Logo

5. Hukuk Dairesi2023/12146 E. 2024/4969 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve tahsili istemine ilişkin davada, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı sonrası uygulanacak hukuk kuralı.

Gerekçe ve Sonuç: 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 15. maddesinin ikinci fıkrasındaki "Ek 3. madde hükmü uygulanarak..." ibaresinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olmasına rağmen, usulsüz kamulaştırmalarda bedel tespitine ilişkin davalarda geçerliliğini koruyan Ek 3. maddenin birinci fıkrasının 3. cümlesi ve Geçici 17. madde hükümleri uyarınca taşınmazın değerinin belirlenip dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı idareden tahsiline karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek, vekalet ücreti düzeltilmek suretiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/928 Esas, 2023/1495 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu...Mahallesi eski 139 parsel sayılı taşınmazın hissedarı olduğunu, söz konusu taşınmaza mülga Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırma işlemleri yapılmaksızın el atıldığını, yapılan bu işlemle ilgili olarak müvekkiline tebligat yapılmadığı gibi herhangi bir ödemenin de yapılmadığını, bu nedenle davanın kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat davası niteliğinde olduğunu bu nedenlerle fazlaya dair haklarının saklı kalmak üzere davanın kabulü ile şimdilik 10.000,00 TL tazminata hükmedilmesine, alacaklarına dava tarihinden itibaren yasal faizin uygulanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın mülga Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından İmar ve İskan Bakanlığının 04.05.1979 tarihli ve 575/1138 sayılı Olur’u ile kamulaştırıldığını, kamulaştırma bedelinin taşınmaz maliki adına hissesi oranında Türkiye Emlak Kredi Bankası ... Şubesine bloke edildiğini, taşınmazın malikinin adresinin çeşitli kurumlarca araştırıldığını, yapılan araştırmalar sonucunda belirlenen adrese noter kanalıyla çıkarılan kamulaştırma tebligatının muhatabın adresten ayrıldığından bahisle bila tebliğ edildiğini, bu nedenle davacıya 13.11.1982 ve 27.11.1982 tarihli Yeni İstanbul Gazeteleri ile ilanen tebligat yapıldığını, kamulaştırma işleminin tebligat safhası tamamlandıktan sonra dava konusu taşınmazın devrini sağlamak için 6830 sayılı İstimlak Kanunu'nun 17 nci maddesi gereğince, müvekkil idare tarafından cebri tescil davası açıldığını, söz konusu tescil davasında ilgililere yapılan tebligatların usulüne uygun olduğu kabul edilerek, Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1983/172 Esas sayılı kararı ile idare lehine tescil kararı verildiğini, verilen hükmen tescil kararının kesinleşmesi üzerine dava konusu taşınmazın mülkiyetinin mülga Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü adına tescil edildiğini, bu sebeplerle davanın reddine, işbu davanın bedel arttırma davası olarak kabul edilmesi halinde de 30 günlük yasal hak düşürücü süre içinde açılmaması nedeniyle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 09.04.2019 tarihli ve 2018/88 Esas, 2019/345 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 18.02.2021 tarihli ve 2019/2322 Esas, 2021/360 Karar sayılı kararı ile davalı idarenin ... olduğu ve dava konusu taşınmaza 1983 yılından sonra el atıldığı anlaşılmakla (aynı kamulaştırma sahasında bulunan 153 parsel yönünden Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2018/9016 Esas, 2019/2032 Karar sayılı kararı da dikkate alınarak) davacı yararına nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden bahisle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin 18.02.2021 tarihli ve 2019/2322 Esas, 2021/360 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7201 sayılı Kanun'un 5, 6 ve 7 nci maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 3 ve Geçici 15 inci maddesi ile 09.06.2021 tarihinde kabul edilerek 19.06.2021 tarihli ve 31516 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7327 sayılı Kanun'un 20 nci maddesi ile 2942 sayılı Ek Madde 3 üncü maddesine eklenen hüküm gereği açıklanan yöntemle kamulaştırmasız el atmaya dayanan bedelin tespiti için rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Anayasa Mahkemesinin 28.07.2023 tarihli iptal kararı ve davanın açılış tarihi dikkate alındığında artık Ek 3 üncü Madde hükmünün uygulanması mümkün olmadığından, bozma öncesi tespit edilen bedele göre davanın kabulü ile belirlenen taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz itirazında bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince karar tarihi itibarıyla vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, istinaf yargılaması duruşmalı yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, tazminat bedeline hükmedilecek faizin ise Yİ-ÜFE verileri ile güncellenerek ödenmesi yönünde karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; hukuki dayanaktan yoksun davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi gerektiğini, kamulaştırma işleminin hukuka uygun olarak tamamlandığını, dava konusu taşınmazın kamulaştırma tarihi itibarıyla niteliklerinin dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “...Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci, Ek 3 üncü, Geçici 15 ve 17 nci maddeleri.

