Logo

5. Hukuk Dairesi2023/3133 E. 2023/11027 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve davalı idareden tahsili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararında, birleştirilen davada hükmedilen bedel ile hüküm fıkrasında gösterilen bedel arasında fark bulunması ve asıl dava ile birleştirilen dava için ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalı görülerek, bu hataların düzeltilmesi suretiyle karar 6100 sayılı HMK'nın 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1911 Esas, 2023/87 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 6. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/117 Esas, 2021/178 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçesinde; ... ili, Darıca ilçesi, ... Mahallesi 1484 ada 1 parsel sayılı taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılar tarafından imar planı değişikliğine karşı dava açılıp açılmadığının irdelenmesi gerektiğini, ilk ve orta öğretim kurumlarının arsa temini ve binalarının yapımının İl Özel İdaresine ait olduğunu, bu kapsamda davada husumetin müvekkili idare yerine ... Valiliği ile ilgili belediyeye yöneltilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile davalı idareden tahsil edilerek davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalılar vekilince iki defa bedel artırım dilekçesi verildiğini, hangi talep dilekçesinin dikkate alındığının anlaşılamadığını, emsal karşılaştırmasının kanunun aradığı şartlara uygun olarak yapılmadığını, tazminat bedelinin tamamına dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilmesinin mesnetsiz olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın imar parseli olduğu, somut emsal kabul edilen ... Mahallesi 1466 ada 9 parsel sayılı taşınmazın da uygulama görmüş imar parseli olduğu, her iki parselin de imar parseli olması nedeniyle düzenleme ortaklık payı düşülmemesinin doğru olduğu, her ne kadar bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazın aynı değerde olduğu kanaati bildirilmiş ve bu rapor hükme esas alınmış ise de dava konusu taşınmazın emlak vergisine esas metrekare rayiç değerinin 2019 yılı itibarıyla 206,95 TL, emsal taşınmazın ise 169,33 TL olduğu, dava konusu taşınmazın parsel sorgu sisteminden yapılan incelemede dört yönünün yola cepheli olması ve yüzölçümü itibarıyla büyük olması, emsal taşınmazın ise dava konusu taşınmazdan kat be kat düşük yüzölçümlü ve iki ara sokak cephesi bulunması karşısında dava konusu taşınmazın somut emsalden daha değerli olduğu, yine dava konusu taşınmazın diğer paydaşları tarafından açılan 2020/1552 Esas sayılı dosyada aynı emsalin alınarak dava konusu taşınmazın somut emsalden %25 daha değerli kabul edildiği gözetildiğinde mukayesenin incelenen özelliklerle uyumlu olmadığı anlaşılmış ise de, aynı taşınmazla ilgili Dairenin 2021/1165 Esas sayılı dosyasında 2019 yılı itibarıyla 2.020 TL/m² birim fiyatının Dairece uygun görüldüğü, eldeki davada asıl dava yönünden 2019 yılı itibarıyla belirlenen 1.601,29 TL/m² ve birleştirilen dava yönünden 2020 yılı itibarıyla belirlenen 1.643,40 TL/m² birim fiyatının istinaf edenin sıfatı gözetildiğinde yerinde olduğu, tüm bu nedenlerle bilirkişilerin dava konusu taşınmazla emsal taşınmazın konum ve nitelik itibarıyla karşılaştırma yaparak benzer özellikleriyle üstün ve eksik yanlarını da belirtmek suretiyle 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi çerçevesinde her iki taşınmazı kıyaslamak suretiyle dava konusu taşınmazın değerini belirlemelerinde isabetsizlik bulunmadığı, el atma tarihinin 2015 yılında yapılan okul nedeniyle 1983 yılından sonra olduğu kabul edilerek yapılan değerlendirmenin yerinde olduğu, bilirkişi heyet raporunun karar vermeye yeterli ve elverişli olduğu gerekçesiyle davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Arsa niteliğindeki ... ili, Darıca ilçesi, ... Mahallesi 1484 ada 1 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi ve alınan rapor uyarınca bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

3. Buna karşın; birleştirilen davada davacılara ait iptal edilen payın karşılığı olarak 279.310,00 TL bedele hükmedildiği halde, toplam bedelin 267.809,00 TL olarak hükümde gösterilmesi hatalıdır.

4. Dava konusu taşınmaz tek olup, asıl ve birleştirilen davalar tek bir hukuki nedene dayalı olarak açıldığından, davacılar lehine toplam bedel üzerinden tek vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, asıl ve birleştirilen dava yönünden ayrı ayrı vekâlet ücreti takdir edilmesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı idare vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının birleştirilen davaya ilişkin (4) numaralı bendinde yer alan "267.809,00" sayısının hükümden çıkartılmasına, yerine "279.310,00" sayısının yazılmasına, hüküm fıkrasının asıl ve birleştirilen dava yönünden vekâlet ücretine ilişkin (9) ve (10) numaralı bentlerinin tümüyle hükümden çıkartılmasına, ayrı bir bent olarak "Davacılar vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 38.536,28 TL nispi vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacılara verilmesine" cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.