Logo

5. Hukuk Dairesi2023/1493 E. 2023/9022 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptalinden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkin davada, ilk derece mahkemesi kararının gerekçeli karar başlığında davacı mirasçılarının isimlerinin eksik yazılması ve hüküm fıkrasında davanın kısmen kabulüne rağmen "davanın kabulü" şeklinde hüküm kurulması nedeniyle temyiz edilmesi.

Gerekçe ve Sonuç: İlk derece mahkemesi kararında, vefat eden davacının mirasçılarının isimlerinin gerekçeli karar başlığında yer almaması ve kısmi kabul kararı olmasına rağmen hüküm fıkrasında "davanın kabulü" şeklinde yazılmasının düzeltilmesi gereken maddi hatalar olduğu, bu hataların yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği gözetilerek, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2750 Esas, 2022/2791 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/346 Esas, 2022/192 Karar (Birleştirilen 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 2022/104 Esas Sayılı Dosyası)

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçelerinde özetle; asıl davada davacıların maliki olduğu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 1608 ada 59 parsel sayılı taşınmazın, birleştirilen davada ise aynı yer 1608 ada 62 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu durumun müvekkillerinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek müvekkillerinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet ve zamanaşımı itirazında bulunduğu, tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklı bir zararın söz konusu olmadığını, davanın haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi ile tapu sicilinin tutulmasından doğan zarardan ötürü devletin doğrudan sorumlu olacağı ilkesinin benimsenmiş olduğunu, bu davalarda zararın sicil tutma kavramına giren bir işlemden veya böyle bir işlemin yerine getirilmemiş olmasından doğması gerektiğini; ancak kadastro işleminden kaynaklanan ve tapu sicilinin tutulması kapsamında değerlendirilmesi hukuken mümkün olmayan dava konusu işlem nedeniyle Hazinenin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, yargılamada belirecek nedenlerle haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın öncelikle pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden ve esastan reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacılar istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazların bedelinin düşük belirlendiğini, hükme esas rapordaki verilerin hatalı olduğunu, yine hissedarlardan ...'in hissesinin hesaplamalarda dikkate alınmamasının ve asıl davada davacılardan ...’in mirasçılarından ... ve ...’in gerekçeli karar başlığında gösterilmemesinin infazda tereddüt yaratacağını, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekilinin istinaf dilekçesi ile özetle; davanın süresinde açılmadığını, davalı idarenin husumet ehliyeti olmadığını, orman vasfında olduğu için taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağını, zararla tazminat miktarı arasında illiyet bağı bulunmadığını, faizin dava tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini ve böyle bir davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını belirtilerek kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince Devletin kusursuz sorumlu olduğu, davacıların zararının tazmininin yerinde olduğu, taşınmazların arsa niteliğinde kabul edilmesinin ve emsal kıyaslaması uygulanarak değerinin tespit edilmesinin doğru olduğu, davacılardan ...'in hissesinin de dahil edilerek tazminata hükmedildiği gerekçesiyle istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek ve resen belirlenecek nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek ve resen belirlenecek nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 1608 ada 59 parsel sayılı 47.360,24 m² yüzölçümlü tarla vasıflı taşınmaz ile 1608 ada 62 parsel sayılı 349,81 m² yüzölçümlü, tarla niteliğindeki taşınmazın davacılar adına tapuda kayıtlı iken, Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/57 Esas, 2019/362 Karar sayılı kararıyla 1608 ada 59 parsel sayılı taşınmazın (A1) harfi ile gösterilen 11.103,86 m², (A2) harfi ile gösterilen 1.052,08 m², (B2) harfi ile gösterilen 10.120,48 m² olmak üzere toplam 22.276,42 m²lik kısmının, 1608 ada 62 parsel sayılı taşınmazın tamamının tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçmeksizin 09.09.2019 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 08.11.2019 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arsa niteliğindeki dava konusu taşınmazlara emsal kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

5. İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli karar başlığında 20.06.2019 tarihinde vefat eden asıl dava davacısı ... mirasçılarından ... ve ... Demir'in gösterilmemesi hatalıdır.

6. Asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabul edilmesine rağmen infazda tereddüt yaratacak şekilde davanın kabulü şeklinde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2.Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının; gerekçeli karar başlığında bulunan "..." isminin çıkartılarak yerine "... mirasçıları ..., ..." isimlerinin yazılmasına, hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde bulunan "davanın" kelimesinin çıkartılarak yerine " asıl ve birleştirilen" kelimelerinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Asıl ve birleştirilen dava davacılarından peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.