"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/56 Esas, 2022/220 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminine ilişkin dava sonucu verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekili taraından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü;
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Tekirdağ ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 340 ada 1 parsel 12 numaralı bağımsız bölümü 17.09.2009 tarihinde satış suretiyle iktisap ettiğini, müvekkilinin söz konusu taşınmazı satın aldıktan sonra bu taşınmazın satılması için Silivri 3. Noterliği'nin 26.09.2012 tarihli ve 8766 yevmiye numaralı vekâletnamesi ile ...'ı vekil tayin ettiğini ancak müvekkilinin söz konusu taşınmazı satmaktan vazgeçtiğini, taşınmazın satışı için vekalet verdiği ... tarafından satılmasının önüne geçmek için Silivri 3. Noterliğinin 06.11.2012 tarih ve 9953 yevmiye numaralı azilnamesi ile ...'ın vekillik görevine son verildiğini, müvekkilinin azilnameyi Çorlu Tapu Müdürlüğüne de bildirdiğini ve azilnamenin 13.11.2012 saat 15: 12 'de havale edilerek 23876 evrak kayıt numarası ile sisteme girdiğini ve kayıtlara eklendiğini, taşınmazın satışına ilişkin vekalet, azilname ile ortadan kaldırılmış olmasına ve azilnamenin Çorlu Tapu Müdürlüğüne ulaştırılmış olmasına rağmen taşınmazın ... tarafından Silivri 3.Noterliğinin 26.09.2012 tarihli ve 8766 yevmiye numaralı vekâletnamesi ile 05.12.2012 tarihinde ... isimli kişiye satıldığını, daha sonra taşınmazın 12.12.2012 tarihinde dava dışı üçümcü şahıslara satıldığını, bu nedenlerle müvekkilinin uğramış olduğu zararın giderilmesi ve mahkeme masrafları ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle, azilnamede TC kimlik numarasının yazılmadığını, adının büyük harflerle ve birbirinden ayrı üç kelimeden oluştuğunu, satış işleminin yapılması sırasında ibraz edilen nüfus cüzdanındaki vatandaşlık numarası ile sisteme giriş yapıldığında ise vekilinin adı ... olarak geldiğini, azilli olan vekil ile işlem yapmak için gelen vekilin ad ve soyadları örtüşmediğinden işlem yerine getirilmediğini, davacının adı geçen vekili ...'ı vekâletname haricinde daha önce de vekil atayıp daha sonra azil ettiği, TAKBİS sisteminde tespit edilemediğini belirterek, davanın reddi ile yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/556 Esas ve 2016/380Karar sayılı ilamı ile davanın hizmet kusuru nedeniyle idari yargının görevli olduğu kanaatine varılarak reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 27.01.2022 tarihli ve 2020/8820 sayılı ilamı ile Tekirdağ ili, Çorlu İlçesi, ... Mahallesi 340 ada 1 parsel sayılı 2/24 arsa paylı dubleks konut nitelikli bağımsız bölümün 01.07.2004 tarihinde dava dışı ... adına tescil edildiği, 17.09.2009 tarihinde satış yoluyla davacıya devredildiği, davacının Silivri 3. Noterliğince düzenlenen 26.09.2012 tarihli ve 08766 yevmiye numaralı vekâletname ile dava konusu taşınmazı satmak üzere ...’ı vekil tayin ettiği, yine Silivri 3. Noterliğince düzenlenen 06.11.2012 tarih ve 09953 sayılı azilname ile de adı geçeni azlettiği, ancak adı geçen tarafından dava konusu bağımsız bölümün 05.12.2012 tarihinde dava dışı ...’a satıldığı, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Başmüfettişliğinin 11.11.2013 tarihli ve 13 sayılı ön inceleme raporuna göre, sistemde azlin mevcut olduğu, kaldı ki memurun defter halinde tutulan aziller siciline de bakması gerektiğinin tespit edildiği, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, Bilgi Teknolojileri Daire Başkanlığının 02.12.2013 tarihli ve 2164 sayılı yazısı eki veri tabanı raporuna göre ise TAKBİS veri tabanına azledilen tarafın adının ‘... Badur’ soyadının ‘...’ olarak yazıldığı, satış işlemi esnasında ise adı ‘...’ Soyadı ‘...’ olarak sisteme girildiği, isim ve soy isim alanı farklı girildiğinden görevli memurun uyarılamadığının anlaşıldığı tespit edildiğinden her ne kadar davacı, vekillikten azledilen dava dışı üçüncü şahsın eylemi nedeniyle zarara uğramışsa da kusurun varlığı ya da yokluğu devletin sorumluluğu için önem taşımadığından sadece Devletin rücuu halinde iç ilişkide etkili olduğundan davanın kabulü yerine reddine karar verilmesi doğru bulunmayarak Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin: 2022/56 Esas 2022/220 K sayılı ilâmı ile davanın kabulüne 120.000,00 TL alacağın 12.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin: yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dilekçesinde iddia ettiği gibi Tapu Sicilinin tutulmasında bir yanlışlık veya noksanlık bulunmadığını, davaya konu olayda tapu idaresinde görevli memurlar aleyhine görevi kötüye kullanma suçundan dava açıldığını, yargılama neticesinde sanıkların beraatine karar verildiğini, sorunun azledilen kişinin isim ve soy isim bilgilerinin farklı girilmesi nedeniyle TAKBİS sisteminden kaynaklanan aksaklık nedeniyle meydana geldiğini, bu nedenle müvekkil idarenin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince sorumluluğundan bahisle tapu kütüğünün tutulmasından doğan zararlardan sorumlu olduğunun ileri sürülemeyeceğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık 4721 sayılı Kanun’un 1007 inci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.
