"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1631 Esas, 2022/2011 Karar
KARAR : Esastan ret/ Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/73 Esas, 2022/240 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddi ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ... ve davalı idare vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 1216 parsel sayılı taşınmaza davalı idarece cami ve yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığından bahisle kamulaştırmasız el atmaya dayalı taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza belediyelerince herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadığını, dini tesis alanında kalan taşınmazların kamulaştırmalarının belediye tarafından yapılmadığını, bu nedenle husumet itirazlarının bulunduğunu, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın davaya dahil edilmesini, dava konusu parselin imar planında kısmen dini tesis alanı, kısmen yol alanında kalmakta olduğunu, haksız açılan davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, bedeline hükmedilen taşınmazın tapusunun iptali ile yol olarak el atılan kısmın yol olarak terkini, cami olarak el atılan kısmın davalı idare tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare istinaf dilekçesinde özetle; taşınmaz üzerinde cami bulunduğu için fiili duruma uygun imar fonksiyonu hazırlandığını, hukuki el atmanın bulunmadığını, caminin tapu maliklerinin rızası ile ve diğer malik tarafından yaptırıldığını, emsal seçiminin hatalı olduğunu, bedelin fahiş belirlendiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki taşınmaza mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılarak değer biçen, usul ve kanuna uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre el atma bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi doğru olduğu gibi, taşınmazın imar durumu ve bilirkişi raporunda belirlenen niteliğine göre bedelinin uygun olduğu, taşınmazın imar planında dini tesis alanı olarak ayrıldığı ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun (5216 sayılı Kanun), Büyükşehir ve İlçe Belediyelerinin görev ve sorumlulukları başlığını taşıyan 7 nci maddesinin ilçe ve ilk kademe belediyelerinin görev ve yetkilerine ilişkin bölümünün (d) bendine 12.11.2012 tarih ve 6360 sayılı Kanun ile eklenen düzenleme uyarınca "mabedlerin" yapım, bakım ve onarım görev ve yetkisi İlçe Belediyelerine ait olduğundan husumetin doğru yöneltildiği, anlaşıldığından, davalı idare vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemediği; ancak Mahkemece gerekçeli kararın hüküm kısmında dava konusu taşınmazın tapu bilgileri hatalı yazılarak infazda tereddüt oluşturulması doğru olmadığı gibi 26.11.2022 tarihinde yayımlayarak 2942 sayılı Kanun'a eklenen ek 4 üncü maddesinin üçüncü maddesi uyarınca karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerektiğinden bahisle davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... ile davalı idare vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; lehlerine hükmedilen nispi vekâlet ücretinin Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihine göre hükmedilmesi gerektiği gibi hükmedilecek vekâlet ücretinin davacılar yönünden ayrı ayrı belirtilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca husumetin Diyanet İşleri Başkanlığına yöneltilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4.2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde ve 5216 sayılı Kanun gereğince husumetin davalı idarede olduğunun kabulü ile alınan rapor uyarınca taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin ve davalı idare vekilinin diğer temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
4.7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek 4 üncü maddenin üçüncü fıkrası; “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. Eldeki dava 04.11.1983 tarihinden sonra el atılan taşınmazın bedelinin tahsili istemine ilişkin olup 04.11.1983 tarihinden sonra kamulaştırma yapılmaksızın el konulan taşınmazlar hakkında açılan davalara ilişkin 2942 sayılı Kanun’da yasal düzenleme bulunmadığı, bu davaların kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından aldığı nazara alındığında nispi harca hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı ... ve davalı idare vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı ... ve davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5.Hukuk Dairesinin 2022/1631 Esas, 2022/2011 Karar sayılı kararının hüküm fıkrasının (B) bendinin harca ilişkin (5) nolu alt bendinin tümü ile hükümden çıkarılmasına, yerine '' Alınması gereken 322.779,44 TL nispi karar ve ilam harcından peşin ve ıslah harcının mahsubu ile bakiye 242.030,17 TL harcın davalı idareden alınarak Hazineye irad kaydına, davacı tarafça yatırılan 80.749,27 TL 'nin davalı idareden alınarak davacı tarafa verilmesine'' ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davalı idareden peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi