"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1418 Esas, 2022/1967 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/558 Esas, 2021/157 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı idarenin Kocaeli ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 5035 ada 1 parsel ve 5071 ada 17 parsel sayılı taşınmazlara park, yeşil alan olarak el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin davalı idareden tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu taşınmazlara el atıldığı iddiasını kabul etmediklerini, dava konusu taşınmazların 2019 yılı kamulaştırma programında bulunmadığını, bu talebin 2020 yılı bütçe görüşmelerinde kamulaştırma ödenekleri kısmında değerlendirileceği yönünde cevap verildiğini, bu haliyle aslında davacı tarafın başvurusunun reddedilmiş olmadığını, bu nedenlerle aleyhe açılan davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve belirlenen bedelin davalı idareden tahsil edilerek davacıya ödenmesine ve davacılar adına kayıtlı tapu hisselerinin iptali ile davalı ... Belediyesi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporlarına itirazları doğrultusunda yeniden bilirkişi incelemesi yapılmaksızın karar verilmesinin doğru olmadığını, dava konusu olan 5035 ada 1 parsel ile 5071 ada 17 parsel sayılı taşınmazların ayrı adalarda bulunan, birbirine sınırı olmayan, farklı konumlarda bulunan ve değerlerine etki eden farklı özelliklere sahip olan taşınmazlar olduğunu, bu parsellerin emlak beyan değerleri de farklı olduğu halde, bilirkişi heyetinin her iki taşınmazın m² bedelinin aynı olduğu sonucuna vardığını, somut emsalin emlak vergi değerinin bilirkişi heyetince hukuka aykırı bir şekilde değiştirildiğini, bilirkişi heyeti tarafından somut emsal olarak değerlendirilen taşınmaz ile dava konusu taşınmazların objektif olarak kıyaslanmadığını, somut emsalin birçok yönden dava konusu taşınmaza göre üstün özelliklere sahip olduğunu, dava konusu taşınmazların somut emsalden daha değerli olduğu yönündeki bilirkişi tespitinin kabulünün mümkün olmadığını, dava dilekçesinde ... Şerife Çevik hissesinin dava konusu edilmediğini, ... Şerife Çevik mirasçılarından ..., ..., ... ve ... aynı zamanda davacı ... mirasçıları olsa da dava edilmeyen ... Şerife Çevik hissesinin bedelinin ıslah dilekçesi ile talep edilmesinin mümkün olmadığını, ... Şerife Çevik hissesi yönünden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu ileri sürerek yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olması nedeniyle emsal karşılaştırma yöntemi ile değer belirlenmesi doğru olup hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda somut emsal olarak alınan Sırrıpaşa Mahallesi, 1966 ada 30 parsel sayılı taşınmazın yararlanılan 26.02.2013 tarihli satışının gerçek kişiler arasında yapılan bir satış olup uygun olduğu, emsalin araştırılan imar durumuna göre arsa niteliğinde olduğu, hem dava konusu taşınmazın hem de emsal taşınmazın imar parseli olup bilirkişi raporunda düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılmamasının doğru olduğu, emsal taşınmazın Ilgaz Sokak'a cephesinin bulunmadığı, bu suretle dava konusu taşınmaz ve emsal taşınmazın m² rayiç değerleri bakımından ters orantı bulunduğu iddiası ile istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de parsel sorgu sisteminden yapılan incelemede emsal taşınmazın belediye tarafından bildirilen Piri Reis Caddesine doğrudan cephesinin bulunmadığı, ancak bilirkişi heyetinin kabulünde olduğu gibi Ilgaz Sokak'a cephesinin bulunduğu, bu suretle dava konusu taşınmazın dava tarihi itibarıyla belirlenen m² birim fiyatlarının uygun olduğu, dava konusu taşınmaz ile emsalin uygun mesafede bulundukları, bilirkişi kurulununda kanuna uygun olarak oluşturulduğundan İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) 16.11.2022 tarihli ve 7421 sayılı Kanun'la eklenen Ek Madde 4 üncü fıkrası uyarınca mahkeme ve icra harçlarının davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirleneceğine ilişkin düzenleme itibarıyla davalı idare aleyhine maktu istinaf harcına hükmedilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesi karar başlığına ... ismi eklenmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca ..., ..., ... ve ... yönünden kesin olarak karar verilmiş ise de dava konusu taşınmazlarda adı geçenlerin paylarına düşen toplam bedelin temyiz kesinlik sınırını geçtiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmazlara 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesi birinci bendinin (b.2) fıkrasında "Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verileceği" düzenlenmiştir.
Bu itibarla; Bölge Adliye Mahkemesince, karar başlığına ... adı eklenmek suretiyle yapılan düzeltmenin yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle yapılması gerektiği gözetilmeden ve İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği halde yazılı şekilde Bölge Adliye Mahkemesi karar başlığına ... adının eklenmesi yerinde değildir.
5. Dava konusu taşınmazlar ... Mahallesinde bulunduğu hâlde, infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm fıkrasında mahalle adının S-... olarak gösterilmesi hatalıdır.
6. Dava dilekçesinde ..., ..., ... ve ...’un davacı olarak yer aldığı, ... mirasçıları ..., ..., ... ve ... ile ... mirasçıları ...,..., ...’un davaya dahil edildikleri, 29.03.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile de tapu maliki ... mirasçıları ..., ..., ... ve ... ile tapu maliki ... tapu maliki ... ve tapu maliki ... mirasçıları ...,..., ... yönünden davanın ıslah edildiği, her ne kadar ... ve ... ile ... mirasçıları ..., ..., ..., ... aynı zamanda tapu maliki ... mirasçısı iseler de ... adına dava dilekçesi ve ıslah dilekçesinde yer verilmediği anlaşıldığından davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ...’in tapu maliki ...’ten gelen payları yönünden tazminata hükmedilmesi yerinde değildir.
7.7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek madde 4'ün üçüncü fıkrası; ''Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. Eldeki dava 04.11.1983 tarihinden sonra fiilen el atılan taşınmazın bedelinin tahsili istemine ilişkin olup 04.11.1983 tarihinden sonra kamulaştırma yapılmaksızın el konulan taşınmazlar hakkında açılan davalara ilişkin 2942 sayılı Kanun’da yasal düzenleme bulunmadığı, bu davaların kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından aldığı nazara alındığında, Ek madde 4'ün uygulanamayacağının düşünülmemesi bozmayı gerektirmiştir.
8. Kabule göre, davacılar ..., ..., ... ve ... yönünden kesin olarak karar verilmiş ise de dava konusu 5035 ada 1 parsel ve 5071 ada 17 parsel sayılı taşınmazlarda adı geçenlerin paylarına düşen toplam bedelin temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’yi geçtiğini anlaşıldığından, adı geçenler yönünden kesin olmak üzere karar verilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.