3 . Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
6. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesi. (eski 125 inci md.)
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyanın incelenmesinden, dava konusu Tekirdağ ili, Çorlu ilçesi, ... Mahallesi 340 ada 1 parsel sayılı 2/24 arsa paylı dubleks konut nitelikli bağımsız bölümün 01.07.2004 tarihinde dava dışı ... adına tescil edildiği, 17.09.2009 tarihinde satış yoluyla davacıya devredildiği, davacının Silivri 3. Noterliğince düzenlenen 26.09.2012 tarihli ve 08766 yevmiye numaralı vekâletname ile dava konusu taşınmazı satmak üzere ...’ı vekil tayin ettiği, yine Silivri 3. Noterliğince düzenlenen 06.11.2012 tarihli ve 09953 sayılı azilname ile de adı geçeni azlettiği, ancak adı geçen tarafından dava konusu bağımsız bölümün 05.12.2012 tarihinde dava dışı ...’a satıldığı, eldeki davanın 19.08.2013 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Dosya arasında bulunan Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Başmüfettişliğinin 11.11.2013 tarihli ve 13 sayılı ön inceleme raporuna göre, sistemde azlin mevcut olduğu, kaldı ki memurun defter halinde tutulan aziller siciline de bakması gerektiğinin tespit edildiği, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, Bilgi Teknolojileri Daire Başkanlığının 02.12.2013 tarih ve 2164 sayılı yazısı eki veri tabanı raporuna göre ise TAKBİS veri tabanına azledilen tarafın adının ‘... Badur’ soyadının ‘...’ olarak yazıldığı, satış işlemi esnasında ise adı ‘...’ Soyadı ‘...’ olarak sisteme girildiği, isim ve soy isim alanı farklı girildiğinden görevli memurun uyarılamadığının anlaşıldığı tespit edilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007 nci maddesi ''Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.'' hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu sicil müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterli olduğundan tazminata hükmedilmesi yerindedir.
5. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılama hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
6. Dava konusu taşınmaz üzerinde kat mülkiyeti kurulu olup Dairenin yerleşmiş uygulamalarına göre ana gayrimenkulün arsası ile birlikte tapunun iptal edilmesi halinde her bağımsız bölümün kamulaştırma bedeli bağlantılı bulunduğu arsa payı ile eklentileri de gözönünde tutularak ayrı ayrı takdir olunacağından, ana yapının arsasına değerlendirme gününden önce yapılan ve özel amacı olmayan emsal satışlara göre, üzerindeki yapılara ise değerlendirme tarihindeki resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesapları gösterilip yıpranma payı düşülmek suretiyle ve ayrıca bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüler de dikkate alınarak değer biçilmesi gerekir.
7. Buna göre, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda arsa değeri ve tüm yapının (ortak yerleri içerir biçimde) değeri hesaplandıktan sonra arsa payına düşen miktara göre bağımsız bölümün karşılığı tespit edilmeli, şayet o bağımsız bölüm yapısında değeri etkileyecek özellik ve nitelikte ekstra ilaveler varsa bunların da dikkate alınması gerekir. Yukarıda açıklanan esaslara göre dava konusu taşınmaza değer biçilmesi gerekirken, bu usule uyulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,
26.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.