Logo

5. Hukuk Dairesi2023/2103 E. 2023/8858 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespitinde, düzenleme ortaklık payı ilavesinin gözetilip gözetilmediğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Emsal taşınmazın kadastro parseli, dava konusu taşınmazın ise imar parseli olması nedeniyle, düzenleme ortaklık payı ilavesi yapılmadan hesaplama yapan bilirkişi raporuna dayanılarak eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmayarak bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1855 Esas, 2022/2161 Karar

KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/291 Esas, 2021/540 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili için açılan asıl ve birleştirilen davalarda yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle dava ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçelerinde özetle; Antalya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 2660 ada 1 parsel sayılı taşınmazda müvekkilinin paydaş olduğunu, taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmaksızın okul yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın ... Belediye Başkanlığının kararı ile imar planında eğitim alanı olarak tahsis edildiğini, buna göre sorumlu olan ilgili yer Belediyesi olup Belediyenin sorumlu olduğunu, davalı olarak müvekkil kurumun gösterilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu alana ilişkin olarak yapılan imar uygulaması hakkında müvekkil idarenin görüşünün alınmadığını, müvekkil idareye bu konuda bilginin de verilmediğini, iş bu davada husumetin taraflarına yöneltilmesinin hukuka aykırı olduğunu, tapu kaydı incelendiğinde taşınmazın çok sayıda hissedarının bulunduğunun görüleceğini, bu nedenle hissedar fazlalığı satışı engelleyeceğinden taşınmaz değerinin düşük hesaplanması gerektiğini, müvekkil idarenin dava konusu okul alanı olarak imarda belirlenen parsel üzerinde haksız işgali var ise bile burada kötü niyetin söz konusu olmadığını, Mahkemenizce tazminat ödenmesi yönünde karar verilecek ise tapudaki hisseler üzerinde bulunan ve tescil aşamasına kadar sonradan konulabilecek olan kısıtlama ve şerhlerin de dikkate alınarak hüküm kurulmasının gerektiğini, aksi takdirde bakanlığın iyi niyetli üçüncü kişiler tarafından konulan/konulacak olan takyidatlarla birlikte parselin bedelini ödemek ve tescilini almak zorunda bırakılacağını, bu durumun hukuka uygun olmadığını, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18 nci maddesine göre işlem tesis etmeyen Belediyelerin bu yükümlülüklerini mevzuata uygun şekilde yerine getirmediklerinin açık olduğunu, ilgili maddede geçen umumi hizmetler için yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktarın belediye veya valilikçe kamulaştırma yoluyla tamamlanacağını, bu madde ile amaçlanan durumun kamulaştırma külfetinin önüne geçmek olduğunu, davacıların mülkiyetinde hüküm ve tasarrufunda bulunan bu yer için neye göre tespit edileceği belirsiz olan iş bu tazminat ve faiz taleplerini kabul etmediklerini belirterek davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne ve tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı idareden tahsil edilerek davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; emsal taşınmaz kadastro parseli, dava konusu taşınmaz %35 düzenleme ortaklık payı ve %7 kamu ortaklık payı kesintisi yapılmış imar parseli olduğundan, belirlenen bedellere bu kesintilerinin eklenmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın değeri emsalden daha fazla olmasına rağmen emsalin dava konusu taşınmazdan daha değerli kabul edilmesinin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazın konumuna göre dava konusu taşınmazın daha değerli olduğunu beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

2.Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz üzerine ilk yapılan okulun yapım tarihinin 10.10.1977 olduğunu, el atma tarihine göre uzlaşmanın dava şartı olduğunu, davacı tarafça uzlaşma dava şartının yerine getirilmediğini, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın kabulü durumunda vekâlet ücreti ve harcın maktu hükmedilmesi gerektiğini, husumetin imar planını yapan ilgili belediyeye yöneltilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değil el atma tarihindeki niteliklerine göre değer tespiti yapılması gerektiğini, taşınmazın m² birim değerinin yüksek belirlendiğini, hükmedilen bedelin tümüne dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesinin hatalı olduğunu, davalı kurum harçtan muaf olmasına rağmen harçtan sorumlu tutulmalarının hatalı olduğunu beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmaza okul yapılmak suretiyle kamulaştırma olmaksızın fiilen el atıldığı, el atmanın 1983 tarihinden sonra olduğunun kabulünün gerektiğini, arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek, emsal karşılaştırılması yoluyla değerinin tespit edilmesinin doğru olduğu, dava konusu taşınmazın diğer hissedarları tarafından ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.03.2021 tarihli ve 2018/708 Esas, 2021/218 karar sayılı dosyasında açılan dava sonucu verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Dairenin 19.10.2021 tarihli ve 2021/783 Esas, 2021/1266 karar sayılı kararı ile istinaf talebinin reddine karar verildiği, bu dosyada taşınmazın m² birim fiyatının 16.11.2018 tarihi itibarıyla 2.607,05 TL olarak tespit edildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 17.03.2022 tarihli ve 2021/15066 Esas, 2022/4815 Karar sayılı kararı ile onanmasına karar verildiği, güçlü delil niteliğinde bulunan bu dosyadaki tespit edilen m² birim fiyatı ile somut davamızdaki tespit edilen m² birim fiyatının uyumlu olduğu, böylece mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, anlaşıldığından istinaf talebinin esastan reddi ile davalı idare tarafı harçtan muaf olduğundan bu husus düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulması suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde, taşınmazdaki davacılar payının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesinde bir yöntem itibarıyla bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin tüm, davacılar vekilinin ise aşağıdaki bentin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal alınan taşınmaz kadastro parseli, dava konusu taşınmazın ise imar parseli olduğu anlaşıldığından, dava konusu taşınmazın mukayese sonucu bulunan m² değerine düzenleme ortaklık payı ilavesi yapılarak, kamulaştırma bedelinin tespit edilmesi gerektiği hususu gözetilmeden hesaplama yapan bilirkişi raporuna göre eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı idare vekilinin tüm, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacılardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.