"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2343 Esas, 2022/1871 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Silvan Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/103 Esas, 2020/210 Karar
Taraflar arasındaki 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 41 inci maddesi gereğince yapılan düzeltme nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Diyarbakır ili, Silvan ilçesi, Kasımlı köyü155,223, 288 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğu, Kadastro Müdürlüğünce 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesine göre yapılan düzeltme sonucunda azalma meydana geldiğini, mülkiyet hakkının kaybı nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu taleplerin zamanaşımına uğradığını, söz konusu taşınmazda azalma nedeniyle Hazine lehine bir artış söz konusu olmadığından davacının müvekkil idareye dava yöneltmesinde hukuki menfaatin bulunmadığını, davanın husumetten reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalı ... Hazine'sinden tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu talebin zamanaşımına uğradığını, davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, faiz başlangıç tarihinin davanın açıldığı tarih olması gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arazi niteliğindeki taşınmazlara gelir metodu esas alınarak değer biçilmesine ve 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi uyarınca yapılan düzeltme işlemi neticesinde azalan kısmın bedelinin alınan rapor uyarınca, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince davalı sıfatı Hazineye ait olduğundan davalıdan tahsiline, değerlendirme 23.02.2012 tarihi esas alınarak yapıldığından, hükmedilen bedele de bu tarih itibarıyla faiz işletilmesine ilişkin İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verme anlaşıldığından yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz itirazında bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekil temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrara ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri
2.4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4- 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; dava konusu taşınmazların 11.12.1970 tarihinde kesinleşen tapulama çalışmaları sonucunda; 155 parsel sayılı taşınmazın 419.605,00 m², 223 parsel sayılı taşınmazın 151.796,00 m², 288 parsel sayılı taşınmazın 76.375,00 m² yüzölçümü ile dava dışı şahıslar adına tespit ve tescil edildiği, taşınmazlara 22.05.2003 tarihinde satış+birleştirme yoluyla davacının malik oluğu, Diyarbakır Kadastro Müdürlüğü tarafından yapılan pafta sayısallaştırması ve alan kontrolünde davaya konu 155, 223 ve 288 parsel sayılı taşınmazların alanlarının hatalı olduğunun tespit edilmesi üzerine, 155 parsel sayılı taşınmazın 02.05.2011 tarihli teknik hataları düzeltme formu ile 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesine göre yüzölçümünün 385.574,73 m², 223 parsel sayılı taşınmazın 09.05.2011 tarihli teknik hataları düzeltme formu ile yüzölçümünün 143.800,00 m², 288 parsel sayılı taşınmazın 06.06.2011 tarihli teknik hataları düzeltme formu ile yüzölçümünün 71.607,74 m² olarak düzeltildiği, düzeltme işleminin tapuya 23.12.2012 tarihinde şerh verildiği, eldeki davanın 01.03.2018 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3.Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmazlara gelir metodu esas alınarak değer biçilerek davacının yüzölçümü eksilmesi nedeniyle uğradığı zararın 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup,temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.