"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/123 Esas, 2022/1753 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/51 Esas, 2021/215 Karar
Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünülmüştür.
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Kocaeli ili, Gölcük ilçesi, ... Mahallesi, 1238 ada 36 (eski 2343) parsel sayılı taşınmazın kesinleşen orman kadastrosuna göre orman sınırları içerisinde kaldığını, taşınmazın orman niteliğini haiz olduğunu, Orman Kadastro Komisyonu tarafından 2/B uygulaması yapıldığını, yapılan çalışmaların kesinleştiğini, tapu kaydı üzerinde de orman şerhi bulunduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile Devlet ormanı vasfıyla Maliye Hazinesi adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet itirazı, zamanaşımı defi ve esasa ilişkin beyanlarda bulunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu parsel ile ilgili görülen Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/161 Esas sayılı dosyasındaki 04.04.2016 tarihli raporda taşınmaza emsal karşılaştırması metodu ile değerleme yapıldığını, bu rapor ile taşınmaza 2015 yılı itibarı ile 49,00 TL/m² değer biçildiğini, taşınmazın bitişiğindeki 1238 ada 29 parselin içinde evlerin bulunduğunu, yerleşim yeri olduğunu, yol su kanalizasyon, elektrik, donatılarının bulunduğunun açıkça görüldüğünü, ayrıca fotoğrafta da görüldüğü gibi dava konusu taşınmazın yoğun yerleşim yeri olan "dereboyu sokak"a çok yakın konumda olduğunun görüldüğünü bu nedenle dava konusu taşınmazın değerlemesinin emsal karşılaştırması metodu ile yapılması gerektiğini, diğer taraftan taşınmazın pek çok hizmetten yararlandığını ve konumu göz ardı edilerek objektif değer artışının %25 olarak belirlendiğini, oysaki objektif değer artış oranının %100'ün altında olmaması gerektiğini belirterek kararı istinaf etmiştir.
2.Davalı Hazine vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava konusu olayın idari yargıda görülmesi gerektiğini, faiz tarihinin yanlış gösterildiğini, dava tarihi ve ıslah tarihi olarak ayrı ayrı belirtilerek hüküm kurulması gerektiğini, kesinleşmiş mahkeme kararı ile orman vasfına alınan taşınmaz için başka bir mahkeme kararı ile bedel belirlenemeyeceğini, tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığını, Hazine yönünden pasif husumet yönünden reddi ile davanın Orman Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiğini, taşınmazın bedeline yönelik uygulanan objektif değer artış oranına ve bedele itiraz ederek kararı istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın arazi niteliğinde kabulü ile hükme esas alınan rapor uyarınca bedelinin davalıdan tahsiline ilişkin İlk Derece Mahkemesinin karar usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz itirazında bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdükleri sebepleri tekrarlayarak kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; dava konusu taşınmazın Gölcük Kadastro Mahkemesi kararıyla 19.09.1960 tarihinde ve 102 sayılı yevmiye numarasıyla davacıların murisi ..., ... ve ... adına tescil edildiği, 18.10.2016 tarihinde ..., ... , ...'ya intikal ettiği, taşınmazın yenileme ile ... Mahallesi 1238 ada 36 parsel numarasına kaydedildiği, 27.09.1996 tarihinde taşınmaza orman şerhi konulduğu, Orman İdaresi tarafından açılan dava sonucunda Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/8 Esas 2019/169 Karar sayılı ilamı ile tamamının orman tahdit sınırı içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçmeksizin 10.09.2019 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 20.02.2020 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.