"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/933 Esas, 2023/1791 Karar
KARAR : Esastan ret/Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ: Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/748 Esas, 2021/60 Karar
Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeni ile uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı Hazine vekilinin istinaf başvuru talebinin ise kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacının murisinin...köyü... mevkii, 06.05.1948 tarih, 52 cilt no, 88/132 sahife sıra numarasında kayıtlı taşınmazı 28.05.1935 tarih, 135 sıra no, 64 cilt no ve 2 sahife numarasında yer alan bilgiler ile satın aldığını ancak yapılan kadastro çalışmaları sonucunda dava konusu taşınmazın orman olması sebebi ile davacı adına tapu verilmediğini, davacının uğradığı zararda Hazine'nin sorumlu olduğunu belirterek, belirlenecek tazminatın işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; ormanların tasarruf ve kullanım hakkının Orman Genel Müdürlüğüne ait olduğunu, davanın Orman Genel Müdürlüğü aleyhine açılması gerektiğini, öncelikle davanın husumet yokluğundan reddine, mahkeme masrafları ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın vasfının arsa olarak değerlendirilmemesinin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı idarenin husumetinin bulunmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının iyiniyetli olup olmadığı hususunun araştırılması gerektiğini, tazminat miktarının yüksek olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede kadastro tespit çalışmalarının 1984 yılında kesinleştiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava da açılmadığı, davacıların hak düşürücü süre içinde dava açmayarak mülkiyet hakkını elde etme imkânını kaybettiği, tapu kaydına dayanarak mülkiyet hakkının ileri sürülemeyeceği durumda bu hakka dayalı tazminat isteminde bulunamayacağı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek davanın reddine dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; hak düşürücü süre nedeni ile ret kararının hatalı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
6. 3116 sayılı Orman Kanunu’nun 7 nci maddesi.
7. 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 11 inci maddesi.
8. 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre yapılan incelemede; davacılar murisinin...köyü... mevkii, 06.05.1948 tarih, 52 cilt no, 88/132 sahif sıra numarasında kayıtlı taşınmazı 28.05.1935 tarih, 135 sıra no, 64 cilt no ve 2 sahife numarasında yer alan bilgiler ile satın aldığını, ancak yapılan kadastro çalışmaları sırasında tapu kaydının uygulanmaması sonucu adına herhangi bir taşınmaz tespit edilmemesi sebebiyle zarara uğradığından bahisle eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.
4....köyü... mevkii, 52 cilt no, 88/132 sıra no 9.312,00 m² alanlı eski tapu kaydının davacının murisi Osman oğlu ... tarafından 06.05.1948 tarihinde satın alındığı, yapılan keşif sonucu alınan fen bilirkişi raporuna göre eski tapu kaydının ... Mahallesi 4224 ada 129 parsel sayılı taşınmazın sınırları içinde kaldığı, 4224 ada 129 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının incelenmesinde, tesis kadastro çalışmaları sonucunda orman vasfıyla Maliye Hazinesi adına tapuya tescil edildiği ve tesis kadastrosunun 09.11.1984 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
5. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede ilk orman tahdit çalışmalarının 1965 yılında yapıldığı, 1982 yılında tahdit çalışmalarının yenilendiği, taşınmazın bulunduğu bölgede genel arazi kadastro çalışmalarının ise 1984 yılında kesinleştiği anlaşılmış olup 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava da açılmadığı, davacıların hak düşürücü süre içinde dava açmayarak mülkiyet hakkını elde etme imkânını kaybettiği, orman tahdit çalışmalarının kesinleştiği tarihten itibaren aradan geçen zaman içerisinde itiraz etmeyen ve genel mahkemelerde dava açarak uygulanmayan tapu kaydı kapsamında kalan yerin adına tescilini talep imkânı var iken bu hususta talepte bulunmayan ve 10 yıllık zamanaşımı süresi de geçtikten sonra davacı tarafın eldeki tazminat davasını açması doğru olmadığı gibi, davacı tarafın dayandığı tapu kaydının geldisi 1935 yılına ait tapu kaydı olup 13.07.1945 tarihinde yürürlüğü giren 4785 sayılı Orman Kanunu'na Bazı Hükümler Eklenmesine ve Bu Kanun'un Birinci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 1 inci maddesi gereğince 2 nci maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanların devletleştirildiği ve tapu kaydının hukukî değerini yitirdiği, bu nitelikteki eski tapu kaydına dayalı olarak da mülkiyet hakkı ileri sürülemeyeceğinden, somut olayda 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
6. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.