Logo

5. Hukuk Dairesi2023/2613 E. 2023/9310 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan bir taşınmazın bedelinin tespiti ve idare adına tescili davasında, bedelin doğru hesaplanıp hesaplanmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, gelir yöntemiyle hesaplanan kamulaştırma bedelinin tespitinde ve değer düşüklüğü oranının belirlenmesinde hukuka uygun olduğu, ayrıca AİHM ve AYM kararları uyarınca idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin yerinde olduğu gözetilerek, temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3126 Esas, 2022/3468 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/511 Esas, 2022/226 Karar

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Uşak ili, ... ilçesi, ... köyü 106 ada 60 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalılara ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; karara esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, net gelir hesabı yapılırken İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden dosyaya gelen ürün gelir ve fiyatlarına göre hesaplama yapılması gerektiğini, raporda üretim giderlerinin neler olduğunun kalem kalem ne kadar olduğunun denetlemeye elverir şekilde listelenmediğini, raporda arazinin sulu olduğunun belirtildiğini, ancak nereden sulandığının nasıl sulandığına ilişkin hiç bir açıklama bulunmadığını, arta kalan kısmına belirlenen değer azalış oranının fazla olduğunu, taşınmaz için %10 objektif değer artışı oranı belirlenmiş olduğunu, bunun hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ... İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinin kullanıldığı raporun değer belirleme kıstaslarına uygun oluğu, münavebeye esas alınan ürünler için alınan verim miktarının, maliyet cetvelinde belirlenen asgari ve azami sınırlar içinde olduğu, kapitalizasyon faizinin Yargıtayın yerleşik içtihatlarında da zikredildiği üzere, taşınmazın sulu olması nedeniyle %4 olarak uygulanmasının doğru olduğu, dosya içinde bulunan 2021 yılı ... İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü maliyet cetvelinde yer alan üretim giderinin brüt gelirin %50'sine yakın olup, ekonomik tarım yapılabilmesi için Türkiye ortalamasına göre, üretim masraflarının brüt gelirin 1/3'ünden fazla olamayacağı gözetilerek değerlendirme yapılması doğru görülmüştür (Yargıtay 5. H.D'nin 2017/4283 Esas, 2017/11230 Karar; 2016/21321 Esas, 2017/20058 Karar). Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 gün 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı uyarınca davacı lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesinin yerinde olduğu görülmüştür. Kamulaştırmadan arta kalan kısım için geometrik şekli ve yüzölçümü itibarıyla modern tarım aletlerinin kullanılmasında yaşayacağı kısıtlılık dikkate alınarak değer düşüklüğü hesaplanarak kamulaştırma bedeline eklenmesi doğrudur. Bu itibarla; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri ile davalının istinaf talebinin olmaması dikkate alındığında, hüküm altına alınan kamulaştırma bedeline itibar edilmesi gerekmiş olup, kamu düzenine ilişkin bir aykırılığın da bulunmadığı görülmekle davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı idare ile davalı tapu malikleri arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin davalı tarafa ödenmesi, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile idare adına tesciline karar verilmesi yerindedir.

3. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ile 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi, davalı vekili lehine karar tarihindeki tarifeye göre vekâlet ücretine hükmedilmesi yerindedir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.