Logo

5. Hukuk Dairesi2023/3198 E. 2023/10606 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tapu kaydının iptali nedeniyle maliklerin uğradığı gerçek zararın tazmini gerektiği, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek, Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/107 Esas, 2021/224 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacılardan ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına, diğer davacılar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerine ait ... ili, Çarşamba ilçesi, ... köyü 239 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının kesinleşen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; kıyıların özel mülkiyete konu olmasının mümkün olamayacağını, tapuya tescil edilmiş olmasının hukuki değer taşımadığını, müvekkili Hazineye yöneltilebilecek bir kusur veya sorumluluğun bulunmadığını, dava konusu taşınmaz için talep edilen tazminatın yüksek olduğunu ileri sürmüştür.

III.MAHKEME KARARI

Mahkemenin 02.07.2015 tarihli ve 2014/89 Esas, 2015/195 Karar sayılı kararı ile davacılardan ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına, diğer davacılar yönünden davanın kısmen kabulüne ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 2.07.2015 tarihli ve 2014/89 Esas, 2015/195 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 23.11.2017 tarihli ve 2016/2484 Esas, 2017/9909 Karar sayılı kararı ile arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı, iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri İlçe Tarım Müdürlüğünden getirtilmek suretiyle yeniden yapılacak keşifte elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak taşınmazın gerçek değeri, tapu iptaline ilişkin kararın kesinleştiği 21.04.2008 tarihi dikkate alınarak hesaplanmak suretiyle davacıların tapudaki payları dikkate alınarak oluşan gerçek zararlarının saptanması gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 08.06.2018 tarihli ve 2018/63 Esas, 2018/253 Karar sayılı kararı ile davacılardan ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına, diğer davacılar yönünden davanın kısmen kabulüne ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 08.06.2018 tarihli ve 2018/63 Esas, 2018/253 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda değerlendirmeye esas alınan mısır ürününde üretim masrafının brüt gelirin %50'sinden fazla alınmasının ekonomik tarım yapılmasında tereddüt yaratacağının düşünülmemesi doğru olmadığı gibi, değerlendirmede esas alınan ürünlerin 2008 yılı itibarıyla verim, dekar başına üretim masrafları ile hasat dönemi toptan kilogram satış fiyatları İl/İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden getirtilerek bilirkişi raporu denetlenmeden tek bilirkişi tarafından hazırlanan rapor esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması, kapitalizasyon faiz oranının %4 olarak uygulanması gerekirken, bu oranın %4,5 olarak kabulü ile az bedel tespiti, kabule göre de birden çok ürün yetiştirilebilen yörelerde gerçek değere ulaşılabilmesi için tek ürünle yetinilmeyerek çevrede ekilmesi mutat olan ürünlerin dikkate alınması gerektiğinden, sulu şartlarda yetiştirilebilecek ürünler Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğünden sorularak, mısır ürünün yanına sulu şartlarda ekilebilecek başka ürün/ürünlerin de münavebeye eklenmesi gerekirken, tek ürün gelirine göre değer biçen rapora göre hüküm kurulması, talep edilen miktar dikkate alındığında davanın kısmen kabulüne karar verildiği hâlde, tam kabul gibi hüküm kurulması, dava ve ıslah dilekçelerindeki talep dikkate alınarak tescil tarihi olan 29.07.2009 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, talep aşılmak suretiyle tapu iptali kararının kesinleştiği 21.04.2008 tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi, davalı Hazinenin harçtan muaf olduğu gözetilmeden aleyhine harca hükmedilmesi, dava kısmen kabul edildiğinden reddedilen miktar yönünden davalı Hazine lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi ve yargılama giderlerinin kabul-ret oranına göre taraflar üzerinde bırakılması gerektiğinin düşünülmemesinin doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacılardan ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına, diğer davacılar yönünden davanın kısmen kabulüne ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kıyıların özel mülkiyete konu olması mümkün olmadığından davacıların korunmaya değer mülkiyet hakkından söz edilemeyeceğini, dava konusu taşınmazın nehir suları altında kaldığından tarıma elverişli nitelikte olmadığını, tapu iptal edilmemiş olsaydı dahi davacıların tarım yaparak gelir elde edemeyeceğini, dolayısıyla davacı tarafın gerçek zararından fazlasına hükmedildiğini, taşınmaz için belirlenen bedelin yüksek olduğunu, faiz yönünden usul ve Kanuna aykırı hüküm verildiğini, davada reddedilen kısım yönünden müvekkil Hazine lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak kabul edilmesinin hatalı olduğunu, hukuki yarar yokluğundan davanın reddi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Mahkeme kararının ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

09.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.