundan başlayarak yasal faiz uygulanacağına dair hükmün iptaline karar verildiğini, hangi faiz türünün uygulanacağına dair bir tespit yapılmadığını, davalının enflasyonist dönemde kamulaştırma bedelinin karşılığını fazlasıyla aldığını, kamulaştırma bedeline yasal faiz uygulanması gerektiğini belirterek kararı temyiz etmiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf mahkemesinin değer düşüklüğü oranını % 5 alarak kamulaştırma bedelini tespit ettiğini ancak taşınmaz üzerinde irtifak hakkı kurulduğunda irtifak hakkına konu hattın sadece zemindeki izdüşüm alanını değil taşınmazın tamamında meydana gelecek olan değer düşüklüğü oranının belirlenmesi gerektiğini, Yargıtayın yerleşmiş uygulamalarına göre taşınmazın cinsi arsa ise değer düşüklüğünün parsel değerinin en fazla % 50'si oranında belirlenmesi gerektiğini, dava konusu taşınmaza komşu parselde mahkemenin 2017/130 esas sayılı dosyasında m²sine 131,95 TL değer biçildiğini, değer kaybı %7 olarak hesaplanarak kamulaştırma bedelinin belirlendiğini, emsal taşınmazların bedeli göz önünde tutularak kamulaştırma bedelinin tespitini talep ettiklerini belirterek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı tapu maliki arasındaki kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki Kastamonu ili, Merkez ilçesi, ... köyü 253 ada 1 parsel sayılı taşınmazın zeminine 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi ve aynı Kanun'un 11 inci maddesinin son fıkrası uyarınca taşınmaz malın niteliği, tamamının yüzölçümü, geometrik durumu ve enerji nakil hattı güzergahı dikkate alınarak değer düşüklüğü oranı belirtilmek suretiyle irtifak hakkı karşılığının tespit edilmesi ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine ilişkin hüküm kurulması yerindedir.

3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin tüm, davacı idare vekilinin aşağıdaki kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere ilk karar tarihi ile ödenmesine karar verilen bedele ilk karar tarihine fark bedele son karar tarihine kadar yasal faiz uygulanması gerekir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1. Davalı vekilinin tüm, davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı idare vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (B1) numaralı bendinin ilk paragrafının hükümden çıkarılarak yerine “Davanın kabulü ile kamulaştırma bedelinin 186.373,51 TL olduğunun tespitine, bu bedelin ilk karar ile hüküm altına alınan 20.535,41 TL’lik kısmına dava 4 ay içinde sonuçlandırılmadığından; dava açıldığı tarihten 4 ay sonrası olan 07.10.2017 tarihinden ilk karar tarihi olan 30.05.2019 tarihine, kalan 165.838,10 TL’sine 07.10.2017 tarihinden ikinci karar tarihi olan 30.06.2022 tarihine kadar yasal faiz uygulanmasına” cümlesinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davacı idareden peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.03.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda kanaatimce;

Her ne kadar 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmesi ve temyize konu Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14 üncü Hukuk Dairesinin 16.10.2023 tarih ve Esas: 2022/2113, Karar: 2023/2398 sayılı kararının hüküm kısmının, B-l No’lu bendinde hüküm altına alındığı gibi; “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar geçen süre için kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması”, diğer bir ifadeyle Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak “dava tarihinden itibaren karar tarihine kadar faize hükmedilmesi” gerekmekte ise de;

Davalı tarafın “Yasal Faiz”in dışında bir “Faiz”in uygulanmasına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26/1 inci maddesinde düzenlenen “Taleple bağlılık ilkesi” kapsamında değerlendirilebilecek bir talebi de söz konusu olmadığından, Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Dairemiz Sayın çoğunluğu tarafından verilen “Düzeltilerek onama kararı”nın “Değerlendirme” bölümünün 4 No.lu bendinde yazılı olan bozma gerekçesine açıkladığım nedenlerle katılmıyorum. 14.03.2024