"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1843 Esas, 2023/158 Karar
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/324 Esas, 2021/484 Karar(Birleştirilen 2020/325 Esas sayılı dosya)
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili asıl ve birleştirilen dosyaların dava dilekçelerinde özetle; dava konusu İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 243 ada 276 ve 277 parsel sayılı taşınmazlara davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmadığı halde fiilen el atıldığını, bu nedenle taşınmazın el atılan kısmının bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; idarece İstanbul ilinin içme ve kullanma suyunun temini için inşa edilen Büykçekmece Barajı kapsamında ... ilçesi, ... Mahallesi, 243 Ada 22 Parselde iki aşamada kamulaştırma işlemlerinin yürütüldüğü, ilk aşama da 4 nolu sedde güzergahında kalan taşınmazın 12.112,00 m²lik kısmı için kamulaştırma işlemlerinin yürütüldüğü, taşınmazın ifrazı ile bu kısmın 243 ada 277 parsel numarası aldığı, eski 243 ada 22 parselin 26.750 m²lik kısmı için derivasyon kanalı kapsamında 1989 yılında kamulaştırma çalışmalarının yürütüldüğü, taşınmazın 243 ada 276 parsel olarak tescil edilerek tamamının kamulaştırma alanında kaldığı, müvekkil idarece kamulaştırma yapılan 26.05.1989 tarihinde ... ve müşterekleri adına kayıtlı ve itirazlı olan taşınmazın 26.750 m²lik kısmı için kamulaştırma işleminin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 13 üncü maddesi gereğince noter tebligatı yerine geçmek üzere 04.12.1991 tarihli Hürbakış Gazetesinde ilanen duyurulduğu, 2942 sayılı Kanun ile dava açma sürelerinin hak düşürücü nitelikte olduğu, 30 günlük hak düşürücü sürenin geçirildiği, süre yönünden ve herhalde haksız olan davanın davanın reddi ile yargılama gideri ve vekâlet ücretlerinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne taşınmazlar bedelinin dava ve ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bedeline hükmedilen taşınmazların tapusunun iptali ile tapudan terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; veri cetvelinden uzaklaşılarak metrekare birim fiyatı ve tazminat bedelinin suni olarak yükseltildiğini, otuz günlük hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunu, münavebe planı ve münavebeye alınan ürünlerin hatalı belirlendiğini, kapitalizasyon faiz oranının hatalı belirlendiğini ve objektif değer artışı uygulanmaması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kamulaştırmasız el atılan arazi niteliğindeki taşınmazlara olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak usul ve kanuna uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre belirlenen el atma bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğu, taşınmazların bilirkişi raporunda belirlenen niteliğine göre belirlenen bedelin uygun olduğu, bilirkişi kurulunca belirlenen objektif değer artırıcı unsur oranı ile kapitalizasyon faiz oranının taşınmazın konum ve niteliğine uygun düştüğü, böylece mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmediği ancak tapu kaydında mevcut takyidatların bedele yansıtılmamış olması ve birleştirilen dava bilgilerinin karar başlığında gösterilmemiş olması yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin iki numaralı alt bendi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; tespit edilen bedelin fahiş olduğunu, bilirkişi raporuna karşı itirazlarının dikkate alınmadığını, hükme esas alınan raporun yetersiz ve denetime elverişli olmadığını, 30 günlük hak düşürücü süreye tabi olduğundan davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, el atma koşullarının gerçekleşmediğini ileri sürerek ve resen belirlenecek nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazların değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun'un 11 ve 12 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki dava konusu İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 243 ada 276 ve 277 parsel sayılı taşınmazlara 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak değer biçilmesi, adil ve hakkaniyete uygun olarak tespit edilen bedelin davalı idareden tahsili ve tapu kaydının iptali ile davalı idare adına terkinine karar verilmesi yerindedir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup,temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.