Logo

5. Hukuk Dairesi2023/2417 E. 2023/9479 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada, belirsiz alacak davası niteliğinde açılan davada ıslahın zamanaşımı def'ine konu olup olamayacağı ve davanın reddine karar verilip verilmeyeceği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince açılan tazminat davalarının belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu ve belirsiz alacak davalarında zamanaşımının tüm dava için kesileceği, davacının başlangıçta belirttiği alacak talebini 6100 sayılı HMK'nın 107/2. maddesi uyarınca bilirkişi raporuyla belirlenecek miktara arttırmasının ıslah sayılmayacağı ve bu artırım nedeniyle zamanaşımından söz edilemeyeceği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/77 Esas, 2022/465 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkemece verilen karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 66 ada 42 parsel sayılı 362,00 m² yüzölçümlü taşınmazın bir kısmının İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/84 Esas, 2004/462 Karar sayılı mahkeme kararı ile tescil harici bırakıldığını, verilen hükmün 12.04.2005 tarihinde kesinleştiğini, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle Devletin sorumlu olduğu iddiasıyla gerçek zararının tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirtilen hususları kabul etmediklerini, İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/84 Esas, 2004/462 Karar sayılı kesinleşen dosyasına göre davada zaman aşımı süresinin geçtiğini bu nedenle öncelikle zaman aşımı yönünden davanın reddi gerektiğini, Anayasa'nın mülkiyet hakkını düzenleyen 35 inci maddesinin 3 üncü fıkrasına göre kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, bu nedenle de özel mülkiyete konu olmaması gerektiğini, kıyıların herkesin ortak kullanımına açık olduğu için devletin gerekli önlemleri almak zorunda olduğunu, müdahalenin kamu yararına olduğunu Yargıtay 14 Hukuk Dairesinin 2005/9533 Esas, 2006/1272 Karar sayılı kararına göre kişilerin mülkiyet hakkından mahrum bırakılabilmesi için mülkiyet hakkına müdahalenin kamu yararı amacına yönelik kanunda ön görülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun ve amaca ulaşmak için başvurulan araç ile güdülen amaç arasında makul bir oran ve adil bir dengenin bulunması gerektiğini, bu üç koşul bir arada bulunmadan bir kişinin mülkiyet hakkından mahrum bırakılamayacağını, dava konusu olayda her üç koşula uygun işlem yapıldığını, mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kamu yararına olduğu durumlarda tazminatın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına göre mülkün tam değerini yansıtması zorunluluğunun bulunmadığını ödenecek tazminatın fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi çerçevesinde sembolik bir tazminat olması gerektiğini, 3621 sayılı Kıyı Kanunu gereğince mahkeme kararı ile kamu yararına kıyıda bulunan kısmın tapusunun iptal edildiğini, kıyılar kamunun kullanımına açık olup tapuda tespit dışı kalması gereken yerlerden olduğunu, bu nedenle vekâlet ücretinin nispi değil maktu olması gerektiğini davacının davasında haksız olduğunu iddia ederek davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 23.02.2016 tarihli ve 2014/455 Esas, 2016/51 Karar sayılı kararı ile Mahkemece yapılan yargılama sonucu; davanın kabulü ile dava tarihinden itibaren faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 23.02.2016 tarihli ve 2014/455 Esas, 2016/51 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda, davacı vekili ıslah dilekçesi ile dava değerini artırmış ancak ıslah harcını yatırmadığı, bu durumda mahkemece; yürürlükteki harçlar tarifesi uyarınca dava ve ıslah edilen dava değeri üzerinden dava ve ıslah harcını ödemesi konusunda davacıya usulünce süre verilip harcı tamamlanan miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, harcı tamamlanmayan dava ve ıslah dilekçesi dikkate alınarak karar verilmesi hatalı olduğundan kararın bozulmasına karar verilmiştir.

3.Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesin 17.05.2018 tarihli ve 2016/7360 Esas, 2018/3923 Karar sayılı bozma ilamına karşı süresi içinde taraf vekilleri kararın düzeltme isteminde bulunmuştur.

4. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda, dava konusu taşınmaza ilişkin Hazine tarafından açılan tapu iptali davası sonucu 17.06.2005 tarihinde kesinleşen İzmir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/84 Esas, 2004/462 Karar sayılı ilamıyla taşınmazın davacı adına olan tapu kaydının 107,79 m²lik kısmının kıyı kenar çizgisinde kaldığından iptal edildiği, davacının tapusun iptali sebebiyle uğradığı zararın tazmini için 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca iş bu davayı 02.10.2014 tarihinde açtığı, dava dilekçesinde şimdilik kaydıyla 10.000 TL talep etmişken, 18.09.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 442.555 TL'ye yükselttiği, davalı Hazinenin ise süresinde verdiği ıslaha karşı cevap dilekçesinde ıslah zamanaşımını ileri sürdüğü anlaşıldığından 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinden kaynaklanan tazminat davaları için uygulanan 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş ve Hazine ıslah dilekçesine karşı süresinde zamanaşımı definde bulunduğundan, mahkemece ıslah edilen kısım yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 21.04.2019 tarihli ve 2019/37 Esas, 2019/201 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemizce yapılan inceleme sonucunda, Mahkemece, karar düzeltme kararına uyularak davanın reddine karar verilmiş ise de bozma kararı maddi hataya dayalı olduğu, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan tazminat davaları, dava açıldığı tarihte tazminat miktarının davacı tarafça tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olmadığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 107 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirsiz alacak davası niteliğinde olup belirsiz alacak davasında zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil, tüm dava için kesilir. 6100 sayılı Kanun'un hükümleri gereğince, davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda arttırması mümkündür. 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince yapılacak bu artırım bir ıslah olmadığı gibi, bu artırım nedeniyle zamanaşımının gerçekleştiğinden de söz edilemeyeceğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D.Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemece yukarıda tarih ve sayısı belirtilen karar ile davanın kabulüne, tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; karar düzeltme sonrasında bozma ilamının maddi hataya dayandığı gerekçesi ile usuli kazanılmış hak oluşmayacağının kabulünün mümkün olmadığını, bu konuda yasal bir düzenleme olmayıp Yargıtay daireleri arasında görüş ayrılıklarının bulunduğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, davacının taşınmazın değerini bilmediğinin kabul edilemeyeceğini, piyasa rayiç bedelinden faydalanılması gerektiğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dosyanın incelenmesinden, dava konusu İzmir ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 66 ada 42 parsel sayılı, 362 m² yüzölçümlü, kargir ev vasıflı taşınmazın 15.11.1967 tarihinde taksim nedenine dayalı olarak davacı adına tescil edildiği, Hazine tarafından açılan tapu iptali ve tescil davası sonucunda İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/84 Esas, 2002/462 Karar sayılı ilamı ile taşınmazın 107,79 m²lik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeni ile tapusunun iptaline ve tescil harici bırakılmasına karar verildiği, kararın temyiz incelemsinden geçerek 17.06.2005 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 02.10.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3.Tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arsa niteliğindeki taşınmazın zeminine emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak; üzerindeki yapıya resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek, ağaçlara ise yaş, cins ve verim durumu dikkate alınmak suretiyle değer biçilmesi suretiyle belirlenen tazminata hükmolunması yerindedir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

23.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.