"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/272 Esas, 2022/2253 Karar
KARAR : Esastan ret/Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/316 Esas, 2021/394 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalı ... vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı ... vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılmakla kabullerine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Ankara ili, Sincan ilçesi, .../... Mahallesi 116 ada 87,88 parsel ile 117 ada 2, 3 parsel sayılı taşınmazların büyük bir kısmı üzerine davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmadan ... Karayolu yapıldığını, yol yapılmayan kısmının ise müvekkili tarafından değerlendirilemediğini belirterek bedelinin yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlardan 116 ada 87 ve 117 ada 2 parsel sayılı taşınmazların TCDD Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırıldığını ve demiryolu olarak tescil edildiğini, davacının taşınmazlarda hissesinin bulunmadığını, müvekkili idarenin de herhangi bir şekilde fiili el atması veya kamulaştırması bulunmadığını, davanın husumet sebebiyle reddine karar verilmesini, plan çalışmaları yapıldıktan sonra taşınmaz sahiplerine pazarlık görüşmelerine katılmaları için tebligatlar yapılacağı ve kamulaştırma işlemlerinin tamamlanacağını,ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Dahili davalı ... Belediyesi vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili idarenin arşiv kayıtlarında dava konusu parsellere ilişkin kamulaştırma işlemine rastlanmadığını, taşınmazların kamulaştırma sorumluluğunun müvekkili idareye ait olmadığını, idarenin davaya dahil edilmesinde hukuki yarar bulunmadığını, Ayaş yolunun ilk yol açımının ... tarafından yapıldığını, 29.04.2016 tarihinde ... ile müvekkil Belediye arasında protokol yapılarak yolun belli bir kısmının belediyeye devredildiğini, dava konusu taşınmazların müvekkili idarenin yetki ve sorumluluk alanı dışında kaldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu 116 ada 87 parsel ve 117 ada 2 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin açılan davanın usulden reddine, dahili davalı ... Başkanlığına açılan davanın pasif husumet nedeni ile reddine, dava konusu 116 ada 88 parsel ile 117 ada 3 parsel sayılı taşınmaza davalı ... Müdürlüğünce kamulaştırmasız el atıldığının kabulü ile tazminat bedelinin bu davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı ... vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu 117 ada 3 parsel ile 116 ada 88 parsel sayılı taşınmazların mahkeme kararı ile 1969 yılında hükmen tapuda tescil edildiğini, 1956 yılından önce alınan menafiye umumiye kararı uyarınca kamulaştırmaya konu edilen bölümlerin değerlendirmeye alınmamasının tapunun tescil tarihi dikkate alındığında doğru olmadığını, ... Belediye Başkanlığının yargılama devam ederken protokol gereği davaya dahil edildiğini, taraflarınca bu durumun bilinmesinin mümkün olmadığını, bu yönüyle aleyhlerine vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, el atmalar 1983 sonrası gerçekleşmiş olup nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, belirlenen bedelin düşük olduğunu ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu 116 ada 88 parsel sayılı taşınmazın 5355 m²lik bölümünün kamulaştırıldığı ve geriye 155 m² kaldığını, davanın bu alan dikkate alınarak kabulü gerektiğini, 117 ada 3 parsel sayılı taşınmazın protokol gereği sorumluluğunun dahili davalı belediyeye ait olduğunu, raporun yetersiz ve bedelin yüksek olduğunu ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 1950 yılında alınan Menafi Umumiye Kararları kapsamında, dava konusu 117 ada 3 parselin 45 ve 46, dava konusu 116 ada 88 parselin 47, 48 ve 49 nolu taşınmazlarda kaldığı, 1956 yılı öncesinde dava konusu 117 ada 3 parselin 2.141,75 m²sine, 116 ada 88 parselin 3.004,68 