Logo

5. Hukuk Dairesi2023/1652 E. 2023/7183 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İlk davada saklı tutulan kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili isteminin kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kesinleşen önceki davada tespit edilen tazminat bedeli ve kamulaştırmasız el atma nedeniyle oluşan zarar gözetilerek, ilk davada saklı tutulan kısmın tahsili davasının kabulüne dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/853 Esas, 2022/1923 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/136 Esas, 2021/692 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin olarak açılan ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili davasında yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekilli tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 189 ada 15 parsel sayılı taşınmaz için Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/522 Esas sayılı dosyası ile kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davasını fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak açtıklarını ve davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL’ye hükmedildiğini, taşınmazın kamulaştırmasız el atılan kısmının bedelinin 554.544,45 TL olduğunu, kabul edilen bedelin mahsubu ile bakiye 544.544,45 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin Ziraat Bankası Kadıköy Şubesine 06.03.1995 tarihinde 314 nolu makbuzla yatırıldığını, hak düşürücü sürenin geçirildiğini, davayı kabul anlamına gelememek kaydıyla davacı tarafından el atma tarihinden itibaren faiz istenmesinin haksız olduğu belirtilerek açılan davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; tescil yönünden hüküm kurulmamasının hatalı olduğunu, hesaplanan bedelin yüksek olduğunu ve arta kalan kısım yönünden değer azalışına hükmedilmemesi gerektiğini, usulüne uygun kamulaştırma işlemi yapılarak bedel ödendiğinden tazminat talep edilemeyeceğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kamulaştırmasız el atılan arsa niteliğindeki taşınmaza mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılarak değer biçen, usul ve kanuna uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre el atma bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi doğru olduğu gibi, taşınmaza yönelik kamulaştırma işlemleri kesinleşmediğinden hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı, el atmadan arta kalan kısmın yüzölçümü ve geometrisine göre uygunlanan değer azalış oranının yerinde olduğu, taşınmazın bilirkişi raporunda belirlenen niteliğine göre belirlenen bedelin uygun olduğu, tapu kaydında yer alan vakıf şerhi nedeni ile celp edilen Vakıflar Genel Müdürlüğünün cevabi yazısına göre vakfın taviz bedeline tabi olmadığı anlaşıldığından, davalı idare vekilinin sair istinaf itirazları yerinde görülmemiş, diğer taraftan; Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2022/417 Esas, 2022/10356 Karar sayılı ilamıyla denetimden geçerek onanan ilk davada saklı tutulan bölümün eldeki ek davada tahsiline ve dava konusu taşınmazın değerinin ilk dava tarihi itibarıyla belirlenmiş olması nedeniyle hükmedilen bedele ilk dava tarihinden itibaren faiz uygulanması ve vekâlet ücreti yönünden de uygulama yapılması gerekmekte ise de bu hususta istinaf itirazı olmadığından herhangi bir düzeltme işlemi yapılmadığı, böylece mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekilli temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçelerinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdükleri sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ilk davada saklı tutulan kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedelinin tahsiline ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6100 sayılı Kanun’un “Kısmi Dava” kenar başlıklı 109 uncu maddesinin birinci fıkrası şöyledir;

“Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

4. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/522 Esas, 2018/313 Karar sayılı dosyasında; dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı iddiasıyla fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 10.000,00 TL tazminatın davalı idareden tahsilinin talep edildiği, taşınmazın 09.08.2017 değerlendirme tarihi itibarıyla davacı payına düşen kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedeli 554.544,45 TL olarak tespit edilerek ıslah yapılmadığından davacının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL bedelin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 2019/2142 Esas, 2021/1597 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılmak suretiyle dava konusu taşınmazın 02.01.2018 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 2.858,89 m²lik kısmının davacılar adına olan tapu kaydının iptali ile dere yatağı olarak tapudan terkini ile ipoteğin bedele yansıtılması ve harca ilişkin yeniden esas hakkında kurulan hükmün, davalı idarenin temyizi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 08.06.2022 tarihli ve 2022/417 Esas, 2022/10356 Karar sayılı ilâmı ile onanarak 08.06.2022 tarihinde kesinleştiği, iş bu davanın kesinleşen davada hesaplanan bakiye alacak için açıldığı anlaşılmakla, taraflar arasında görülüp kesinleşen önceki davada tespit edilen bedel esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi yerindedir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,14.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.