"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/198 Esas, 2022/52 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı idare vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Adana ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 384 ada 5 parsel sayılı taşınmaza yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yasal süresi içerisinde açılmayan davanın zamanaşımı nedeni ile reddine, davacının açmış olduğu davanın görev yönünden reddine, dava konusu taşınmazın bulunduğu yolun (İnönü Caddesi) ise 09.10.1956 tarihinden çok önceki yıllarda açılmış olması nedeniyle taşınmazın kamulaştırılmasının hukuken mümkün bulunmadığını, davacı parseline davalı Belediyece el atıldığı hususu sabit olmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 11.10.2015 tarihli ve 2015/139 Esas, 2015/432 Karar sayılı kararı ile fiili el atmanın 1956 yılından önce gerçekleşmiş olduğu kabul edilerek davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin 11.10.2015 tarihli ve 2015/139 Esas, 2015/432 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı kayyımı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; dava konusu taşınmaza İnönü Caddesi kapsamında fiilen el atıldığı, davalı idarece İnönü Caddesi’nin 1940’lı yıllarda hizmete açıldığının belirtilerek 09.10.1956 tarihinden önce el atıldığı ileri sürüldüğünden ve mahkemece aynı gerekçeyle dava reddedildiğinden, dava konusu taşınmaza yol olarak ne zaman el atıldığı, daha sonra yolda genişleme olup olmadığı olgusunun kesin olarak belirlenmesi gerekmekte olup bu itibarla ilgili resmi kuruluşlardan dava konusu taşınmazın 1956 öncesi hava fotoğrafları temin edilerek, refakate resen alınacak hava fotogrametri uzmanı bilirkişiler eşliğinde mahallinde keşif yapılarak, hava fotoğrafları üzerinde dava konusu taşınmazın konumu da işaretlettirilmek suretiyle ve tarafların dava konusu taşınmaza el atma ile ilgili her türlü delili de sorulup, taşınmaza fiilen hangi tarihte el atıldığı kesin olarak saptanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 30.01.2020 tarihli ve 2018/322 Esas, 2020/55 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 30.01.2020 tarihli ve 2018/322 Esas, 2020/55 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal olarak incelenen ... Mahallesi, 1653 ada 141 parsel sayılı taşınmazın 14.07.2006 tarihli satışı anonim şirkete satış olup, özel amaçlı olan bu satış değerlendirmede esas alınamayacağından, bu rapora göre hüküm kurulmasının mümkün olmadığı ve yeniden emsal incelemesi yapılmak suretiyle dava konusu taşınmazın değerinin tespit edilmesi gerektiği gibi, dava konusu taşınmazın 1/5000 ölçekli nazım imar planı kapsamında 20 metre enkesitli imar yolunda kaldığı anlaşıldığından proje bütünlüğü gereği tamamının bedeline hükmedilmesi, kabule göre de dava konusu taşınmazın fiilen el atılan bölümündeki davacı hissesi gözetildiğinde 83.922,64 TL bedele hükmedilmesi ile dava konusu taşınmaza 1983 yılından önce el atıldığı anlaşıldığından maktu harç ve maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kayyım ile temsil edilen davacı adına kayıtlı 1/3 hissenin tapusunun iptali ile davalı adına yol ve kaldırım olarak terkinine, taleple bağlı kalınarak kamulaştırmasız el atma bedeli 134.917,99 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza 1956 yılından önce el atıldığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın kadastro parseli olduğu dikkate alınmadan belirlenen bedelin yüksek olduğunu ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) geçici 6 ncı maddesinin birinci, ikinci ve altıncı fıkraları.
3. 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi ve proje bütünlüğü gereğince taşınmazın tamamının bedeline hükmedilerek davalı idareden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
3. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Kayyımla temsil edilen davacının payına isabet eden bedelin 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun hükümleri uyarınca değerlendirilmek üzere kayyımına ödenmesine ilişkin hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde davacıya ödenmesine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2.Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının; (2) numaralı bendindeki “davacıya” ibaresinin çıkartılarak yerine “davalı kayyımına” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
18.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.