"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/315 Esas, 2023/91 Karar
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/286 Esas, 2021/405 Karar
Taraflar arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalı ... vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davalı ... yönünden pasif husumet nedeniyle reddine, davalı ... yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idareler vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Eskişehir ili, ... ilçesi, ... 17142 ada 6 parsel sayılı taşınmazın davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmadığı hâlde, imar planında ağaçlandırılacak alan olarak ayrıldığını, bu nedenle mülkiyet hakkının kısıtlandığını, taşınmaza hukuken el atıldığını ileri sürerek taşınmazın bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; idari yargının görevli olduğunu, husumet ve zamanaşımı itirazların bulunduğunu, davaya konu taşınmaza müvekkilinin herhangi bir kamulaştırmasız el atmasının söz konusu olmadığını, davanın açılmasına diğer davalının sebebiyet verdiğini, müvekkili yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın imar planında ağaçlandırılacak alana isabet ettiğini, fiili bir el atma bulunmadığını, imar planlarının aleni olduğunu, imar planı nedeniyle kişisel hakkının doğrudan ihlal edildiğini iddia eden davacının dava açma süresinin imar planlarının kesinleşmesi ile başladığını, müvekkilinin uygulama imar planı yapmak gibi bir görevinin bulunmadığını, dava konusu olayda da imar planını ilçe belediyesinin yaptığını, bu nedenle müvekkili yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, yargı yolu itirazlarının bulunduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, dava konusu taşınmazda müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... Başkanlığından alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı ... vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; taşınmaz 3.316,19 m² yüz ölçümünde olduğu halde hükme esas raporda 2.847,93 m² olarak düşük hesaplama yapıldığını, bu hesap hatası düzeltilerek bedel belirlenmesi gerektiğini, dava açılırken hangi idarenin sorumlu olduğu bilinmeksizin iki idareye karşı dava açılmak zorunda kalındığını, bu nedenle ... Belediyesi lehine vekâlet ücretine karar verilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmaza Eskişehir Büyükşehir Belediyesince el atılmadığı ve sorumluluğun ilçe belediyesine ait olduğunu, hüküm fıkrasında dava konusu taşınmazın ada ve parsel numarasının yanlış yazıldığını, harcın maktu olarak belirlenmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğunu, kabul edilerek, emsal karşılaştırılması yoluyla değerinin tespit edilmesinin ve belirlenen bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalı idareden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğunu; ancak dava konusu taşınmaz 3.316,19 m² yüz ölçümünde olduğu halde, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 2.847,93 m² yüz ölçümü üzerinden hesaplama yapıldığından, doğru yüz ölçümüne göre dairemizce resen yapılan hesaplama sonunda, toplam taşınmaz bedelinin 401.258,99 TL olduğu anlaşılmış olmakla birlikte davacının ıslah dilekçesi ile birlikte toplam istemi 344.559,53 TL olduğundan, bu miktarın da davalıdan tahsiline ve davacının fazlaya ilişkin hakkının saklı tutulmasına, 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) eklenen madde 4 ün son fıkrasında “Bu kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” düzenlemesi yapılmıştır. Kanun koyucu tarafından daha önce 09.11.1956 ve 04.11.1983 tarihleri arasındaki fiili el atmalarda maktu harca hükmedilmesi gerektiği 6487 sayılı Kanun değişikliği ile kabul edilmiş olup, bu Kanun halen yürürlükte olduğundan 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen ek madde 4 ün üçüncü fıkrasında kabul edilen hükümle 04.11.1983 tarihinden sonra yapılan fiili el atmalarda da maktu harca hükmedilmesi gerektiğinin amaçlandığının kabulü gerekir. 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 125 inci maddesi uyarınca 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen madde 4 ün üçüncü fıkrasının harca ilişkin özel bir düzenleme olduğu ve bu özel kanun hükmünün öncelikle uygulanması gerektiği göz ardı edilemez. Bu nedenle harca yönelik düzenleme usul hükümlerine ilişkin olduğundan derhal uygulanması gerektiği gibi kamu düzenine ilişkin olduğundan resen dikkate alınması gerektiği ve Anayasa Mahkemesinin 04.10.2022 tarihli ve 2018/32734 başvuru numaralı kararında da belirtildiği üzere, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili için açılan davaların kısmen reddine karar verilmesi halinde davalı idare lehine ve davacı aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesi, mülkiyet hakkının ihlali niteliği taşıdığı da göz önüne alınarak davalı ... Belediyesi lehine vekâlet ücretine karar verilmemesi gerektiğinden İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak belirtilen hususlar düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... ve Eskişehir Belediye Başkanlığı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; pasif husumet yokluğu nedeniyle hükmedilmesi gereken vekâlet ücreti Yargıtay İçtihatları ile de sabitken kıyas yolu ile yorum yapılarak Belediyemiz lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; davanın, alacağın niteliği itibarıyla belirsiz olmadığından hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, kamulaştırma sorumluluğunun tespitinin hatalı yapıldığını, ağaçlandırılacak alanlarda 23.02.1998 tarihli ve 23267 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan ''ağaçlandırma yönetmeliğine uyulacağı, ağaçlandırılacak alanlardaki özel mülkiyelerde iskan dışı yapılanma koşulları geçerlidir.” hükmünü haiz olduğunu, bu düzenlemeden anlaşılacağı üzere taşınmazın malikin tasarrufuna bırakıldığını, dava konusu alanda bulunan parsel ile aynı ada içerindeki diğer taşınmazlarında 15 ve 20 metrelik yollara cepheli olduğunu, Büyükşehir Belediye Meclisinin 15.06.2017 tarihli ve 351 sayılı kararı ile 15 ve 20 metrelik yolların yol yapım bakım iş ve işlemlerinin sorumluluğunun da ... Belediyesine ait olduğunu, istinaf mahkemesinin taşınmazın büyükşehir belediyesinin sorumluluğundaki caddeler ile çevrili olduğuna dair tespitlerinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunu yaptığımız itirazların dikkate alınmadığını ve bedelin yüksek belirlendiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun’un 11 inci ve Ek madde 1 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki Eskişehir ili, ... ilçesi, ... 17142 ada 6 parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesine ve alınan rapor uyarınca bedelinin davalı ... Başkanlığından tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
4. Bölge Adliye Mahkemesince 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesiyle 2942 sayılı Kanun'un Ek madde 4 eklenmiştir. Eklenen bu maddenin son fıkrası "Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir" hükmünü içermektedir. Bu yasal düzenlemeye göre, kamulaştırmasız el atmaya dayalı tazminat davalarında mahkeme ve icra harçlarının maktu olacağı düzenlendiği gerekçesiyle maktu harca karar verilmiş ise de 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek madde 4'ün üçüncü fıkrası; “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. 04.11.1983 tarihinden sonra el atılan taşınmazın bedelinin tahsili davalarına ilişkin 2942 sayılı Kanun’da yasal düzenleme bulunmadığı, bu davaların kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından aldığından, bu madde 04.11.1983 tarihinden sonra fiilen el atılan taşınmazlar için uygulanamayacak ise de eldeki davada taşınmaza fiilen el atmanın olmadığı hukuken el atıldığı anlaşıldığından sonucu itibarıyla doğru bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması, 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereğidir.
5. Davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan reddine karar verildiği gözetildiğinde lehine vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile vekâlet ücretine hükmedilmemesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı ... vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak "Davalı ... kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı ... Başkanlığına verilmesine, cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalı ... Başkanlığından peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, aşağıda yazılı kalan harcın davalı ... Başkanlığından alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.