"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/34 Esas, 2022/2737 Karar
HÜKÜM/KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/364 Esas, 2020/157 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bursa ili, .. ilçesi, ... Mahallesi, 4677 ada 2 parselde müvekkillerinin hisse sahibi olduğunu, davalı idare tarafından .... Sokak kapsamında asfalt yol yapılmak, bordür taş döşenmek ve ağaçlandırma yapılarak yeşil alan haline getirilmek suretiyle fiilen el atıldığını, el koymanın kamusal hizmete tahsis amaçlı ve kalıcı nitelikte olduğunu, taşınmazdaki fiili el atmaların tespit edilmesi amacıyla Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/15 D. İş dosyası ile 29.03.2019 tarihli bilirkişi raporunu aldıklarını, taşınmazın 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı kapsamında "yol ve yeşil alanda" kaldığını, fiilen el atılmayan bölümlerin kamu alanında kalmakta olduğunu, yararlanmaya elverişli olmadığını, bu nedenle proje bütünlüğü kapsamında bu bölümlerin de bedeline hükmedilmesini talep ettiklerini, dava konusu taşınmazın fiilen el atılmayan kısımlarda da tazminattan davalı ... Belediyesinin sorumlu olduğunu, 10.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı idare üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza eylemli olarak el atmayan müvekkili idare açısından husumet yönünden davanın reddini talep ettiklerini, el atıldığı iddia edilen alanda davacının malik olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, taşınmaza fiilen el atıldığının iddia edildiğini, taşınmazın geri kalan kısmı için hukuki el atma tazminatı talep edildiğinden yapılan yasal düzenleme uyarınca mahkemenin görevsiz olduğunu, fiili el atma olmadan ve ispatlanan bir zarar bulunmaksızın tazminata hükmedilmesinin davacı tarafın sebepsiz zenginleşmesine yol açacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece eksik inceleme ve hatalı değerlendirme neticesinde haksız ve mesnetsiz davanın kabulüne karar verildiğini, yeşillendirme ve fidan ağaç dikiminin belediye tarafından yapılmadığını, vatandaşlar tarafından dikildiğini, belediyenin hiçbir müdahalesi olmadığını, taşınmaz üzerindeki çalışmanın kalıcı mahiyette taşınmazın imar planında ayrıldığı amacına özgü kalıcı mahiyette olması gerektiğini, emsallerin ticari alanda kaldığını, dava konusu taşınmazın ise idari tesis alanında kaldığını ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ... yazısında, 1/5000 ölçekli nazım imar planında resmi kurum alanı ve yeşil alan olarak planlı olduğu, 1995 yılı onaylı 1/5000 ölçekli nazım imar planında parselin bir kısmının imar planı içerisine bir kısmının ise dışında kaldığı, imar planı içerisinde kalan kısımların konut alanı ve yeşil alan olarak planlı olduğunu, ulaşım ve diğer alt yapı hizmetlerinden yararladığı, %40 düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılarak oluşturulmuş bir imarlı kamu parseli olduğundan İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi sonuç itibari ile doğru olduğu ve Anayasa Mahkemesinin 05.04.2019 tarihinde Resmî Gazete'de yayınlanan 20.12.2018 tarihli ve 2016/181 Esas, 2018/111 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı 'Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) EK 1. maddesinin ''Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanun'un geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir. '' kısmı iptal edildiği gözetildiğinde imar planında davalı idarenin fiilen el attığı kısımlar dışındaki yerin idari tesis alanında kalması ve uzun yıllar bu imar planı kapsamında işlem yapılmaması sebebi ile henüz imar planı dahilinde fiili bir el atmanın olmaması tek başına idari yargının görevli olacağı sonucuna da götürmeyeceği, fen bilirkişi raporunda fiili el atılan yerin dışında kalan kısımlarda da adli yargının görevli olacağı ve proje bütünlüğü kapsamında davacının bu taşınmazdan faydalanabilmesinin imkansız olduğu ve taşınmazını kullanma imkanı olmayan davacının mülkiyet hakkının ihlal edilmesinden dolayı davanın kabulüne karar verilmesi doğru görüldüğünden davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 tarihli ve 2010/5-662/651 sayılı kararı ile; "uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olduğu bu şekilde kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulu gerektiğine...''karar verilmiştir.
5. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak m² birim bedelinin belirlenmesinde fiilen el atılan alanlar ile birlikte proje bütünlüğü gereği kalan bölümlerin de bedelinin alınan rapor uyarınca davalı idareden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı kalan harcın davalı idareden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.