"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/49 Esas, 2021/215 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasında görülen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davalarının kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı idare vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili asıl ve birleştirilen davalarda dava dilekçelerinde özetle; Kırıkkale ili, ... Mahallesi, ... köyü, 137 ada 14 ve 15 parsel, 130 ada 9 ve 14 parsel sayılı taşınmazlara yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını belirterek oluşan zararın davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; uzlaşma şartı yerine getirilmeden dava açıldığını, açılan davanın haksız ve hukuksuz olup reddinin gerektiğini ileri sürmüştür.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 09.02.2015 tarihli ve 2013/119 Esas, 2015/28 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile davalı idareden tahsil edilerek davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 09.02.2015 tarihli ve 2013/119 Esas, 2015/28 sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; dava konusu 130 ada 9 ve 14 parsel sayılı taşınmazların üzerinde bulunan tel çite niteliğine göre değer biçilmesinin doğru olduğu ,sulu tarım arazisi niteliğindeki taşınmazların zeminine gelir metoduna göre değer biçilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik görülmediği; ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda münavebe ürünü olarak alınan kuru fasulyenin dekar başına verim miktarı Tarım ve Orman Bakanlığı İlçe Tarım Müdürlüğünden, değerlendirme tarihi olan 2013 yılı dekar başına üretim masrafı ile hasat dönemindeki ortalama toptan kg. satış fiyatı ise ilgili resmi kuruluşlardan getirtilip rapor denetlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması, dava konusu taşınmazların sulu tarım arazisi niteliğinde olması sebebiyle kapitalizasyon faizinin %4 oranında kabul edilerek buna göre hesaplama yapılması gerektiğinin düşünülmemesi, dava konusu taşınmazların konumu ve bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özellikleri dikkate alınarak gelir metoduna göre tespit edilen metrekare birim bedeline %20 oranında objektif değer artırıcı unsur ilave edilerek bedel tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, dosyada mevcut 16.03.2007 tarihli tutanak ile idarece düzenlenen 04.08.2008 tarihli kıymet takdir raporuna göre dava konusu 130 ada 9 ve 14 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunduğu ve zarar gördüğü tespit edilen 5 yaşında 85 ceviz, 2 badem, 2 elma ve 1 dut fidanı ile 15 tane bağ omcasının maktu değerini gösterir veriler Tarım ve Orman Bakanlığı İlçe Tarım Müdürlüğünden getirtilip, söz konusu fidanlara el atma tarihindeki yaşları dikkate alınarak resmi verilere göre değer biçilmesi hususunda bilirkişi kurulundan ek rapor alınması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hesap yapan rapora göre hüküm kurulması, dava konusu 130 ada 9 ve 14 parsel sayılı taşınmazların el atmadan arta kalan bölümlerinin konumu, yüzölçümü ve geometrik durumu dikkate alındığında, bu kısımlarda %25 oranında değer azalışı olacağı düşünülmeden, bu oranın daha az uygulanması suretiyle aza hükmedilmesi, kısmen el atılan dava konusu 130 ada 9 ve 14 parsel sayılı taşınmazların arta kalan bölümlerinde bulunan ve taşınmazların el atma sebebiyle kuru tarım arazisi vasfına dönüşmesi sebebiyle zarar gören fidanların bedeline hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, davalı idare harçtan muaf olduğu halde, yargılama giderleri arasında idareye harç yüklenmesi, kabule göre de; davacının hissesine düşen toplam tazminat miktarı 32.864,45TL olduğu halde, hisse hesabında hata yapan bilirkişi raporu doğrultusunda fazlaya hükmedilmesi, doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davalarının kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayalı olarak tanzim edildiğini, taşınmazlar üzerinde bulunan nebatların el atma nedeniyle değil doğal sebeplerle kuruduğunu, bozma ilamında taşınmaz üzerindeki fidan bedeline hükmedilmesi gerektiği belirtilmesine rağmen taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların bedeline hükmedilmesinin hatalı olduğunu, tel örgü bedeli hesaplanırken sadece söküm ve montaj bedeline hükmedilmesi gerektiğini, taşınmazların nitelikleri göz önüne alındığında objektif değer artışı verilmemesi gerektiğini, arta kalan kısımlarda değer azalışı oluşmadığını, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazların değerinin biçilmesi ve davalı idarelerden tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Mahkemece her nekadar bozma ilamına uyulmuş ise de bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; Dairemiz bozma ilamında; hükme esas alınan bilirkişi raporunda münavebe ürünü olarak alınan kuru fasulyenin dekar başına verim miktarı Tarım ve Orman Bakanlığı İlçe Tarım Müdürlüğünden, değerlendirme tarihi olan 2013 yılı dekar başına üretim masrafı ile hasat dönemindeki ortalama toptan kg. satış fiyatı ise ilgili resmi kuruluşlardan getirtilip rapor denetlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması, dava konusu taşınmazların sulu tarım arazisi niteliğinde olması sebebiyle kapitalizasyon faizinin %4 oranında kabul edilerek buna göre hesaplama yapılması gerektiğinin düşünülmemesi, dava konusu taşınmazların konumu ve bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özellikleri dikkate alınarak gelir metoduna göre tespit edilen metrekare birim bedeline %20 oranında objektif değer artırıcı unsur ilave edilerek bedel tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, dosyada mevcut 16.03.2007 tarihli tutanak ile idarece düzenlenen 04.08.2008 tarihli kıymet takdir raporuna göre dava konusu 130 ada 9 ve 14 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunduğu ve zarar gördüğü tespit edilen 5 yaşında 85 ceviz, 2 badem, 2 elma ve 1 dut fidanı ile 15 tane bağ omcasının maktu değerini gösterir veriler Tarım ve Orman Bakanlığı İlçe Tarım Müdürlüğünden getirtilip, söz konusu fidanlara el atma tarihindeki yaşları dikkate alınarak resmi verilere göre değer biçilmesi hususunda bilirkişi kurulundan ek rapor alınması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hesap yapan rapora göre hüküm kurulması, dava konusu 130 ada 9 ve 14 parsel sayılı taşınmazların el atmadan arta kalan bölümlerinin konumu, yüzölçümü ve geometrik durumu dikkate alındığında, bu kısımlarda %25 oranında değer azalışı olacağı düşünülmeden, bu oranın daha az uygulanması suretiyle aza hükmedilmesi, kısmen el atılan dava konusu 130 ada 9 ve 14 parsel sayılı taşınmazların arta kalan bölümlerinde bulunan ve taşınmazların el atma sebebiyle kuru tarım arazisi vasfına dönüşmesi sebebiyle zarar gören fidanların bedeline hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş ise de bozma ilamı sonrası mahkemece 12.10.2016, 20.04.2017, 25.01.2018, 04.08.2018, 27.09.2019, 30.12.2019, 21.09.2020 ve 11.06.2021 tarihli olmak üzere toplamda 8 adet bilirkişi raporu alındığı, raporlarda bozma ilamındaki hususları karşılanmadığı gibi alınan raporlar arasında açık çelişki olmasına rağmen çelişki giderilmeden eksik incelemeyle hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda münavebeye esas alınan ürünlerin değerlendirme yılı (dava tarihi) olan 2013 yılı itibarıyla dekar başına asgari ve azami verim miktarları, ayrıntılı üretim giderleri ve kg başına toptan satış fiyatları resmi kurumlardan sorulup raporlar denetlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalıdır.
4. Davaya konu alacağa dava tarihi olan 24.07.2013 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken el atma tarihi olan 16.03.2007 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi kararın bozulmasını gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan mahkeme kararının BOZULMASINA,
19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.