Logo

5. Hukuk Dairesi2023/12016 E. 2024/5547 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti davasında, Bölge Adliye Mahkemesi'nin belirlediği bedel ve uyguladığı faize ilişkin itirazlar.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin bedel tespitinde usul ve yasaya uygun hareket ettiği, ancak kamulaştırma fark bedelinde faiz uygulamasında Anayasa Mahkemesinin iptal kararını ve davanın açıldığı tarihi göz önünde bulundurmadığı gözetilerek karar düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEME : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/212 Esas, 2023/1834 Karar

DAVA TARİH: 15.06.2022

KARAR : Esastan ret/Yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/194 Esas, 2022/380 Karar

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının davacı idare vekili yönünden esastan reddine, davalı vekili yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilerek; Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; ...Mahallesi 1107 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı tarafça verilmiş cevap dilekçesine dosya içerisinde rastlanmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; kapitalizasyon faiz oranının %4 olarak hesaplanmasının hukuka aykırı olduğunu, objektif değer artışına ilişkin sebeplerin kapitalizasyon faiz oranının belirlenmesinde de esas alındığını, fahiş oranda objektif değer artışı oranının belirlendiğini ileri sürmüştür.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; değerin emsal taşınmazlara göre düşük belirlendiğini, objektif değer artışının hatalı belirlendiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında bulunmadığı, etrafının meskun olmadığı ve fiilen tarım arazisi olarak kullanıldığı anlaşıldığından kamulaştırma bedelinin 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesin birinci fıkrasının (f) bendi gereğince net gelir esasına göre belirlenmesi doğru olduğundan davacı vekilinin tüm davalı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki istinaf itirazları yerinde görülmediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 2022 yılı yerine 2021 yılı verilerinin kullanılması, taşınmazın sulu olarak kabul edilmesine rağmen y.ayçiçeğinin veriminin 380 kg/da yerine 170 kg/da alınması ve üretim giderlerinin arazi kirası ile sermaye faizinin de eklenerek yüksek belirlenmesi ve bu surette daha az bedele karar verilmesi hatalı olduğundan, Dairece Selçuklu Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğünden 2022 yılı verileri getirtilmiş, taşınmazın sulu arazi olarak kabulü ile Buğday-D.Mısır-Ş.Pancarı-Ayçiçeği münavebesine göre yeniden hesaplama yapılmıştır. Ayrıca Daireden ve Yargıtaydan geçen aynı bölgeye ilişkin dava dosyalarında objektif değer artışı uygulanması nedeniyle m² birim fiyatı %200 oranında objektif değer artışı ile artırılmak suretiyle taşınmazın kamulaştırma bedeli 845.720,07‬ TL olarak tespit edilmiş ve verilen süre içerisinde kamulaştırma fark bedelinin davacı idare tarafından depo edilmesi üzerine, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; buğday ürününün veriminin hatalı alındığını, faizin hatalı uygulandığını ilave etmek suretiyle istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı tapu maliki arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Sulu arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin davalı tarafa ödenmesi, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile idare adına tesciline karar verilmesi yerindedir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre; davalı vekilinin tüm, davacı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. Bölge Adliye Mahkemesince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak değerlendirme yapılması gerekir, bu itibarla; faize ilişkin olarak davalı vekilinin istinafının bulunmadığı ve faizin kamu düzeni gereğince resen gözetilecek hususlardan da olmadığı dikkate alındığında, Bölge Adliye Mahkemesince, faize ilişkin olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere karar tarihine kadar yasal faiz uygulanması gerektiğinden, İlk Derece Mahkemesince hüküm altına alınmış olan 215.262,35 TL bedele 16.10.2022 tarihinden İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi olan 02.12.2022 tarihine kadar, 630.457,72 TL fark bedele ise 16.10.2022 tarihinden Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi olan 13.09.2023 tarihine kadar yasal faiz uygulanmasına karar verilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince yanılgılı değerlendirme yapılması suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı vekilinin tüm, davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı idare vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinin faize ilişkin üçüncü paragrafının çıkartılması, yerine “İlk Derece Mahkemesince hüküm altına alınmış olan 215.262,35 TL bedele 16.10.2022 tarihinden İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi olan 02.12.2022 tarihine kadar, 630.457,72 TL fark bedele ise 16.10.2022 tarihinden Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi olan 13.09.2023 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine” cümlesinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.05.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

(Karşı Oy)

KARŞI OY

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda kanaatimizce;

Her ne kadar 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmesi ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar geçen süre için kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması”, diğer bir ifadeyle Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak “dava tarihinden itibaren karar tarihine kadar faize hükmedilmesi” gerekmekte ise de;

Davalı tarafın Anayasa Mahkemesinin yukarıda bahsedilen iptal kararının uygulanmasına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26/1 inci maddesinde düzenlenen “Taleple bağlılık ilkesi” kapsamında değerlendirilebilecek bir talebi söz konusu olmadığından, Dairemiz Sayın çoğunluğu tarafından verilen karara sonucu itibarıyla katılmakla birlikte, “Değerlendirme” bölümünün 4 No.lu bendinde yazılı olan gerekçesine açıkladığımız nedenlerle katılmıyoruz. 07.05.2024