Logo

5. Hukuk Dairesi2023/1587 E. 2023/9839 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve tescili davasında, bedelin ne şekilde ödeneceği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Anayasa Mahkemesi’nin 7139 sayılı Kanun’un ilgili maddesindeki “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel” hükmünün iptali ve AİHM ile Anayasa Mahkemesi’nin kamulaştırma bedelinin derhal ödenmesi gerektiği yönündeki kararları gözetilerek, mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/128 Esas, 2022/349 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Antalya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1915 parsel sayılı taşınmazın irtifak bedelinin tespiti ile irtifak hakkının tapuya tesis ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline ait taşınmazın arsa vasfında olduğundan kamulaştırma bedelinin sunmuş olduğu emsallere göre müvekkiline verilmesine, mahakeme masrafı ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini beyan etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 13.12.2013 tarihli ve 2012/428 Esas, 2013/703 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 13.12.2013 tarihli ve 2012/428 Esas, 2013/703 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 06.04.2015 tarihli ve 2015/2066 Esas, 2015/5299 Karar sayılı ilâmı ile Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

3. Dairenin bozma kararına karşı süresi içinde davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

4. Dairemizin 04.12.2017 tarihli ve 2017/5112 Esas, 2017/27033 Karar sayılı ilâmı ile karar düzeltme taleplerinin kabulü ile davaya konu taşınmazın niteliği arsa olduğundan hükme esas alınan raporda ise arazi olarak kabulü ile değer biçilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 29.03.2019 tarihli ve 2018/45Esas, 2019/228 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ile bu hakkın davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemizce yapılan inceleme sonucu; hükme esas bilirkişi raporunda emsal alınan ... Mahallesi 1559 parsel sayılı taşınmazın ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/704 Esas, 2015/241 Karar sayılı kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemli dosyasında dava konusu yapıldığı, 24.12.2012 değerlendirme tarihi itibarıyla 200,00 TL/m² bedel belirlendiği ve Dairemizin 2017/4360 Esas, 2018/6293 Karar sayılı dosyasında onanarak denetimden geçtiği anlaşıldığından, Temmuz 2012 değerlendirme tarihi itibarıyla emsal taşınmazların, dava konusu taşınmazdan 2 kat değerli olduğu kabulü ile dava konusu taşınmaza 176,00 TL/m² değer belirleyen rapor inandırıcı görülmemiş ve kabule göre de bozma öncesi tespit edilen bedel, kıymet takdirinde idarece belirlenen bedelden düşük olduğundan ilk karar ile tespit edilen 3.301,83 TL'ye 17.11.2012 tarihinden ilk karar tarihi 13.12.2013'e kadar, kıymet takdir raporunda belirlenen bedel ile bozma öncesi tespit edilen bedel arasındaki fark olan 47.095,87 TL bedel ise ikinci karar tarihinde ödenebilir hale geldiğinden 17.11.2012 tarihinden 29.03.2019 tarihine kadar faiz işletilerek, 2942 sayılı Kanun'un 7139 sayılı Kanun ile değişik 10 uncu maddesi uyarınca bu kısmın kararın kesinleşmesi beklenmeksizin davalıya ödenmesine, bozma sonrası tespit edilen bedel ile kıymet takdirinde belirlenen bedel arasındaki fark 387.584,30 TL bedelin ise, kesinleşen karara göre davalıya ödenmek üzere 3'er aylık vadeli hesapta nemalandırılmasına karar verildiğinden ve fark bedel davalıya karar tarihi itibarıyla ödenemeyeceğinden, 17.11.2012 tarihinden kararın kesinleşme tarihine kadar faiz işletilerek kararın kesinleşmesi ile davalıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, doğru görülmediğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ile bu hakkın davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma sonrası bilirkişi heyetinin usulüne uygun belirlenmediğini, emsal incelemesinin hatalı olduğunu, değer azalışı oranının hatalı alındığını ve resen belirlenecek nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Anayasa Mahkemesi kararı gereği kamulaştırma bedelinin derhâl ödenmesini ve davacı idare lehine vekâlet ücreti verilmemesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazdaki irtifak hakkı bedelinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı idare vekilinin tüm, davalılar vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Anayasa Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli ve 31317 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16.07.2020 tarihli ve 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrasının dördüncü cümlesinin; “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu ve iptal edildiği nazara alınarak kamulaştırma bedelinin derhal ödenmesi ve Dairemiz karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesi gerektiğinden yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirir.

4. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli ve Anayasa mahkemesinin 2016/9364 esas sayılı başvuru sonucu verilen 09.05.2019 tarihli kararları dikkate alındığında davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesi uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı idare vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı vekilinin Mahkeme kararına yönelik temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının;

a) (2) numaralı bendinin ikinci paragrafında yer alan "karar kesinleşme tarihine kadar faiz işletilerek karar kesinleştiğinde davalıya ödenmesine" ibaresinin çıkarılmasına, yerine ''Yargıtay 5. Hukuk Dairesi ilam tarihi olan 26.10.2023 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, bu bedelin üçer aylık vadeli hesapta biriken neması ile birlikte derhâl davalıya ödenmesine" ibaresinin yazılmasına,

b) (8) numaralı bendinin hükümden çıkarılarak bent numaralarının buna göre teselsül ettirilmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davacı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davalıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,

26.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.