"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/514 Esas, 2022/2834 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Balıkesir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/213 Esas, 2020/98 Karar
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Balıkesir ili, Altıeylül ilçesi, ... Mahallesi 106 ada 40 parsel sayılı taşınmazda davacının ihale yolu ile satın almak suretiyle malik olduğunu, ancak tapu iptali ve tescil davası sonucu tapu kaydının iptal edilmesi nedeniyle davacının zarara uğradığını ve satış bedeli olarak ödediği toplam 93.598,53 TL'nin 27.05.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte denkleştirici adalet ilkesi gereği tespiti ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından dava konusu taşınmaz için ödenen bedelin davacının iddia ettiği gibi 93.598,38 TL olmayıp, 1/4 peşinat ve faizler dahil 91.469,75 TL olduğunu, taşınmazın ihale ile usulüne uygun olarak satışı yapılmış olup tapudaki kaydın davacı şirket adına yapıldığını, davalı idarenin dava konusu olay ile ilgili herhangi bir kusur ve sorumluluğu bulunmadığını, idarece usul ve kanuna uygun şekilde ihalenin yapıldığını ve sonucunda da taşınmazın davacı şirket adına tapuya tescil edildiğini, sonra verilen tapunun iptaline dair kararda idarenin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davacı tarafından denkleştirici adalet ilkesi gereği talep edilse de tapu kaydının davacı şirket aleyhine iptal tarihine kadar davacı şirketçe kullanıldığının gözardı edilmeyeceğini, davacı tarafın ticari faiz talebinin hakkaniyet ilkesine aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin tapu iptal kararının kesinleştiği 27.05.2016 tarihinden yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu taşınmazın rantının hesap edilerek bu bedel üzerinden davacıya ödeme yapılmasının haksız kazanç oluşturduğunu, dava konusu taşınmaz mera olup rayiç ve rant düşünülemeyeceğini, davanın sebepsiz zenginleşme davası olup davacının ödediği bedelin iadesinin dava konusu olduğunu, davacı tarafından idareye ödenen meblağın tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, davacı tarafından ödenen satış bedeli konusunda anlaşmazlık bulunduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kuru arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza net ürün gelirine göre değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, tapu iptali ve tescili davasının 2016 yılında kesinleştiği, eldeki davanın ise 2018 yılında 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı, dava konusu taşınmazın niteliği ve konumuna göre uygulanan kapitalizasyon faizi oranının uygun olduğu, bilirkişi heyeti raporunda belirtilen münavebe ürünleri ve verilerinin bölgenin münavebe yapısı ve resmi tarım verileri ile uyumlu olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu ... Mahallesi 106 ada 40 parsel sayılı taşınmazın 2003 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucu hali arazi olarak Hazine adına tescil edildiği, 28.12.2005 tarihinde yapılan sözleşme ile 85.000,00 TL bedelle davacıya ihale ile satıldığı ve 08.12.2006 tarihinde davacı adına tescil edildiği, ... Köyü Muhtarlığı tarafından açılan Balıkesir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/42 Esas, 2015/133 Karar sayılı kararı ile taşınmazın tapusunun iptali ile mera vasfı ile sınırlandırılmasına karar verilmiş, bu karar temyiz incelemesinden geçerek 27.05.2016 tarihinde kesinleşmiş ve eldeki dava 18.05.2018 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmıştır.
3. Tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak biçilmesinde, taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.