"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/238 Esas, 2022/2625 Karar
KARAR : Esastan ret/ Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/163 Esas, 2019/176 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 Sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Mersin ili, Tarsus ilçesi, Kızılçukur köyü, 1492 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı idarece teklif edilen bedelin kabul edilemeyeceğini, davaya konu taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü ile gerçek değerinin tespitini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile işbu bedelin; idarenin Kıymet Takdir Komisyonu tarafından belirlenen kısmının hükmün kesinleşmesi beklenmeksizin derhal, kalan fark bedelin ise karar kesinleştiğinde davalı tarafa ödenmek üzere bankada üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılarak karar kesinleştiğinde davalılara tapudaki hisseleri oranında ödenmesine, tespit edilen toplam kamulaştırma bedeline davanın dört ay içinde sonuçlandırılmadığı gözetilerek 14.10.2018 tarihinden karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, kamulaştırma konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; tespit edilen kamulaştırma bedelinin yüksek olduğunu, uygulanan kapitalizasyon faiz oranının düşük olduğunu, dava konusu taşınmaz tapu kaydı üzerinde haciz şerhi bulunmasına rağmen Mahkemece bu yönde bir hüküm tesis edilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın arsa vasfında olduğunu, gerçek değerinin tespit edilmesi gerektiğini, bir an için tarım arazisi niteliğinde olduğu kabul edilecek olsa dahi, kuru değil sulu tarım arazisi olarak değerlendirmenin yapılması gerektiğini, uygulanan kapitalizasyon faiz oranın hatalı olup, objektif değer artış oranının ise gerçeği yansıtmadığını, net gelir hesabı yapılırken üretim giderlerinin yüksek alındığını, dava konusu taşınmazın kamulaştırma amacının sulama göleti yapmak olduğunu, kamulaştırma dışı kalan kısımda gölet inşaası sonrası sulama imkanı oluşacağından bahisle, hiç kamulaştırılmayan parselde değer artış hesaplamasının yapıldığını, değer artışının ancak kısmi kamulaştırma durumunda söz konusu olabileceğini, itirazları karşılanmaksızın eksik inceleme ile karar verildiğini, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, tespit edilen kamulaştırma bedelinin tamamının nakden ve peşin olarak ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; uygulama imar planında yer almayan bir taşınmazın arsa sayılabilmesi için, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla birlikte belediye hizmetlerinden yararlanması ve meskun yerler arasında bulunması gerektiği, 1/1000 ölçekli uygulama imar planında yer almayan dava konusu kuru tarım arazisi niteliğindeki taşınmaza % 5 oranında kapitalizasyon faiz oranı uygulanması suretiyle, münavebe ürün olarak buğday, yeşil soğan ve bakla seçilerek, gelir metodu esas alınıp resmi verilere göre yeniden değer biçildiği, taşınmazın birim m² sinin 29,23 TL olarak tespit edildiği, bu durumda arazinin toplam kamulaştırma bedelinin 224.867,45 TL olduğu, davalıların hissesine düşen miktarın ise 151.003,63 TL olacağı, bakiye 68.268,29 TL fark bedelin davacı idare tarafından ara karar uyarınca depo edildiği, kamulaştırma dışı alanın sulama tesisleri dışında kaldığı, dolayısıyla kamulaştırma nedeniyle sulu arazi vasfını kazandığından söz edilemeyeceği, kamulaştırma bedelinden indirim yapılmasının doğru olmadığı, Anayasa Mahkemesinin 27.11.2020 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan 16.07.2020 tarihli ve 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı iptal kararıyla, 2942 sayılı Kanun'un 7139 sayılı Kanun'la değişik 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrasının dördüncü cümlesinde yer alan; “... idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere ...” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan; “... idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine ...” ibaresi iptal edildiğinden kamulaştırma bedelinin derhal ödenmesine karar verilmesi gerektiği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle; davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedeli tespit edilirken gelir metoduna göre yapılan hesaplamanın hukuka aykırı olduğunu, münavebe ürünlerin hatalı seçildiğini, bunların yörenin mutat tarım ürünleri olmadığını, kapitalizasyon faiz oranının düşük alındığını, taşınmaz üzerindeki muhdesat bedellerinin de fahiş olarak hesaplandığını, kamulaştırma dışı kalan alanın sulama projesi ile sulu tarım arazisi niteliğini kazandığını, bu nedenle taşınmazdaki değer artışının kamulaştırma bedelinden mahsup edilmesi gerektiğini, taşınmaz tapu kaydı üzerinde haciz şerhi bulunmasına rağmen, Mahkemece bu yönde bir hüküm tesis edilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın arsa vasfında olduğunu, gerçek değerinin tespit edilmesi gerektiğini, bir an için tarım arazisi niteliğinde olduğu kabul edilecek olsa dahi, kuru değil sulu tarım arazisi olarak değerlendirmenin yapılması gerektiğini, uygulanan kapitalizasyon faiz oranın hatalı olup, objektif değer artış oranının ise gerçeği yansıtmadığını, rapora karşı itirazları karşılanmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, tespit edilen kamulaştırma bedelinin tamamının nakden ve peşin olarak ödenmesi gerektiğini, kamulaştırma bedeline yasal faiz işletilmesi nedeniyle davalıların enflasyon karşısında zarara uğradığını, kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi ile 11 ... maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kuru tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 ... maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net geliri esas alınarak, üzerindeki ağaçlara ise yaş, cins ve verim durumu dikkate alınmak suretiyle maktuen değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre uygulanan kapitalizasyon faiz oranı ile objektif değer artışı oranı uygun görülmüştür.
4.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.