"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3610 Esas, 2022/3618 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Aliağa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/359 Esas, 2022/506 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak ... bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir ili, Aliağa ilçesi, Helvacı Mahallesi 171 ada 5 parsel sayılı taşınmazda kamulaştırma konusu irtifak ... ile pilon yeri bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; sulu tarım arazisi niteliğindeki davaya konu taşınmazın konumu ve diğer özellikleri dikkate alındığında belirlenen acele el koyma bedelinin çok düşük olduğunu, davacı idare lehine tesis edilecek olan irtifak ... nedeniyle taşınmazın fazlasıyla değer kaybına uğrayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kamulaştırma bedelinin tespiti ile dava konusu pilon yeri ve irtifak hakkının davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; tespit edilen kamulaştırma bedelinin fahiş olduğunu, üretim masraflarının düşük gösterilmesi nedeniyle net gelirin yüksek hesaplandığını, objektif değer artışının uygulanamayacağını, % 4 olarak uygulanan kapitalizasyon faiz oranının yerinde olmadığını, değer düşüklüğü oranının ise yüksek belirlendiğini, depo edilen kamulaştırma bedeline faiz yürütülemeyeceğini, kamulaştırma bedelinin karar kesinleşmeden davalı tarafa ödenemeyeceğini, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna göre tespit edilen kamulaştırma bedelinin toplam 1.057.977,13 TL olduğunu, işbu bedel üzerinden hüküm tesis edilmesi gerektiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; sulu tarım arazisi niteliğindeki davaya konu taşınmaza % 4 oranında kapitalizasyon faiz oranı uygulanması suretiyle gelir metodu esas alınarak resmi verilere göre değer biçilmesinde, taşınmazın bilirkişi raporunda belirtilen özelliklerine göre % 250 oranında objektif değer artışı uygulanmasında, taşınmazın niteliği, tamamının yüzölçümü, geometrik durumu ve enerji nakil hattı güzergahı dikkate alınarak değer düşüklüğü oranı belirlenip irtifak ... karşılığının hesaplanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde, toplam kamulaştırma bedelinin 911.984,49 TL olarak tespitinde, kamulaştırma bedelinin derhal ödenmesine karar verilmiş olmasında, dört ay içerisinde karara bağlanmayan davada, depo ettirilen acele el koyma bedelinin mahsubu suretiyle hesaplanan fark bedele, dört ayın bitiminden karar tarihine kadar yasal faiz uygulanmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle, taraf vekillerinin ayrı ayrı istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırma konusu irtifak ... ile pilon yeri bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 4 üncü, 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 ... maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Sulu arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 ... maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net geliri esas alınarak değer biçilmesi ve yine aynı Kanun'un 11 ... maddesinin son fıkrası uyarınca taşınmaz malın niteliği, tamamının yüzölçümü, geometrik durumu ve enerji nakil hattı güzergâhı dikkate alınarak değer düşüklüğü oranı belirlenmek suretiyle irtifak ... karşılığının ve pilon yeri bedelinin tespit edilmesi yerindedir.
3.Aliağa İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün veri cetveli esas alınarak verim ve masraflar yönünden yapılan hesaplama hukuka uygun görülmüştür.
4. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre uygulanan kapitalizasyon faiz oranı, değer düşüklüğü oranı ve objektif değer artış oranı uygun görülmüştür.
5. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı göz önüne alındığında, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır.
6. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.