Logo

5. Hukuk Dairesi2023/11976 E. 2024/5114 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında, bedelin doğru hesaplanıp hesaplanmadığı ve uygulanacak faiz oranı ile başlangıç tarihinin ne olacağı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Anayasa Mahkemesi'nin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesinin 9. fıkrasını iptal etmesine rağmen, davanın iptal kararından önce açılmış olması ve Anayasa'nın 153. maddesi gereğince iptal kararlarının geriye yürümemesi gözetilerek, fark kamulaştırma bedeline davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından itibaren yasal faiz uygulanması gerektiği, ancak zuhulen fazla miktara faiz uygulandığından, bu hususta düzeltilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3695 Esas, 2023/1865 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Afyonkarahisar ili, Merkez ilçesi, Sülün Hisar Mahallesi 93 (yeni 166 ada 1) parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; idarece teklif edilen bedelin düşük olduğunu, bir kısım yapıların taşınması, tadilatı ve yeniden inşaasının gerekeceğini beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 08.02.2019 tarihli ve 2017/112 Esas, 2019/96 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 03.12.2020 tarihli ve 2020/928 Esas, 2020/1636 Karar sayılı kararı ile davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak bedelin ödenmesine ilişkin olarak düzeltme yapılması suretiyle yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; arsa niteliğindeki taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 nci maddesinin birinci fıkrası (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak, üzerindeki ağaçlara maktuen ve yıkılması gereken yapı ile makine ve teçhizata ilişkin taşıma ve montaj bedellerinin belirlenerek taşınmazın toplam kamulaştırma bedelinin tespit edilmesine ilişkin İlk Derece Mahkemesinden verilen karara karşı yapılan istinaf başvurularının davalılar yönünden kabulü ile fark bedelin derhal ödenmesi yönünden hükmün düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş; geri çevirme kararı üzerine dosyaya sunulan Sülün Belediye Başkanlığının 05.05.2022 tarihli ve 140 sayılı, davacı idarenin 20.05.2022 tarihli ve 823699 sayılı yazılarına göre, taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan bölümünün benzin istasyonu olarak kullanılabileceği anlaşıldığından, kamulaştırmadan arta kalan kısmın yüzölçümü ve geometrik şekli nazara alındığında bu kısımda değer kaybı olmayacağı halde, yazılı şekilde değer azalışı olduğunun kabulü ile bedele hükmedilmesi, yukarıda belirtilen yazı cevaplarına göre taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan bölümünün benzin istasyonu olarak kullanılabileceği; ancak taşınmazda bulunan çalışma ofisi, market, tuvalet ve idari ofisin taşınması gerektiği anlaşılmakla, işbu yapıların bedeline hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması suretiyle düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulduğundan, bedeline hükmedilen taşınmazın idare adına tescili yönünde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi ve derhal ödenmesine karar verilen fark bedele 16.06.2017 tarihinden karar tarihine kadar yasal faize hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde kamulaştırma bedelinin tamamına İlk Derece Mahkemesi karar tarihine kadar yasal faize hükmedildiğinden, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın, davalılar ... ile ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalı yönünden kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; 1.156.236,55 TL yerine maddi hata sonucu 1.481.640,58 TL bedele faiz işletildiğini, bedelin yüksek hesaplandığını, yapı bedellerine bozma öncesi hükmedildiğini, dava tarihinden itibaren faize hükmedildiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalılar vekilleri ayrı ayrı olmak üzere vermiş oldukları temyiz dilekçelerinde ve 03.01.2024 tarihli ek temyiz dilekçesinde özetle; ilave kamulaştırma bedelinin düşük hesaplandığını, raporun denetimden uzak olduğunu, benzin istasyonunun belirli süre sonra çalışma imkanının kalmayacağını, zararın oluşacağını, bu yöndeki inceleme taleplerinin gözardı edildiğini, emsal taşınmazın doğru seçilmediğini, bedelin gerçek değerin altında hesaplandığını, kamulaştırma sonrası inşaat yapım alanının fahiş oranda düştüğünü, kamulaştırma bedeline kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun)369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı anlaşılmakla; davalılar vekilinin tüm, davacı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

3. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir.

4. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması gerekmektedir.

5. Bu nedenle; hüküm altına alınan bedellere 16.06.2017 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi ve 1.156.236,55 TL bedel yerine zuhulen 1.481.640,58 TL bedele faiz uygulanması bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalılar vekilinin tüm, davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının (4) numaralı bendinin, (a) fıkrasının ikinci ve üçüncü satırlarında yer alan “15.02.2017” tarihinin çıkartılması, yerlerine ayrı ayrı olmak üzere “16.06.2017” tarihinin yazılması, aynı fıkrada yer alan “1.481.650,58” sayısının çıkartılması, yerine “1.156.236,55” sayısının yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davalılardan aşağıda yazılı kalan temyiz harcı ile temyize başvurma harçlarının istenildiğinde iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.04.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

KARŞI OY

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (davalı taraf vekilinin 03.01.2024 tarihli ek temyiz dilekçesindeki; “kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas. 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.

Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı, Sayın çoğunluğun “Düzeltilerek Onama Kararı ile 4 ve 5 No’lu Değerlendirme görüşlerine” faizin başlangıç tarihi ve türü yönüyle açıkladığım nedenlerle katılmıyorum. 30.04.2024