Logo

5. Hukuk Dairesi2023/11808 E. 2024/3409 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Dava konusu taşınmazların kamulaştırılıp kamulaştırılmadığı ve davacı idare adına tescil edilip edilmeyeceği uyuşmazlığıdır.

Gerekçe ve Sonuç: 468 ve 469 parsel sayılı taşınmazlar için kamulaştırma bedelinin mahkeme kararıyla belirlendiği ve kararın kesinleştiği, 1416 parsel sayılı taşınmaz için ise bedel artırım davası açılmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi'nin 468 ve 469 parsellerin davacı idare adına tesciline, 1416 parsel yönünden ise davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2354 Esas, 2023/2181 Karar

KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Nallıhan Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/199 Esas, 2021/319 Karar

Taraflar arasındaki dava konusu taşınmazların davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı idare ve bir kısım davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın 1416 parsel sayılı taşınmaz yönünden reddine, 468 ve 469 parsel sayılı taşınmazlar yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare vekilince tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, Nallıhan ilçesi, ... Mahallesi 468, 469 ve 1416 parsel sayılı taşınmazların 22.03.1956 tarihinde ... tarafından Sarıyar Hidroelektrik Santrali ve Barajı sahasında kalmasından dolayı kamulaştırılmaya tabi tutulduğunu, Nallıhan Asliye Hukuk Mahkemesinin 1956/714 Esas sayılı dosya kapsamında belirlenen bedelin taşınmaz malikine ödendiğini, dava konusu taşınmazların 28.04.1965 tarihinde kamu hizmetine fiilen tahsis edildiğini ileri sürerek davacı idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Bir kısım davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza fiili el atma tarihi 02.12.1956 olması nedeniyle davalıların kamulaştırma işlemlerinden bilgisi olmadığını, kamulaştırma işlemlerinin davacı kurum tarafından tamamlanmaması nedeniyle davanın kamulaştırmasız el atma niteliğinde olduğunun kabulü ile dava konusu gayrimenkulün rayiç bedelinin karar tarihine en yakın değerinin tespiti ile davalılara payları oranında ödenmesini, davacı kurum tarafından gayrimenkul bedelinin ödenmemesi halinde davanın reddini, davaya sebebiyet verenin davacı kurum olması sebebi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın 1416 parsel sayılı taşınmaz yönünden reddine, dava konusu 468 ve 469 parsel sayılı taşınmazlar yönünden kabulü ile müteveffa ... adına olan tapu kaydının iptali ve davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve bir kısım davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı idare istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu 1416 parsel yönünden el atmanın 28.04.1956 tarihi olduğunu, 221 sayılı Kanun hükümleri uyarınca davanın kabulü gerektiğini ileri sürerek kararı istinaf etmiştir.

2. Bir kısım davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kamulaştırma işlemlerinin usulüne uygun yürütülmediğini, kamulaştırma bedelinin ödenmediğini, taşınmazlara 1956 yılında el atılmadığının raporlarla tespit edildiği dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın reddedilen bölümü yönünden davalılar lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı dava konusu 468, 469 ve 1414 parsel sayılı taşınmazların davalılar murisi ... adına 10.03.1952 tarihinde kadastro tespiti ile tescil edildiği, muris ... tarafından açılan bedel artırım davası sonucunda Nallıhan Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.07.1956 tarihli ve 1956/714 Esas, 1956/183 Karar sayılı kararı ile kamulaştırma bedelinin artırılmasına karar verildiği ve kararın Yargıtay incelemesinden geçerek onandığı bu durumda adı geçenler yönünden kamulaştırma işleminin kesinleştiği davaya konu 1416 parsel yönünden açılmış bir bedel artırım davasının bulunmadığı, dava konusu taşınmazın Sarıyar Barajı kamulaştırması kapsamında olup 28.04.1956 tarihinde baraj kapaklarının kapandığı ve su tutulumunun başladığı dikkate alındığında her ne kadar 14.10.1956 tarihinden önce el atıldığı ve 221 sayılı Kanun kapsamında olduğu değerlendirilse de karardan sonra 04.08.2022 tarihli ve 31913 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 24.04.2022 tarihli ve 2022/46 sayılı kararı ile 221 sayılı Kanun'un tümü ile iptaline hükmedildiği ve aynı kararda, iptal kararının Resmî Gazete'de yayımı tarihinden itibaren 9 ay sonra yürürlüğü gireceğinin belirtildiği, bu durumda 05.05.2023 tarihi itibari ile hak düşürücü sürenin düzenlendiği söz konusu Kanun'un yürürlükten kalktığı ve kanun koyucu tarafından yeni bir düzenleme de yapılmadığından 1416 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine, 468 ve 469 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; davanın reddedilen bölümü yönünden kendisini vekille temsil ettiren davalılar yönünden maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu konuda bir karar verilmemiş olması nedeniyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazların davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanunun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Mülga 6541 sayılı Baraj İnşaatı Dolayısıyla Sular Altında Kalacak Kasaba, Köy ve Arazi Hakkındaki Kanun ile 596 Sayılı Baraj İnşaatı Dolayısıyla Sular Altında Kalacak Kasaba, Köy ve Arazi Hakkındaki Kanunun Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun’un ilgili maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dava konusu 468 ve 469 parsel sayılı taşınmazların davalıların murisi ... adına 10.03.1952 tarihinde kadastro tespiti ile tescil edildiği, muris tarafından açılan bedel artırım davası sonucunda Nallıhan Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.07.1956 tarihli ve 1956/714 Esas, 1956/183 Karar sayılı kararı ile kamulaştırma bedelinin artırılmasına karar verildiği ve kararın Yargıtay incelemesinden geçerek onandığı bu durumda davalıların murisi yönünden Mülga 6541 sayılı Kanun uyarınca kamulaştırma işlemi kesinleştiğinden davanın kabulü ile dava konusu taşınmazların davalı muris ... adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı idare adına tapuya tescil edilmesinde ve 1416 parsel yönünden ise muris adına açılmış bir bedel arttırım davasının bulunmadığından bu parsel yönünden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.