5. Anayasa Mahkemesinin 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2020/87 Karar sayılı iptal kararı

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu İstanbul ili, Küçükçekmece ilçesi, İkitelli Mahallesi eski 139 parsel sayılı taşınmazın mülga Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce 04.05.1979 tarihli ve 575/1138 sayılı İmar İskan Bakanlığının oluru ile kamulaştırılmasına karar verildiği, takdir edilen kamulaştırma bedelinin Emlak Kredi Bankası Şubesine bloke edildiği; ancak dosya kapsamında ödemeye ilişkin bir belge bulunmadığı, davacı adına çıkartılan noter tebligatının bila tebliğ edildiği gibi, yapılan ilanen tebligatın ise yasal şartlar yerine getirilmeden yapıldığından geçersiz olduğu, Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1983/182 Esas, 1985/546 Karar sayılı kararı ile 139 parsel sayılı taşınmazın 2942 sayılı Kanun'un mülga 17 nci maddesi uyarınca mülga Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü adına tesciline karar verildiği anlaşılmıştır.

3. 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile eklenen Geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği gözetilerek, dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde ve dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı idareden tahsiline karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.

4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

5. Bölge Adliye Mahkemesinin bozma sonrası kurduğu hüküm yeni bir hüküm olduğundan, bu karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücretine hükmedilmemesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı idare vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (B) harfi ile gösterilen bendinin (3) numaralı alt bendinden "38.800,00" sayısının çıkartılmasına, yerine " 63.900,00 " sayısının yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine, davalı idare harçtan muaf olduğundan harç olmasına yer olmadığından,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.04.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

(Karşı Oy)

K A R Ş I O Y

2019 yılında 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 6830 sayılı Kanun ve 2942 sayılı Kanun’un mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerine göre usulüne uygun kamulaştırılıp, idareler adına tescil edilen ancak bedelleri eski malikleri adına bankaya yatırıldığı halde hak sahiplerine ödenmeyen taşınmazların kamulaştırma bedellerinin belirlenmesi yöntemini düzenlemektedir. 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile getirilen 2942 sayılı Kanun’un Geçici 15 inci maddesinin 2 nci fıkrası ise Ek Madde 3 ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda da uygulanmasını öngörmektedir. Bu düzenleme Dairemizin de kabulünde olduğu üzere; hukuka uygun geçerli bir kamulaştırma bulunmadan ve mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerde belirtilen şartlar yerine getirilmeden tescil kararı verilmiş taşınmazlara ilişkin olarak açılan kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı davaları kapsamamaktadır (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 16/01/2020 tarihli ve 2019/7050 Esas, 2020/577 Karar sayılı kararı) .

Yukarıda anılan Dairemiz kararından sonra bu tür kamulaştırmasız el atma sayılabilecek halleri de kapsamak üzere TBMM tarafından 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına 2021 yılında 7327 sayılı Kanun’un 20 nci maddesi ile eklenen, 3 üncü cümle ile usulsüz kamulaştırma işlemlerine rağmen idare adına tescil edilen taşınmazların değerinin tespitinde de 1 inci ve 2 nci cümlelerde belirtilen usulün uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü de 7327 sayılı Kanun’un 22 nci maddesiyle ihdas edilmiş olup 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün usulsüz kamulaştırmalarda bedel tespiti yöntemini düzenleyen birinci fıkrasının 3 üncü cümlesinin derdest davalarda da uygulanmasını hüküm altına almaktadır.

Bir şeyin bütünü ifade edildiğinde, bütünü ile birlikte onun parçalarının da tek tek sayılması gerekmez. Eğer 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 16 ncı ve 17 nci maddelere göre yapılan bütün tescil hallerini kapsıyor olsaydı, aynı maddeye 3 üncü cümle eklenmez ve 2942 sayılı Kanun’un geçici 17 nci maddesi ihdas edilmezdi.

2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci ve geçici 17 nci maddelerinin her ikisinin de özel hüküm olduğu; Geçici Madde 17 nin sonraki hüküm olduğu da nazardan uzak tutulmamalıdır.

Somut olayımızda nazara alınacak hükümlerden;

2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararıyla iptal edilmek suretiyle, 2942 sayılı Kanun’un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda uygulanamayacağı öngörülmüş ise de; bahse konu iptal kararından etkilenebilecek derdest davalar, mülga 16 ve 17 nci maddelere göre usulünce kamulaştırılıp da bedeli malikleri adına bankaya yatırılmış olduğu halde hak sahiplerine ödenmeyen bedellere ilişkin olanlardır.

Bu yöntemin usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin derdest davalarda uygulanmasını engelleyecek bir iptal kararı ise söz konusu değildir. Zira “… dava tarihi itibariyle…” ibaresi hariç 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün kalan kısmı yönünden bir iptal durumu söz konusu olmayıp Ek 3 üncü madde hükmü değer tespiti yöntemi yönünden halen yürürlüktedir. 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü yönünden de herhangi bir iptal durumu söz konusu olmayıp bu madde hükmü de halen yürürlüktedir.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya baktığımızda davanın konusunun usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin olduğu ve bu davada da 2942 sayılı Kanun’un geçici 17 nci maddesi, aynı Kanun’un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 3 üncü cümlesi ile bu cümlenin atfıyla aynı fıkranın 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin uygulanması gerektiği düşünülmektedir.

Hâl böyle iken eldeki davada uygulanmasına yer olmayan, 2942 sayılı Kanunun geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “...ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresinin, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi gerekçe gösterilerek düzelterek onama cihetine gidilmesi hukuka uygun görülmediğinden sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz. 29.04.2024