"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/118 Esas, 2022/1650 Karar
KARAR : Düzeltilerek esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/72 Esas, 2021/228 Karar
Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Kocaeli ili, Gölcük ilçesi, ... köyü 3867 ve 3868 parsel (3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22/A maddesi yenilemesi ile Yukarımahalle Mahallesi 1232 ada 123 ve 124 parseller) sayılı taşınmazların tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın idari yargının görev alanına girdiğini, dava konusu taşınmazın tapu kaydına 27.09.1996 tarihinde orman şerhi konulduğunu, davanın 10 yıl geçtikten sonra açıldığı dikkate alınarak zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, orman şerhinin Orman Genel Müdürlüğünce konulduğunu, Hazine yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın idari yargının görev alanına girdiğini, dava konusu taşınmazlar tapu kaydına 27.09.1996 tarihinde orman şerhi konulduğunu, davanın 10 yıl geçtikten sonra açıldığı dikkate alınarak zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, orman şerhinin Orman Genel Müdürlüğünce konulduğunu, Hazine yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacılar vekilinin 576.422,73 TL üzerinden davasını ıslah ettiğini, fakat kararda faiz miktarı yönünden yanlış hüküm kurularak ıslahla birlikte toplam alacak miktarının ulaştığı 577.422,73 TL için tapu iptal ve tescil hükmünün kesinleştiği 12.01.2019 tarihinden itibaren yasal faize hükmedildiğini, bunun usul ve kanuna aykırı olduğunu, kapitalizasyon faiz oranı ile objektif değer artış oranının yüksek uygulanmak suretiyle dava konusu taşınmaz için fahiş bedel hesaplandığını ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamında belediyeden ve diğer kurumlardan getirtilen yazı cevaplarında taşınmazların etrafında meskun alan bulunmadığı, belediye hizmetlerinden yaralanmadığı bildirildiğinden taşınmazların anılan özellikleri itibariyle arazi niteliğinde kabul edilmesi ve gelir metoduna göre değerlerinin tespitine ilişkin 19.03.2021 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması gerekirken taşınmazların arsa olduğunun kabulü ile ikinci rapor esas alınarak hüküm kurulması hatalı bulunduğundan davalı Hazine vekilinin istinaf istemi yerinde görülmüş, ayrıca hükme esas alınması gereken 19.03.2021 tarihli bilirkişi raporunda taşınmazların bulunduğu bölgedeki coğrafi durum ve toprak yapısı itibarıyla kapitalizasyon faiz oranının %4 oranında alınması, taşınmazların konumu ile taşınmazların o bölgedeki diğer taşınmazlardan ayıran özellikler de gözetilmek suretiyle objektif değer artış oranının %10 uygulanması sonucu m² birim fiyatının taleple bağlı kalınarak 2019 yılı için 30,36 TL olarak hesaplanması doğru bulunmuş, dava konusu taşınmazların değeri, taleple bağlı kalınarak tapu iptal ve tescil kararının kesinleşme tarihi itibarıyla belirlendiğine ve karar sadece davalı Hazine vekili tarafından istinaf edildiğine göre hükmedilen tüm bedele bu tarihten itibaren yasal faiz işletilmesi doğru görülmüş ve taşınmazı arazi olarak değerlendiren bu rapor esas alınmak suretiyle yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; dava konusu Kocaeli ili, Gölcük ilçesi, ... köyü 3867 parsel (3402 sayılı Kanun'un 22/A maddesi yenilemesi ile Yukarımahalle Mahallesi 1232 ada 124 parsel) 3868 parsel (3402 sayılı Kanun'un 22/A maddesi yenilemesi ile Yukarımahalle Mahallesi 1232 ada 123 parsel) sayılı taşınmazların Orman İdaresi tarafından açılan dava sonucunda Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/183 Esas, 2018/195 Karar sayılı ilamı ile tamamının orman tahdit sınırı içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçmeksizin 12.01.2019 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 06.03.2020 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Dava konusu taşınmazlara net geliri esas alınarak değer biçilmesi ve taşınmazların gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.