m²lik kısmına davalı idare tarafından fiilen el atıldığı, 12.01.1961 tarihinde yürürlüğe giren 221 sayılı Kanun hükümleri uyarınca taşınmazların bu miktarları yönünden hak düşürücü sürenin dolduğu ve bedelinin istenemeyeceğinden bahisle, 1956 yılı sonrası el atılan 117 ada 3 parselde 2.407,19 m², 116 ada 88 parselde 2.505,87 m² alan değerlendirilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de kök kadastral 733 parselin tapulama ile ilk kez senetsizden 1954 yılında tespit gördüğü, tespite itiraz üzerine Tapulama Mahkemesinde açılan davanın kabulü üzerine kurulan hükmün kesinleşmesini müteakip 29.01.1969 tarih 594 yevmiye ile hükmen tescil edildiği, taşınmaz maliklerinin mülkiyetin kazanıldığı bu tarihten itibaren hakların kullanılmasının ve dava açma haklarının oluştuğu, kamulaştırma evraklarının tapu maliklerine tebliğ edilmediği, bedel ödenmediği, malikler tarafından da açılmış bir bedel arttırım davası bulunmadığı, davacılar murisi Kadir Kınay’ın taşınmazda satın alma yoluyla malik olduğu, gerek muris gerekse davacı yönünden kamulaştırma işlemlerinin kesinleşmediği dikkate alındığında, taşınmazların tapu alanları üzerinden davacının 88 parsel sayılı taşınmazdaki hissesine tekabül eden 1758.13 m² alan için, 3 parsel sayılı taşınmazdaki hissesine tekabül eden 1451.33 m² alan için bilirkişi raporunda tespit edilen 962.838,00 TL bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği belirtilerek İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.
2.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) geçici 6 ncı maddesinin birinci, ikinci ve altıncı fıkraları.
5. 221 sayılı Kanun.
6. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. 221 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde ''6830 sayılı İstimlak Kanununun yürürlüğe girdiği 09.10.1956 tarihine kadar kamulaştırma işlemine dayanmaksızın, Kamulaştırma Kanunlarının göz önünde tuttuğu maksatlara fiilen tahsis edilmiş olan gayrimenkuller ilgili amme hükmi şahsı veya müessesesi adına tahsis tarihinde kamulaştırılmış sayılır. ''Gayrimenkulün bedelini dava hakkı, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki sene sonra düşer.'' hükmü yer almakta ise de 221 sayılı Kanun'un 12.01.1961 tarihinde yürürlüğe girdiği, tapu kaydının iş bu yürürlük tarihinden sonra 1969 yılında davacı murisi adına oluştuğu dikkate alındığında malikin 13.01.1963 tarihine kadar gayrimenkulün bedelini dava edebilmesi mümkün olmadığından davanın hak düşürücü süreye tabi olmadığı anlaşılmakla işin esasına girilmesi doğrudur.
3. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmazlara 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde ve taşınmazın fiilen el atılan kısmı ile proje bütünlüğü gereği fiilen atılmayan, ancak imar planında yolda kalan bölümün bedelinin davalı idareden tahsili ile bedeline hükmedilen davacı payının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Dava konusu 116 ada 88 parsel sayılı 5.510,55 m² yüzölçümlü taşınmazın 4.125,67 m²lik kısmına 1983 yılı öncesi fiilen, 447,93 m²lik kısmına 1983 yılı sonrası fiilen el atıldığı, bakiye kısmın ise proje bütünlüğü kapsamında kaldığı ve 117 ada 3 parsel sayılı 4.548,94 m² yüzölçümlü taşınmazın 2.675,01 m²lik kısmına 1983 yılı öncesi fiilen, 879,39 m²lik kısmına 1983 yılı sonrası fiilen el atıldığı, bakiye kısmın ise proje bütünlüğü kapsamında kaldığı anlaşılmakla 1983 öncesi el atılan kısımların bedeli yönünden maktu vekalet ücretine, bakiye kısımların bedeli yönünden ise nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, tamamı için maktu vekâlet ücretine hükmedilmiş ise de taleple bağlı kalınarak hükmedilen bedel dikkate alındığında sonucu itibarıyla doğru olduğundan bozma nedeni yapılmamıştır.
5.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı ve Davalı ... vekillerin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.