Logo

5. Hukuk Dairesi2023/3143 E. 2023/11137 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle oluşan zararın tazmini istemine ilişkin davada, tazminat miktarının belirlenmesi ve hükmedilen faizin başlangıç tarihi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma kararında belirtilen hususlara uygun hesaplama yapmadan, daha önce hükmedilen ve davacı tarafından istinaf edilmeyen tazminat miktarından fazla tazminata hükmetmesi, emsal taşınmazları değerlendirirken yeterli inceleme yapmaması, yapı bedelini hatalı hesaplaması ve faizin başlangıç tarihini yanlış belirlemesi hatalı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/246 Esas, 2023/19 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasında görülen tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi gereğince tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı kararı davalı Hazine vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 46264 ada 1 parselde bulunan A blok 2 numaralı bağımsız bölümü Kooperatif temsilcilerinden satın aldığını, Kooperatif yetkilileri tarafından açılan Sincan Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/89 Esas sayılı dosyasında tapu kaydının iptaline karar verildiğini öne sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 120.000 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; aynı Kooperatife ait bir başka kat mülkiyetinde bulunan taşınmazların satışı ile ilgili olarak açılan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayalı tazminat davasının reddedildiğini ve ret kararının onandığını, dava konusu taşınmaz ile emsal dosyada belirlenen taşınmazlar aynı nitelikte olduğundan davacının davasının usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Ankara Batı 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.12.2017 tarihli ve 2017/6 Esas, 2017/415 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Ankara Batı 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.12.2017 tarihli ve 2017/6 Esas, 2017/415 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dava konusu taşınmazın zemin (arsa) değerinin emsal incelemesi ve karşılaştırması yöntemiyle, üzerindeki yapılmış ve yapılacak yapıların ise değerlendirme tarihindeki Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yayımlanan resmi birim fiyatları ve yapı maliyetleri hesaplarını gösteren listelere göre 30.06.2003 tarihli kat irtifakının kurulması sırasında esas alınan mimari projede belirtilen özellikleri dikkate alınarak yapıların bedeli belirlenip, arsa bedeli ile yapı değerleri toplanıp tazminat istemine konu bağımsız bölümün tapu kaydında yazılı olan arsa payına oranlanmasıyla o bağımsız bölümün değerlendirme tarihindeki değerinin belirlenmesi gerektiğinden taraflara 46264 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile aynı bölgeden, bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın tarihli satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse resen emsal getirtme yoluna gidilmesi, 46264 ada 1 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kat irtifakının kurulduğu 30.06.2003 tarihinde esas alınan mimari projenin Belediye Başkanlığından getirtilmesi, yukarıda açıklanan şekilde tazminat istemine konu bağımsız bölümün anılan mimari projedeki özellikleri, bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüler ve bağımsız bölümün inşa edilmemiş oluşu da gözetilerek davacının değerlendirme tarihi itibarıyla gerçek zararının tespit ettirilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Ankara Batı 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Devletin tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan sorumluluğu gerektirir şartların oluşmadığını, 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini, aynı nitelikteki davaların reddine karar verildiğini, zararın sicilden değil vekâletnameden kaynaklandığını, zararla tapu memurlarının eylemi arasında illiyet bağı bulunmadığını, zamanaşımına ve yetkiye ilişkin olarak yaptıkları itirazların gözetilmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C.Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Dava konusu bağımsız bölümün zemin (arsa) değerinin emsal incelemesi ve karşılaştırması yöntemiyle, üzerindeki yapılmış ve yapılacak yapıların ise değerlendirme tarihindeki Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yayımlanan resmi birim fiyatları ve yapı maliyetleri hesaplarını gösteren listelere göre 30.06.2003 tarihli kat irtifakının kurulması sırasında esas alınan mimari projede belirtilen özellikleri dikkate alınarak yapıların bedeli belirlenip, arsa bedeli ile yapı değerleri toplanıp tazminat istemine konu bağımsız bölümün tapu kaydında yazılı olan arsa payına oranlanmasıyla o bağımsız bölümün değerlendirme tarihindeki değerinin alınarak değer biçilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı tarafın aynı temyiz sebeplerini Dairemizin bozma ilamı öncesinde sunduğu dilekçelerinde belirttiği, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafların dışında kalan temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

5. Mahkemece verilen 05.12.2017 tarihli ilk kararda 103.000,00 TL’ye hükmedildiği ve bu kararı davacı tarafın istinaf etmediği gözetildiğinde davalı Hazine yönünden oluşan usuli kazanılmış hak gözetilmeksizin fazla bedele hükmedilmesi isabetsizdir.

6. Dava konusu taşınmaz ile emsalin üstün eksik yanları tek tek karşılaştırılarak kıyaslama yapılması gerekirken, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 8 adet taşınmaz satışının emsal alındığı belirtilerek soyut ifadelerle değer biçilmesi doğru olmadığı gibi dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların kadastro veya imar parseli olup olmadığı ve emlak vergisine esas metrekare birim değerlerinin Tapu Müdürlüğü ve Belediyeden sorularak raporun denetlenmesi gerekirken açıklanan yönlerden bilirkişi raporunda belirlenen tespitlerle yetinilmesi de doğru değildir.

7. Dava konusu bağımsız bölüme Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yayımlanan ve değerlendirme tarihine ait Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkındaki Tebliğe göre belirlenecek yapı sınıflarına uygun birim fiyatları ve yaşları belirlenip buna göre yıpranma payı düşülerek değer biçilmesi gerekirken, yapı bedelinin dava tarihine endekslenmesi suretiyle hesap yapan rapor doğrultusunda yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.

8. Dava tarihi itibarıyla değerlendirme yapıldığı halde faizin başlangıç tarihinin yanılgılı olarak tapu iptal tarihi olarak tespiti bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

16.11.2023. tarihinde oy birliğiyle karar verildi.