"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Adana Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/746 Esas, 2023/791 Karar
DAVA TARİHİ: 09.03.2018
KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ: Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/283 Esas, 2021/134 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı ve pilon yeri bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle;...Mahallesi 137 ada 117 parsel sayılı taşınmazdan geçen kamulaştırma konusu irtifak hakkı ve pilon yeri bedelinin tespiti ve bu hakkın müvekkili idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma konusu irtifak hakkı ve pilon yeri bedelinin tespiti ile bu hakkın davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; çok düşük kamulaştırma bedeline hükmedildiğini, dava konusu taşınmazın imar planı içerisinde arsa olup yerleşim bölgesinde yer aldığını, taşınmazın büyük sanayi kuruluşlarına yakın olduğunu, taşınmazın arsa olarak değerlendirilmesi gerektiğini, bilirkişilerce sunulan raporda parsel hesaplamasının metrekare birim fiyatının çok düşük belirlendiğini ve gerçek değerinin oldukça altında olduğunu, dava konusu taşınmazlar üzerindeki muhtesatların eksik ve bedellerinin düşük, yıpranma paylarının yüksek belirlendiğini, sadece portakal ağacının dava tarihindeki rayiç değerleri esas alınarak hesaplama yapıldığını bilirkişilerce dava konusu taşınmaz üzerindeki diğer muhtesatların bedelinin de hesaplanması gerekirken bu doğrultuda herhangi bir hesaplama yapılmamasının usul ve kanuna aykırı olduğunu, taşınmazlar üzerindeki zirai ve inşai muhtesat bedelinin de çok düşük belirlendiğini, tespit edilen bedelden varsa acele kamulaştırma davası ile depo edilen mahsubundan sonra bakiye kalan tüm bedelin nemalarıyla birlikte müvekkilerine ödenmesine karar verilmesi gerektiğini, Yargıtay kararları doğrultusunda yeniden hüküm kurulması gerektiğini talep ettiği görülmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece, kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılama neticesinde...Mahallesi 5822 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 23.01.2013 tarihli satışı emsal alınarak taşınmaz emsalin %33'ü oranında değerli kabul edilerek düzenleme ortaklık payı ve taşınmazdaki önceki irtifak bedellerinin yarattığı değer kayıpları düşülmek suretiyle birim bedeli 126,07 TL/m² olarak bulunarak bedel tespit edilmesinde ve dava konusu taşınmaz ile oldukça yakın konumdaki ...ahallesi 137 ada 121 ve 134 parsel sayılı taşınmazların değerlemesinin de aynı emsal ile yapılmış olması, taşınmazlar emsalin %32 ve %33'ü değerlerinde kabul edildiği ve bu değerlendirmelerin her iki tarafın temyizi ile Yargıtay 5. Hukuk Dairesi tarafından onandığı gözetilerek, dava konusu taşınmazın emsalin %33'ü değerinde kabulü ile değerleme yapılması istinaf eden davalının aleyhine olmadığından davalı tarafın istinafı yerinde görülmemekle birlikte, ilk kararla kamulaştırma bedelinin, kıymet takdir raporunda belirlenen ve acele el koyma dosyasındaki miktarı aşan kısmının da derhal ödenmesine karar verildiği halde, ikinci karar ile yalnızca acele el koyma miktarı mahsup edilerek ödeme kararı verilip fazlaya hükmedilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Bu durumda, kıymet takdir raporunda belirlenen ve ilk kararla davalılara ödenmesine dair hüküm tesis edilen 108.728,10 TL mahsup edildikten sonra 10.618,90 TL için ödeme kararı verilmesi gerekirken 97.992,00 TL'nin mahsubuyla yetinilmesi, ilk hükümle fazla depo edilen meblağın davacı idareye iadesine karar verilmemesi ve kamulaştırma bedelinin davalılara işlemiş nemalarıyla ödenmesine karar verilmemesi doğru görülmediğinden İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca kamulaştırma bedeline işletilecek faizin Anayasa Mahkemesinin iptal kararı esas alınarak dava tarihinden itibaren TEFE-TÜFE oranında faiz işletilmesi gerektiğini ve istinaf karar tarihi itibarıyla vekâlet ücreti yönünden de karar tarihi esas alınarak belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı tapu malikleri arasındaki kamulaştırma konusu irtifak hakkı ve pilon yeri bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmazın zeminine 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi ve yine aynı Kanun'un 11 inci maddesinin son fıkrası uyarınca taşınmaz malın niteliği, tamamının yüzölçümü, geometrik durumu ve enerji nakil hattı güzergâhı dikkate alınarak değer düşüklüğü oranı belirlenmek suretiyle irtifak hakkı ve pilon yeri karşılığının tespit edilmesi yerindedir.
3. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.
4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; davalılar vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. Bölge Adliye Mahkemesinin 15.09.2023 tarihli kararı ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmuş olmakla; davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalılar vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (11) numaralı bendinde yer alan ''4.080,00'' sayısının çıkartılmasına, yerine ''9.200,00'' sayısının yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalılardan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.05.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı Oy)
KARŞI OY
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda davalılar vekilinin faiz uygulanırken başlangıç tarihi ve niteliğine ilişkin olarak Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir talebinin (08.11.2023 tarihli temyiz dilekçesi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.
Hâl böyle iken, eldeki derdest somut davada davalılar vekilinin faiz hükmüne yönelik temyiz talebine ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı ve Dairemiz ilamının Değerlendirme bölümünün 3 No.lu bendinde gerekçesi yazılı çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 15.05.2024