"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/693 Esas, 2023/2343 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/233 Esas, 2022/530 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;... Mahallesi 91616 ada 20 parsel sayılı taşınmaza fiilen el atıldığından tazminat bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; idari yargının görevli olduğunu, uzlaşma başvurusunun yapılmadığını, mülkiyet hakkının kısıtlanmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve bedeline hükmedilen davacı payının tapusunun iptali ve davalı idare adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; idari yargının görevli olduğunu, piyasa rayicinin çok üzerinde bedel tespiti yapıldığını, uzlaşma müracaatının bulunmadığını, mülkiyet hakkının kısıtlanmadığını, harç ve vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın geldisi olan 91616 ada 7 parselin belediye encümeninin 17.01.2019 tarihli ve 90 sayılı kararı ile onaylanan 82055/20 nolu parselasyon planı ile uygulamaya alındığı, davacı taraf hissesinin uygulama sonucu 91616 ada 20 parsele şuyulandırıldığı, uygulama sonucu oluşan ve davacın1n malik kılındığı 97616 ada 20 parselin imar planında park ve rekreasyon alanı olarak ayrıldığı ve davalı tarafça amacına uygun olarak çam ağaçları dikilmek ve yollar açılmak suretiyle düzenleme yapılarak fiilen de el atıldığının anlaşıldığını, dava konusu taşınmazın imar planında Kuzey Ankara Kentsel Dönüşüm Alanı olarak ilan edilen bölgede park ve rekreasyon alanı olarak ayrıldığı, kısmen ağaçlandırıldığı, kısmen teraslama yapıldığı ve yol geçirilmek suretiyle fiilen el atıldığı ve davacı tarafın taşınmazda tasarruf imkanının kalmadığı anlaşılmış olup aynı kapsamda el atılan paydaş dosyalar ve civar taşınmazlar için açılıp, kanun yolu incelemesinden geçerek (örneğin; Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin incelemesinden geçen 2015/ 5945 Esas sayılı dosyada Mayıs 2014 tarihi itibarıyla 1.345 TL lik bedel, Daire incelemesinden geçen 2022/ 636 Esas, sayılı dosyada Haziran 2021 tarihi itibarıyla 4.000 TL m² ve Daire incelemesinden geçen 2019/ 2207 Esas sayılı dosyada Nisan 2018 tarihi itibarıyla 2.000 TL m² bedele ilişkin kararın Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin incelemesinden geçerek 2021/ 5863 Esas sayılı dosya ile onandığı da gözetildiğinde) kesinleşen davalardaki metrekare birim bedeller dikkate alındığında arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde, belirlenen bedelin davalı idareden tahsiline, bedeline hükmedilen taşınmazdaki davacı payın iptali ile davalı idare adına tapuya tesciline dair kararda, Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden bir isabetsizlik görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini tekrar etmek suretiyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzu bahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci ve Ek Madde 4 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Eldeki davada dosya kapsamına göre taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra fiilen el atıldığı anlaşılmaktadır. 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası; “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. 2942 sayılı Kanun'un 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları; "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle ve Anayasa'nın 2 nci ve 35 inci maddelerine aykırı bulunarak 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2942 sayılı Kanun'da 04.11.1983 tarihinden sonraki el atmalara ilişkin başkaca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından alan 04.11.1983 tarihinden sonra el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda vekâlet ücreti ile mahkeme ve icra harçlarının nispi olarak uygulanması gerekmekte olup vekâlet ücretinin nispi olarak hüküm altına alınması bu nedenle yerindedir. Ancak harcın nispi olarak hüküm altına alınması gerekirken maktu olarak alınmış olması hususu kamu düzenine ilişkin olduğundan ve resen gözetilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı idare vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,
2. Kamu düzenine ilişkin olarak yapılan değerlendirme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi kararının; hüküm fıkrasının (5) numaralı bendinin çıkartılması yerine “Alınması gerekli 128.245,19 TL ilâm harcından peşin ve ıslah harcı toplamı 32.206,40 TL'nin mahsubu ile bakiye 96.038,79 TL'nin davalıdan tahsili ile Hazineye ırat kaydına, davacı tarafından yatırılmış olan toplam 32.206,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” cümlesinin yazılması ve (7) numaralı bentte yer alan “peşin olarak yatırılan 80,70 TL harç ve” ibaresinin çıkartılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Aşağıda yazılı kalan harcın davalıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.