"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/144 Esas, 2023/431 Karar
DAVA TARİHİ: 21.05.2014
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkinine ilişkin asıl dava ile kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin birleştirilen davada yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne, birleştirilen dava yönünden ise konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, sonucunda, temyiz dilekçeslerinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 11.06.2024 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacı idare vekili Avukat ... ve davalı vekili Avukat ... gelmişlerdir.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı-karşı davalı idare vekili asıl dava dilekçesinde; İstanbul ili,... ilçesi,... Mahallesi 126, 127 ve 132 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma bedellerinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-karşı davacı vekili birleştirilen dava dilekçesinde özetle; malik oldukları İstanbul ili,... ilçesi,... Mahallesi 126, 127 ve 132 parsel sayılı taşınmazların ... tarafından 04.11.2013 tarihli ve 2013/275 sayılı kamu yararı kararı gereği kamulaştırıldıkları,... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.12.2014 tarihli ve 2014/304 Esas, 2014/661 Karar sayılı ilamı ile 7.462.232,27 TL olarak tespitine ve dava konusu taşınmazların davacı idare adına kayıt ve tesciline karar verildiğini, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 13.12.2016 tarihli ve 2016/11677 Esas, 2016/17516 Karar sayılı kararı ile kararın bozulduğunu, bozma sonrası kamulaştırılan alanın bedelinin 33.095.466,30 TL olarak belirlendiğini, kamulaştırma bedelinin bloke edilmesi için idareye süre verildiğini, belirlenen kamulaştırma bedelinin depo edilmediğini,... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyasında son bilirkişi raporunda belirlenen 25.633.234,00 TL'nin bedel tespit tescil talepli olarak açılan dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline ve dosyanın... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/144 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı-karşı davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; kamulaştırma bedellerinin keşif ve bilirkişi marifeti ile tespit edilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı idareye yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-karşı davacı idare vekili cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 04.12.2014 tarihli ve 2014/304 Esas, 2014/661 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 04.12.2014 tarihli ve 2014/304 Esas, 2014/661 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu, arazi niteliğinde kabulü ile değerlendirme yapan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamı gereğince inceleme ve işlem yapılarak asıl davanın kabulü ile kamulaştırma bedelinin tespiti ve tespit edilen bedelle ilgili dava 4 aylık süreçte sonuçlandırılmadığından, Mahkemece bozma öncesinde belirlenen kamulaştırma bedeline 21.09.2014 tarihinden ilk karar tarihi, bozma sonrası belirlenen kamulaştırma fark bedeline ilk karar tarihine kadar geçen süre için yasal faiz yürütülmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; Anayasa Mahkemesinin 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan kararı ile 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası iptal edildiğinden yasal faiz işletilmesinin yasal dayanağı kalmadığı halde kamulaştırma bedeline yasal faiz işletilmesine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda eksik ve hatalı inceleme yapılarak metrekare birim fiyatının taşınmazın gerçek bedelinin üstünde yüksek belirlendiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı-karşı davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece bozma sonrası belirlenen bedelin davalı idarece verilen sürede bankaya bloke edilmediği ve davanın reddini talep ettikleri halde esas hakkında hüküm kurulmasının doğru olmadığını, emsal incelemesinin hatalı ve eksik yapıldığını, bildirdikleri emsal satışların dikkate alınmadığını, tespit edilen ve kesinleşen mahkeme kararları gereği belirlenen metrekare birim fiyatı endekslenmek suretiyle kamulaştırma bedelinin usul ve yasaya aykırı olarak düşük belirlendiğini, faiz hükmü hatalı olduğu gibi tespit edilen kamulaştırma bedeline dava tarihinden son karar tarihine kadar kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizin uygulanması gerektiğini, davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi, birleştirilen davada da lehlerine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gererktiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırma bedellerinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın yol olarak terkini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu ve 11 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 437 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinde "Mahkemece kamulaştırma bedelinin bankaya yatırılması ve yatırıldığına dair makbuzun ibraz edilmesi için idareye onbeş gün süre verilir. Gereken hallerde bu süre bir defaya mahsus olmak üzere mahkemece uzatılabilir." hükmü yer almaktadır.
3. Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre; Mahkemece bozma ilamı gereğince belirlenen fark kamulaştırma bedelinin davacı idarece bankaya bloke edilmesi için verilen sürelerin usulüne uygun olmadığı ve davacı idarece fark kamulaştırma bedelinin bankaya bloke edildiği anlaşıldığından davanın esasına girilmesi doğrudur.
4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. 2942 sayılı Kanun'un kamulaştırma bedelinin tespiti esaslarını düzenleyen 11 inci maddesinin birinci fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca, arsa niteliğindeki taşınmazlara değer biçilirken değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan değerlendirme tarihine yakın satışların emsal alınması gerekir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise dava konusu taşınmazlara yakın parseller için açılan davalarda mahkeme kararı ile kesinleşen bedellerin dava tarihine endekslenmesi suretiyle metrekare birim fiyatı belirlendiğinden, bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir.
6. Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığının ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak raporun sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir.
7. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında Mahkemece bozma öncesi belirlenen kamulaştırma bedeli ile ile bozma sonrası belirlenen fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması doğru ise de, Mahkemece bozma sonrası belirlenen fark kamulaştırma bedeline son karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken ilk karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesine karar verilmesi hatalıdır.
8. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,
Taraflar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 17.100,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya, 17.100,00 TL vekâlet ücretinin de davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı taraftan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,
11.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.