Logo

5. Hukuk Dairesi2023/2234 E. 2023/7884 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptalinden kaynaklanan zararın tazmini davasında, tazminat miktarına hangi tarihten itibaren faiz işletileceği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tapu kaydının iptali nedeniyle oluşan zararın, iptal kararının kesinleştiği tarihteki değere göre hesaplanması ve faizin de dava tarihinden itibaren işletilmesi gerektiği gözetilerek, mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/302 Esas, 2018/953 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Tekirdağ ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 100 ada 60 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda iptal edilerek taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine ve taşınmazın orman cinsi ile ele alınarak mahkemece değer takdirinin bunun üzerinden yapılmasını eğer bu durum dikkate alınmayacak ise gösterdikleri emsalin değerinin dikkate alınmasını talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 10.02.2015 tarihli ve 2013/939 Esas, 2015/119 Karar sayılı kararın ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 10.02.2015 tarihli ve 2013/939 Esas, 2015/119 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 02.02.2017 tarihli ve 2015/7718 Esas, 2019/119 Karar sayılı kararı ile çekişmeli taşınmazın tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarihte 28.02.1983 tarihli ve 1983/6122 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 tarihli ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı çerçevesinde arsa vasfında olup olmadığı yeniden araştırılmalı, taşınmazın bu ilkelere göre arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, arazi niteliğinde olduğunun saptanması halinde ise tarımsal gelir metoduna göre tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihteki gerçek değeri, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 4650 sayılı ve 24.04.2001 tarihli kanunla değişik 15 nci maddesi ile 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu'nun (6754 sayılı Kanun) 11 inci maddesine uygun olarak yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın kısmen kabulü ile belirlenen bedelin davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahkemece belirlenen bedele dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı inceleme ile metrekare birim fiyatıın yüksek tespit edildiğini, davacı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin maktu olarak hesaplanmasını ve faize ıslah tarihinden itibaren hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunda yapılan değiklikten önce 427 ile 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemeleri nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla davalı Hazine vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafta kapsamı dışındaki temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü diğer nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

4. Hükmüne uyulan bozma ilâmı gereğince; dava konusu taşınmaza tapu iptali ve Hazine adına tescili davasının kesinleşme tarihi itibarıyla değer biçildiği ve davacı tarafından daha sonraki tarih olan dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin talep edildiği gözetildiğinde Mahkemece belirlenen bedelin tamamına dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin 7 nci bendi gereğince kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı Hazine vekilinin tüm,davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı vekilinin itirazlarının kısmen kabulü ile Temyiz olunan Çerkezköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/302 Esas, 2018/953 Karar sayılı kararının (1) nolu bendinde yazılı ''10.000,00 TL'sini dava tarihinden, 1.629.088,00TL'sine 09.02.2015'' kelimeleri vesayılarının tümü ile hükümden çıkarılmasına, yerine ''dava'' kelimesinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,26.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.