"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/161 Esas, 2022/209 Karar
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Hatay ili, Samandağ ilçesi, ... Mahallesi 11 ada 36 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının kıyı kenar çizgisinde kalması nedeniyle, Hazine tarafından açılan dava sonucu tapu kaydının iptal edildiğini, uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, taşınmazın Hazineye ait tescil harici yerlerden olduğundan ayni hakka konu olamayacağını ve bu nedenle alım satım konusu yapılamayacağını, kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan bir yerin alım satım konusu yapılması ve rayiç bedelinin belirlenmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle açılan davanın usul ve kanuna aykırı olması nedeniyle davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 28.11.2013 tarihli ve 2013/188 Esas, 2013/116 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 128.11.2013 tarihli ve 2013/188 Esas, 2013/116 karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 19.12.2016 tarihli ve 2015/6579 Esas, 2016/12349 Karar sayılı kararıyla; taşınmazın makul ve gerçek değerinin saptanmasında dava tarihi değil, mülkiyet hakkına müdahalenin gerçekleştiği ve zararın doğduğu tapu iptali ve tesciline ilişkin kararın kesinleştiği tarih olan 21.03.2002 tarihinin esas alınması gerektiğini, mahkemece taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgeden, benzer yüzölçümlü ve değerlendirme tarihine yakın ve daha önceki tarihli satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal araştırılması ve bunların kayıtlarının celbi yoluna gidilmesi ve fen elemanı ile inşaat ve mülk bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile taşınmaz başında yeniden keşif ve inceleme yapılarak kamulaştırma davalarına benzer yöntemle bilirkişilerden rapor alınması, değerlendirme tarihi itibarıyla dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların, satışına ilişkin belgeler ilgili Tapu Müdürlüğünden; Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri de ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın emsal taşınmazlara göre eksik veya üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, tapu iptali tescil kararının kesinleştiği tarih yerine dava tarihi itibarıyla soyut ifadelerle gerekçesiz olarak indirim yapılmak suretiyle değer biçen geçersiz bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin11.01.2018 tarihli ve 2017/59 Esas, 2018/3 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 11.01.2018 tarihli ve 2017/59 Esas, 2018/3 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairemizin 12.04.2021 tarihli ve 2020/8235 Esas, 2021/5237 Karar sayılı kararı ile bozma ilamı öncesinde dava konusu taşınmazın metrekaresine 175 TL, bozma sonrası alınan raporda ise 40 TL değer tespiti yapıldığı gibi hükme esas alınan bilirkişi raporunda; dava konusu taşınmaz ile emsal olarak mukayeseye esas alınan taşınmazın birbirine komşu olduğu ve arasındaki mesafenin 10 metre olduğu belirtildiği halde, yapılan karşılaştırma sonucu haklı bir gerekçe gösterilmeden dava konusu taşınmazı daha değersiz kabul eden bu rapora göre hüküm kurulması hatalı olduğu gerekçeleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemesinin 24.05.2022 tarihli ve 2021/161 Esas, 2022/209 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, uygun emsal alınmadığını, Yargıtay denetiminden geçen benzer dosyalarda belirlenen bedelin çok daha yüksek olduğunu, emsal taşınmazın kadastral dava konusu taşınmazın ise imar parseli olduğunu, bilirkişi raporunun eksik ve denetime elverişli olmadığını, belirlenen bedelin taşınmazın gerçek değerinin çok altında olduğunu, mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek temyiz talebinde bulunmuştur.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, zararın doğmasında Hazinenin bir kusuru olmadığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği tazminat bedeli belirlenirken ... ve hakkaniyet ilkelerinin uygulanmadığı zararın meydana geldiği tarihte taşınmazın durumunun dikkate alınmadığı, eski tarihli satışın emsal alınmasının uygun olmadığı ve emsal kıyaslamasının yetersiz olduğu ileri sürülerek temyiz talebinde bulunulmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ila 439 uncu maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel ... sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Dosyanın incelenmesinden, dava konusu Samandağ ilçesi, ... Mahallesi 11 ada 36 parsel (yeni 11 ada 144 Parsel ) sayılı 1.031,00 m² yüzölçümlü arsa vasıflı taşınmazın 1939 yılında yapılan arazi kadastrosu sebebiyle ... Karnuzyanoğlu adına tespit ve tescil edildiği, 1967 tarihinde satış yoluyla davacılar murisine devredildiği, Hazine tarafından açılan dava sonucunda Samandağ Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/323 Esas, 2000/711 Karar sayılı ilamı ile taşınmazın 876,50 m²lik kısmını tapusunun iptaline ve tapu sicilinden terkinine karar verildiği kararın temyiz incelemesinden geçerek 21.03.2002 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 20.03.2012 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arsa niteliğindeki taşınmazlara emsal kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde, taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4.Buna karşın, Mahkemece verilen karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin “ Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.” cümlesini ihtiva eden 13 üncü maddesinin üçüncü bendi gereğince davalı Hazine yararına vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun’un 438 ... maddesi uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı vekilinin temyiz talebinin kısmen kabulü ile kararının hüküm fıkrasının (7) numaralı bendinde yer alan "14.536,23" sayısının hükümden çıkartılmasına, yerine "5.100,00" sayısının yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacılardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
11.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.