"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1748 Esas, 2022/1490 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/941 Esas, 2020/578 Karar
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 inci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Antalya ili, Kepez ilçesi, ... Mahallesi ... ada 2 parsel sayılı taşınmazın davacı adına tapuya kayıtlı iken Orman İdaresi tarafından taşınmazın orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle tescil davası açıldığını, Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/311 Esas, 2001/425 Karar sayılı ilamı ile taşınmazın tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, kararın kesinleştiğini sonradan öğrendiklerini beyan ederek tapu sicilinin hatalı tutulmasından dolayı uğramış oldukları zararı Hazinenin tazmin etmek zorunda olduğunu ileri sürerek fazlaya ve sair nedenlere ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, zamanaşımı definde bulunduklarını, devletin tapu sicilinin tutulmasından sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için tapu sicilinin tutulmasına ilişkin bir fiil, fiilin hukuka aykırı olması ve hukuka aykırı fiil sonucu zararın doğmuş olması ve zarar ile hukuka aykırı fiil arasında illiyet bağının olmasının gerektiğini, idarenin dava konusu olayda herhangi bir kusurunun ve sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; kararın eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile verildiğini, Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/311 Esas, 2001/425 Karar sayılı kararının 08.11.2018 tarihinde kesinleştiğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci ve sair maddelerine göre, Devlet Hazine tapu sicilinin tutulmasından dolayı şahısların uğradığı zararı tazmin etmek zorunda olduğunu, davacının tapusunun iptal edilmiş olması nedeniyle davacının zararını devletin tazmin etmesi gerektiğini, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, tapu iptal kararının kesinleştiğinden 08.11.2018 tarihinde haberdar olunduğunu, aksini davalının kanıtlamasının gerektiğini, zamanaşımının söz konusu olamayacağını, zamanaşımının kesinleşmeden değil terkin tarihinde başlayacağını ve terkin tarihine göre zamanaşımının gerçekleşmediğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacıların malik olduğu Antalya ili, Kepez ilçesi, ... Mahallesi ... ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının orman olduğu gerekçesiyle Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/311 Esas, 2001/425 Karar sayılı ilamı ile tapu kaydının iptaline karar verildiği, kararın 25.03.2002 tarihinde kesinleştiği, tapu işlemlerinin, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak, birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, kadastro kayıtlarından kaynaklanan hatalardan da Devlet sorumlu ise de, bu davanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 146 ncı maddesinde belirtilen 10 yıllık dava zamanaşımı süresi içerisinde açılması gerektiği, bu sürenin 25.03.2012 tarihinde dolduğu, eldeki davanın ise 09.11.2018 tarihinde açıldığı, her ne kadar davacı taraf zamanaşımı süresinin mahkeme kararının infaz edilerek tapu kaydının fiilen iptal edildiği tarihten başlaması gerektiği gerekçesiyle de hükmü istinaf etmişse mahkeme kararı ile tapunun iptal edilmesi halinde mülkiyetin mahkeme kararının kesinleştiği günde yitirildiği gözetildiğinde davanın reddine dair ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik olmadığı belirtilerek ve davalı Hazine lehine hükmedilen vekâlet ücretinin istinaf konusu edilmediği gözetilerek, istinaf sebepleriyle bağlı kalınarak yapılan inceleme neticesinde davacılar vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrarla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri
2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. Anayasa Mahkemesinin 2014/6673 Başvuru No.lu 25.07.2017 tarihli, 29.09.2017 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan ... kararı.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu Antalya ili, Kepez ilçesi, ... Mahallesi ... ada 2 parsel sayılı taşınmaza davacıların 18.01.1995 tarihinde alım yolu ile malik olduğu, Maliye Hazinesi tarafından tapu kaydının iptali istemi ile Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/311Esas, 2001/425 Karar sayılı dosyasında dava açıldığı, yapılan yargılama sonucu dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verildiği, söz konusu kararın 25.03.2002 tarihinde Yargıtay denetiminden geçmek sureti ile kesinleştiği, eldeki davanın 09.11.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren 6098 sayılı Kanun’un 146 ncı maddesine (eski 125 inci md.) göre 10 yıllık genel zaman aşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Diğer yandan Anayasa Mahkemesinin 2014/6673 Başvuru No.lu 25.07.2017 tarihli, 29.09.2017 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan ... kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararı nazara alındığında; Hukuk Genel Kurulu kararı ile 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hale gelmiştir.
4. Buna göre, yukarıda sözü edilen Anayasa Mahkemesinin 2014/6673 Başvuru No.lu, 25.07.2017 tarihli kararı nazara alındığında, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesini etkili hâle getiren Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli kararından sonra davanın makul süre içinde açılması gerekmektedir. Eldeki dava 25.04.2019 tarihinde açılmış olup makul süre içinde açıldığının kabulü mümkün olmadığından ve davalı Hazine vekili süresinde zamanaşımı def'inde bulunduğundan tazminat istemli davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmamıştır.
5. Davacılar vekili vekâlet ücretinin hatalı belirlendiğini ileri sürmüş ise de bu husus istinaf nedeni yapılmadığından inceleme konusu yapılmamıştır.
6. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.